- Kategori
- Güncel
Estetik ve türban
Siyasi simge olarak tartışılan türbana farklı bir açıdan bakıp yorumlamaya çalışacağım; "estetik".
Sanat ve estetik açıdan baktığımızda türbanı çağın en beğenilen modacıları çizse, ressamları boyasa, en kaliteli kumaşlardan en özel makinelerle üretilse dahi estetik algılayabilme imkanı yoktur. Çünkü türban bir estetik mucizeyi, vücudun en estetik bölümlerinden olan "baş"ı sıkı sıkıya kapatarak tüm uyumu bozar.
Güzel bir çerçeveye oturtulamamış tablonun, büyük bir ressama ait olsa da gözden kaçma ya da beklediği ilgiyi görememe olasılığı çok yüksektir. Kendinizi düşünün; raflarda ilk önce en güzel ciltli kitabı görürsünüz. Bu "yemek kitabı" da olabilir ama ilk farkedilen olur. İçerik, biçim karşısında anlamını yitirebilir, ikinci planda olabilir.
Sık sık türbanlı bayanların "aslında ne kadar güzel bir yüze sahip" olduğundan sözeden insanlar görürüz. Bu insanlar aslında o yüzün verdiği duyusal hazla algıda bütünlük yanılsamasına düşerek türbanı görmezler. O yüze uygun ya da kişisel beğenilerine yakışan bir saçı ve modelini o yüze oturturlar. Çünkü bu güne kadar hiç "türban ne kadar yakışmış" diyen birine rastlamadım.
Rahat giyinerek üniversiteye gelen insanlar örnek gösterilerek özgürlük hakkı vurgulanıyor. Rahat giyinen insanlar -doğa, güzellik konusunda herkese eşit davranmasa da- doğal estetiği yakalama kaygısıyla hareket ediyor. Oysa kapananlar zaten gerçek dünyadan soyutlanmış oldukları için ne doğallık ne de estetik açıdan bir kaygı ve değer taşımıyorlar.
Vücudun gerekli (ahlaki, toplumsal...) olmayan yerlerini, gerekmedikçe (iklim, doğa şartları...) sıkı sıkıya kapatmak ve saklamaya çalışmak doğa estetiğine yapılmış en büyük hakarettir...