Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Eylül '17

 
Kategori
Deneme
 

Eylül Akşamında

Eylül Akşamında
 

Neden dökülmeye yeni başlamış yaprakların üstüne basa basa sana doğru geliyorum; Oh sonunda yağmur da başladı…

Yanında, solgun yüzüne bakıyorken, senden saklamaya çalıştığım gözyaşlarımı içime akıtıyorum.

Yaprakların üstüne basarak, öleceğin düşüncesini her adımımda içime yazarak yürüyorum, sen sonbaharındasın, bir eylül akşamı, gözlerin kapıda,benim gelmemi bekliyorsun.

Bekle, geliyorum, yaşadığın her saniye için binlerce kez dua ediyorum, dilim döndüğünce tabii, beni anlayacağını biliyorum yaprakların bu şekilde ölmesini sağlayan ve sonra yeniden yeşermesini sağlayan şeyin.

İçimde önümdeki baharda yeniden yeşermen için dua ediyorum, bir yaprak gibi, kendisine has bir şarkı söyleyerek sonbaharla birlikte düşeceğin için.

Bir eylül akşamı, hava ne sıcak ne soğuk, hafif bir esinti, teninizi okşayıp geçen. ince bir umut bırakan içinize, bir parça hüzünle karışık. Tahrik edici ama neye dair belli değil.
İşte tam o anda rüzgarın kulağınıza getirdiği şarkıdır…

Ölene dek hayatımıza giren çıkan insanların bir listesi olsaydı eğer, artık öldük nasılsa demeden tüm bu insanların isimleri ve anıları tek tek gözümüzün önüne serilseydi ve elimize de fosforlu bir kalem verselerdi ve bize deselerdi ki; '' ömrünü verdiklerini işaretle''. listede sadece bir isim işaretleyebilirdiniz.

Herkese bir şeyler vermişsinizdir bazen hesapsızca bazen başı bozuk bir kafayla. ama tüm ömrümü veririm dediğiniz ve bunu öldükten sonra bile ''artık verecek canım kalmadı çünkü hepsini o'na verdim'' diyebileceğiniz bir tek kişi vardır.

Listedeki tüm isimler aynı puntolarla yazılmış olsa da, sizin gördüğünüz isim kocamandır. Kendini ışıldatmaktadır. Ama o ismi ömrünüz bitip geçmişse de hiç tanımamış da olabilirsiniz. biliyorsunuzdur

O oralarda bir yerlerdedir, eğer şansınız varsa tanımışsınızdır o'nu. Tanımamışsanız da elinizden kayıp düşer o isimler, anılar. anlarsınız o anda.

O burnunuzun dibindedir ama görememişsinizdir.

İnsan inanılmaz hikayelere inanmak ister içten içe. Ama bu hikayelerin mucizelerin gerçekleşmediğini göre göre kabullenir artık; Saflıktır inanmak.

Sonra bir bakarsın ki yolda bulduğun ufak bir kağıt parçasının üzerinde ya da yırtılmış bir resim o'nun elinden geçip gitmiştir. Aynı düşü aynı gece aynı anda görmüşsünüzdür.

Ömrün eksiktir, hep yekten yemişsindir. O da öyle. sonra bir eylül akşamı ya da bir sonsuzluk kuytusunda karşılaşırsın yağmurun altında.

Harcanmış zamanlara yanmaya gerek yok. Bunca yıl, bunca zaman, geçilip bitirilmiş bunca yol ve sen. Ömrünün son anında bile o'nu bulduysan…
 

 
Toplam blog
: 137
: 2242
Kayıt tarihi
: 19.02.13
 
 

05 Ekim Ankara doğumluyum. Okumayı, yazmayı, insanları dinlemeyi seviyorum. Kişisel blogumda her ..