Faşizme karşı omuz omuza (4)

Ülkemizde insanların dini duygularıyla oynayarak onları bir militan haline getirme istekleri ne Kubilay’ın katli ile başlamıştır, ne de ondan sonra bitmiştir.

İnsanları bir militan yapmanın yolu onların güçlü inançlarını kullanmaktır. Güçlü inançlar din, ülke sevgisi, milliyetçilik, toplumsal sorumluluk olabilmekte ancak bunlar içinde toplumda yaygın hareketler için en güçlüsü dini duygulardır.

Ülkemizde yetmişli yıllarda bazı şehirlemizde oluşan olaylar “dine karşı bir saldırı oldu” dedikoduları yayılarak halk galeyana getirilerek başarılmıştır. Kubilay Olayı, 70’lerdeki Kahramanmaraş ve Çorum olayları ve 90’lardaki Sivas’ta 37 aydının yakılması dine dayalı faşizmin ülkemizde oynadığı oyunlardır.

Ülkemizde oruç tutmadığı için saldırıya uğrayanlar hatta öldürülenler olmuştur. Ramazan ayında birçok yerde öğle yemeği yenecek yer bulmak zordur. Birçok kamu kurumun yemekhanelerinin yıllık bakımı için kapatılması hep Ramazan ayına denk gelmektedir.

Bütün dinler gibi bizim dinimiz de gerçekten inananlar için dünyayı güzelleştiren , insanları doğru yola yönelten bir olgudur. İnsanların dine bağlılıkları, bunu kullanmak isteyenler için önemli fırsatlar yaratmaktadır. Kimisi dini kullanarak rant elde etmekte, kimisi bu sayede kariyer yapmakta, kimisi iktidara gelmekte, kimisi de bunu bir baskı unsuru olarak kullanmaktadır.

Dinin kötü niyetli insanların elinde ne kadar tehlikeli olabileceğinin örnekleri çoktur. Avrupa’nın ve ülkemizin tarihindeki olaylar, Haçlı seferleri, engizisyon, şu anda Irak’ta yaşananlar, İran, Afganistan, Pakistan ilk akla gelenler... Güçlü dini inançların faşistler tarafından kullanmasına fırsat vermemeliyiz.

Faşizme karşı omuz omuza vermenin zamanı gelmiştir. Solcusuyla, sağcısıyla her türlü faşizmin ve ırkçılığın karşısında olmak zorundayız.