- Kategori
- Şiir
Eylüle on kala

Burası çok karanlık...kalabalık...yine eylüle on kala...
Duruldum bin hayat sonra
Başucumda çığlık çığlığa bağırıyor yaşlı anka
Hafifim ruhumu gezdirdiğim uçuk zamanda
...
Gökyüzü ne kadar da karanlık
Korkuyorum
Zorlanıyorum ama
Hatırlamalıyım neydi bana öğretilen o dua
...
Kor yürekler yüzüyor buza durmuş ağır, atlas sularda
Tanımıyorum bur da kimseyi
Yok ne aile, ne de sevgili cihan ortası şu küçücük noktada
...
Ben kayıp bir ezgi, tutsak samyeliyim ancak yazılmamış divanda
Şuradan gelir, buraya göçerim
Bilmem hem kimim, neciyim
Bırak sende sorma
Zaten insan denen unutur her şeyi
İstese de istemese de hayat denen tablonun yarım kalmış manzarasında
...
Bırak sende
Yorma daha fazla
Zaten geciktim
Yeniden doğmalıyım başka bir zaman ve başka bir kelamla
Belki bu sefer tanırsın
Seni bir anlık yeniden görebilmek için ölmeyi bile becerememiş
Kayıp ruhu onca kalabalık arasında...
FBA