- Kategori
- Kitap
Facebooktan masallar
(Emily Liebert, Çev: Nehir Güler, Derin Kitap, Mart 2011, 264 sayfa) Gerçekliğin ne olduğuna; sanal ve reel dünyada var olan gerçeklerin buluşma, algılanma ve farklılık süreçlerine dair sayısız düşünce, kuram ve hipotezin üretildiği yaşadığımız dünyaya Facebook adında sihirli bir değnek düştü bir gün. Işık gibi hızla yayıldı ve birkaç yıl içinde dünya çapında 350 milyon kullanıcı sayısına ulaştı. Çağımızda teknolojik gelişmeler, insan yaşamını ve zihinsel süreçleri derinden etkilerken, toplumsal yapılanmaları da süratle değiştirip dönüşüme uğratmaya başladı. Toplumu ve insan ilişkilerini etkileyenler arasında sosyal bir paylaşım ağı olan Facebook başta geliyor. Facebook’ta gruplar kurulabiliyor; böylece dünyanın her yerinden insanlara ulaşmak, onlarla kaynaşmak; bir ideal, fikir, hobi, yardımlaşma ya da etkinlik çevresinde bir güç odağı oluşturmak mümkün olabiliyor. Bu harika sosyal ağ sayesinde bir araya gelen insanların oluşturduğu güç birliğiyle sorunların hızla paylaşılıp çözüme ulaştırılabildiğine tanık oluyor; Facebook’ta örgütlenen kitlelerin seçim ya da benzeri politik eylemlerde önemli başarılar elde ettiklerini görebiliyoruz. Kısa süre önce ABD’de Emily Liebert tarafından, Facebook’un pratik yararlarını; birey ve toplum sorunlarını çözüme ulaştırmadaki başarısını, yaşanmış öykülerle dillendiren Facebook Masalları adlı bir kitap yazıldı. Dilimizde geçen ay yayımlanan bu kitaptaki öyküler, sanal ortamda kurulan sosyal bağlantıların önemini vurgulayarak bu bağların insanların içindeki paylaşım ve yardımlaşma duygusunu nasıl harekete geçirdiğini sergiliyor. Teknoloji perisinin yarattığı bu mucizevi masalların yaşanmışlıktan gelmesi, Facebook’un bireysel ve toplumsal etkisini bütüncül bir bakış açısıyla sunuyor. Facebook’un, sınır tanımayan bir iletişim ağı olan internet üzerinde temellenmesi, paylaşımların ve mesajların aynı anda dünyanın her yerindeki milyonlarca kullanıcıya ulaşmasını mümkün kılıyor. Aynı anda birçok yerde olma, yerel zaman ve mekân boyutunu aşarak aynı anda farklı mekânlarda var olma duygusu, peri masallarındaki kadar mucizevi bir gerçek değil mi? Bir Facebook sayfanız varsa, internetin sağladığı bu inanılmaz yaşantı üzerinden başka insanlara ve gruplara açılma; izini kaybettiğiniz arkadaşlara ulaşma olanağı buluyorsunuz. Facebook Masalları sayfalarında, sanal ortamın insanları eşit konuma getirdiğine tanık oluyor; ulaşmanın hayli zor olduğu üst düzey kişilerle kolaylıkla bağlantı kurulabilmesinin gerçek öykülerini okuyoruz. Bir anlamda, sanal ortam kendi içinde özgür ve eşit bir alan oluşturuyor; burada statü ve kariyer farklılıklarını azaltıyor, görünmez kılıyor. Facebook demokratik bir örgütlenme biçimi olarak yatay eksenli yapılara yakın duruyor. Kitapta, Danimarka başbakanını Facebook üzerinden “arkadaş” olarak ekleyen köydeki bir ilkokul öğretmeninin, birkaç Facebook mesajı sonunda Başbakan’ı okulunda konuk edişini ilgiyle okuyoruz. Sade vatandaşın sanal ortamda bu denli güç kazanması adeta masal mucizesi gibi. Benzer durumun Obama’nın seçim kampanyasında büyük önem taşıdığı biliniyor.
Facebook yöneticiliğinden Obama’nın seçim kampanyasının internetteki yöneticiliğine geçen Chris Hughes’in çalışmalarıyla Obama yalnızca Facebook’ta yaklaşık 5 milyon destekçi kazanmıştı. Daha neler yok ki Facebook Masalları’nda. Organ bağışı için donör bulmak, evlatlık edinmek, biyolojik babasını bulmak, yirmi yıl önceki unutamadığı aşkına yeniden kavuşmak, eski arkadaşlarına ulaşıp yeni bir dünya kurmak gibi olay ve durumları Facebook üzerinden gerçekleştiren kişilerin inanılmaz öykülerini bazen hüzün bazen neşeyle; ama her an canlı bir ilgiyle okuyoruz. Yıllar önce ailelerinin parçalanması nedeniyle birbirlerinden ayrı düşen kardeşlerin yeniden buluşma öyküleri içimizi ısıtıyor. Kayıp kişiler, Facebook üzerinden izlenebiliyor; başlarına kötü bir olay gelip gelmediği detektif titizliği ile öğrenilebiliyor. Zorda kalanlar, kurdukları ya da üyesi oldukları Facebook grubu ile diğer insanlardan inanılmaz yardım ve destek görebiliyorlar… Akıcı, genç bir dille kaleme alınan ve aynı tarzda dilimize aktarılan Facebook Masalları’nda gerçek kişi ve olayların çevresinde örgülenen yaşanmış öyküler, ilgi çekici ve merak uyandıran bir tempoda anlatılıyor. Bu içten ve renkli öykülerin, evrensel bir sosyal olgu olarak Facebook’a dair yeni düşünce ve yorumların üretilmesine zemin hazırlaması mümkün. Peri masalları vardı bir zamanlar. Şimdi Facebook masallarıyla anlamlı kılıyoruz yaşamı ve dünyayı. İnsan ruhunun zorlukların üstesinden gelme gücünü, Facebook üzerinden kendi hayatlarımıza eklediğimiz arkadaşlarla bir kat daha artırıyor, hep birlikte çoğalıyor, dayanışma içine giriyor ve bunu reel dünyaya aktarma mucizesini gerçekleştirebiliyoruz. Çoğumuz, hayatımızda her gün biraz daha genişleyen bir mekân- zaman içinde akan Facebook dostluğuna dâhil olmaktayız. Bu olguya asıl damgasını vuranın, insanın kendi bireysel yalnızlık kabuğunu kırıp başka yaşamlara ve dünyalara açılması; böylelikle varoluşunu gerçekleştirme sancısı ve çabası olduğu kanısındayım. İnsanın ‘yalnızlık dolambacı’nı aşmasını kolaylaştıran mucizevi bir mekân olan Facebook’un, günümüz insanının kendi ruhsal bütünlüğüne kavuşma mücadelesinde şu an itibariyle önemli ve etkin bir rolü olduğu görülüyor…
HÜLYA SOYŞEKERCİ
hsoysekerci@gmail.com
TARAF Kitap,
14.05.2011