- Kategori
- Aşk - Evlilik
Evlilikte sertifika şartı

EVLİLİK EĞİTİMİ
Evlilik Kursları Kurulmalı
Bir toplumun en küçük; ama en önemli birimi herkesin bildiği gibi aile birimidir. Aile dediğimiz birim, çekirdek yapı olduğundan, bu çekirdek ne kar sağlam ve güçlü olursa o ailelere sahip toplumlar da o denli sağlıklı ve sağlam olurlar. Sağlam toplumlarda da kanunlar ve kurallar daha iyi işler. Gelecek böyle toplumlarda daha müreffeh olur; zira sonuçta bireyleri yetiştiren ailelerdir.
Böyle aile gibi önemli bir kurumun oluşumunda plan ve program çok önemlidir. Eğitim çok önemlidir. Eğer bir aile birimi, sağlam temeller üzerine kurulmaz ise bu, o ülkenin temeline konulmuş bir çürük taş demektir. Bu sebeple çiftler evlenmeden önce mutlaka iyi bir eğitimden geçmelidirler.
Bir iş kurarken, bir araç kullanacağımız zaman veya bize bir görev verileceği zaman asıl aranan yeterli vasıflara sahip olmaktır. Tam anlamı ile “yeterli olmak” tır. Bu vasfın belgesi ise eğitim verildikten sonra kişiye verilen sertifikadır. Bu bazen bir diploma, bazen bir kurs belgesi veya bir sürücü belgesi olabilir. Bu, kişinin devletçe o işe liyakatli olduğunun göstergesidir. Kişinin yapacağı işte, devlet ve toplum artık o kişiye güvenebilir demektir.
Bunun gibi çiftler de evlenmeden önce mutlaka bir kursa tâbi tutulmalıdırlar. Bu eğitime tâbi tutulmadan çiftlerin evlenmelerine devletçe izin verilmemelidir. Bu belge olmadan nikâh kıyılmamalıdır.
Bu kursta çiftlere; sağlıklı cinsellik, ev ekonomisi, davranış bilimi, çocuk yetiştirme, mutfak ve sosyal ilişkiler gibi çeşitli konularda uzmanlarca eğitim verilmelidir.
1. İddia edilebilir ki eşler arasındaki sorunların çoğu cinsellikle başlar; ama bu, hep gizli tutulur. Başka bahaneler sebep gösterilir. Bir gerçektir ki cinsel bilgiler doğru ve sağlıklı kaynaklardan alınmayınca aileler çok büyük sorunlar yaşamakta ve hatta gururlarına yenik düşüp hayatlarına bile kastedebilmektedirler. İlk ve en önemli nokta bu yüzden burasıdır. Cinsellik yaşamın en doğal bir parçası olduğuna göre, cinsellikte eşler birbirlerine eksiklik hissettirmemelidirler. Bilgiler doğru kanallardan alınınca birçok sorun da ortadan kalkacaktır.
2. Ev ekonomisi hakkında bilgi de muhakkak gereklidir. Gelir-gider dengesi iyi tutulmalıdır. “Hesapsız kasabın elinde kalır masat” derler eskilerimiz. Hele günümüzde kredi kartı ve albenisi uçsuz bucaksız olan tüketim malzemeleri karşısında harcama yapmasını bilmeyen ailelerin felakete nasıl sürüklendiklerini hep birlikte görüyoruz. Çoğu insan, açlık sınırının altında ücret almakta ve bununla da çoluk-çocuk geçindirmek zorundadır.
3. Bir diğer mühim konu ise “çocuk eğitimi” dir. Çocuğun beslenmesinden itibaren başlayan bu süreç, eğitimin temellerinin atılmasına kadar uzanan bir süreçtir. Yetiştireceğimiz çocuklar ülkenin yarınını, onların yetiştireceği çocuklar ülkenin geleceğini temsil edecektir. Bir çocuk; bir ülkenin veya dünyanın kaderini değiştirir. “Bir çivi bir nalı, bir nal bir atı, bir at bir bölüğü, bir bölük bir orduyu, bir ordu bir ülkeyi kurtarır.” Büyümekte olan her bir çocuğa bu gözle bakarak davranmalıyız. Eğitime bu pencereden bakıp değerlendirme yapmalıyız.
Öyle (af. ed) koyun sürüsü gibi doğurup doğurup nüfus çok olsun da ne olursa olsun demek doğru değildir. Böyle bir anlayıştaki toplumun nüfusu ne kadar çok olursa olsun, bir başka ülkeye ait iki beyin tarafından ülkece yönetilmeye ve manda olmaya mahkûm olur.
Yine içimi sızlatan ve en acısı da eğitimcilerimiz tarafından çokça ifade edilen “Herkes okuyacak değil ya, bu ülkeye çoban da lazım, çırak da, temizlikçi de …” gibi sözler toplumun temeline dinamit koyan, düşünülmeden sarf edilivermiş sözlerdir. Oysa, okumak, meslek edinmek anlamına gelmez. Okumak, bilgi edinmek, gerçek insan olmaktır. Bunlar hatta sonra gelir. Benim ülkemin her bireyi okusun, bilgi sahibi olsun, cahil olmasın; ama hangi işi seviyorsa onu yapsın.
4. Aileler açısından diğer bir önemli konu da mutfaktır. Mutfak konusunda gerekli eğitim vermek önemlidir. Bugün çoğu genç bir çay yapıp sunmayı beceremiyor. “Hamarat bir kadın bir parçadan bin çeşit aş çıkartır da, paspal bir kadın bin çeşitten bir kap aş çıkartamaz, çıksa da lezzeti olmaz.” Böyle durumda ailenin mutfak gideri artacak ve çocukların beslenmesi de sağlıklı olamayacaktır.
5. Davranış bilimi dersi de, gerek eşler arasında gerekse ailedeki birinci derece yakınlar arasındaki ilişkiler açısından gerekli bir ders olmalıdır. Meşhur bir söz vardır hani: “Sadece eşinizle değil onun ailesi ile de evleniyorsunuz.” Aslında bu bir tek söz bile “davranış bilimi” gibi bir dersin ehemmiyetini anlatmaya yetmektedir; zira bireyler arasında saygı çok önemlidir.
6. Sosyal ilişkiler ailenin çevresiyle olan bağını oluşturur. Bu bağ, içeride çocukların eğitimine kadar etki yapar. Çünkü çocuğun bir arkadaş çevresi olacaktır. Onun, aile çevresindeki arkadaşları arasında pasif ve kötü durumda olmaması gerekir. Komşularıyla uyumsuz bir aile çocuğunun psikolojisiyle, komşularıyla aktif ve sevecen bir ailenin çocuğunun psikolojisi ve özgüveni bir değildir.
Bunlar veya bunlara ilave olunabilecek birçok konu, aile olmaya aday çiftlere bir kurs çerçevesinde ders olarak sunulmalı ve hatta bu kurstan geçmek bir sertifika ile mümkün olmalıdır ki aile kurabilsin. Bu belgeye sahip olamayanların nikâhı da kıyılmamalıdır. Söz konusu olan bir ülkenin geleceğidir. Bundan öncelikli olarak devlet sorumludur.