Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ağustos '07

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Evlilik aşkı öldürüyor mu?

Evlilik aşkı öldürüyor mu?
 

Bir yol çizgisi insan ömrü, bazen kesik bazen devamlı çizgilerle dolu. Hayata bilmediğimiz bir yerden başlıyoruz ve o kesik çizgilerin arasında biri giriyor hayatımıza daha kendimizi tanımadan. Sorgusuz, sualsiz her şeyden vazgeçiyoruz. Seviyoruz ya da sevdiğimizi zannediyoruz. Her şeyden vazgeçerek o iki çizgi arasında hayatımıza giren o kişiye bağlanıyoruz. Bir aşk en az bir oyuncuya gebe şimdi ve yalnızca aşkı oyunculardan uzak yaşayanlar kurtarabiliyor kendilerini.

Aşk artık kabuk değiştirdi. Aşk artık yalnızca insanların birbirlerine ütülü yüzünü gösterme ve yapay birer kişilik arkasında mükemmeli oynama çabası haline gelmiştir. Bugünün aşklarında gerçek kişilikler yerini karşı tarafın hayal ettiği kişiliğe bırakıyor. O anda kendi benliğinden ve gerçeklerden iki yeni kişilik doğuyor.

Bir aşkı taşımaya başlayan yapay kişilikler, dünya denen yuvarlak ve sürekli dönen bu sahnede bir oyunu oynamaya başlıyor… ”Aşk oyununu”. Bir solukta söylenebilen “seni seviyorum” cümlesinin yalancı ama yabancı olmayan eşliğinde, kentin tüm caddeleri ve bir aşkın bütün sokakları dolaşılıyor. Aşkı güzel kılan her şey, yalan kişiliklerin gerçek dokunuşları ile yaşanıyor. Bir aşkın tüm gizemini kaybedip, zamanından önce tüm büyüsünü bozuyorlar.

Bazen gerçek kimlikler çatlaktan sızarcasına bedenden sızıyor. Hata yapıyor, söylenilmemesi gerekenleri söyleyip, yapılmaması gerekenleri yapıyor. İşte o an karşıdaki oyuncu oyununa başlıyor ve anlayışlı insanı oynuyor. Kişiliğinden vazgeçerek yarattığı hayali kişiliği oynuyor. “Önemli değil” diyerek, içinde bir yere “çok önemli” olarak hapsediyor.

Ayrı evlerde ayrı geçen gecelerin hasreti tüm yanlışları ve hataları görmezden gelmelerini sağlıyor. Bu yüzden aşkın gözü kördür. “Birlikte olunan anın kıymetini bilmek gerek” denildiği için hatalar önemli değil denerek içe atılır ve orada tedavisi mümkün olmayan bir ur gibi büyür gider. Kimse o an aklına getirmez bu urun bir gün patlayabileceğini. Hep olumlu, anlayışlı insan kimliğinde aşk oyununu bozmadan yaşanır gider.

Neden bu hayali kimlik? Nedir insanı hayali bir kimlik yaratmaya iten? İnsanın içinden yükselen ama hep inkar ettiği gerçekler bu kimlikleri besler. Kaybetme korkusu, yalnız kalma korkusu, o insanın bir başkası ile olabileceğine tahammül edememe ve en önemlisi de karşıdaki kişinin eşinin benzerinin olmadığını düşünme. İşte sahte kişilikleri bu güdüler beslerken, aşkı da ayrılıklar besler.

Aşkı mesafeler korur, gözetir. Ona bakıcılık yapar. Aşkın arkasını toplar. Bugünün aşklarında da duyulan özlem her hatanın arkasını toplar ve gerçek kişilikleri görmeyi engelleyerek, bu oyunun devam etmesini sağlar.

Aynı okulda, aynı sıralarda sevdaya tutulanlar, daha o günlerden hataları, yanlışları içeride biriktirirler. Zaman geçer, hatalar beraberinde hayali kurulan günü getirir. İki tarafta hataları ile birlikte büyür ve doğru insan olduğunu düşündüğü kişiyle masaya oturur. Gerçek kişiliklere ve bir evliliğe imza atılır. Mesafeler ve ayrılıklar yani aşkın koruyucusu artık onları terk eder. Aşkı o iki sahte kimliğin arasında yalnız bırakır.

Mesafesiz ve kaybetme korkusu olmayan sevgilere kalan aşk oyunu artık değişmeye başlar. Dekor değişir ve yavaş yavaş oyuncular azalan korkularıyla beraber kişiliklerini de gerçek kimlikleri ile değiştirir. Artık hatalara göz yumulmaz. Hatta ayrılıkların koruduğu günlerde içe atılanlarda ortaya çıkmaya başlar. Kavgalar, gerginlikler hızla boy verir. Aşk kadın ve erkek dediğimiz iki değirmen taşı arasında ezilmeye başlar.

Gün gelir o yıllar süren büyük aşk yol ayrımına gider. Çünkü karşısındaki insanla, masaya oturan insan başka biri gibi gelir insana. Birbirine tahammül edemeyen belki sevgi bağını koruyan ancak saygısını tamamen yitiren çiftler meydana getirir hızla.

Her geçen gün boşanma sayısı hızla artıyor. Eğitimli insanlarda bu oran çok daha fazla. Artık bir takım değerler kayboluyor ve aşkın yaşanma şeklide bitme şekli de farklılaşıyor. Sahte kimliklerle aşkın her ayrıntısı yaşanıp, evliliğe çıplak ve bilinenin dışında ıslak ayrılıklar kalıyor. Âşıkken evliliğe bir şey bırakmadan yaşayanlar, göz yaşarlının deltalarında evliliklerini kurtarmaya çalışıyorlar. Ama ne yazık ki başaramıyorlar.

Bugün oyuncu sayısı da, âşık olduğunu iddia edenlerin sayısı da hızla artıyor ve birileri soruyor: “Evlilik aşkı öldürüyor mu” diye. Oysa cevabı gayet açık ve net “Bugünün aşkları evliliği öldürüyor.”

 
Toplam blog
: 11
: 689
Kayıt tarihi
: 31.08.07
 
 

15.02.1983 doğumluyum. Türk Dili ve Edebiyatı bölümü mezunuyum. "Mavi düşler" adında bir kültür sana..