Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Aralık '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Fazıl Say haklı

Fazıl Say haklı
 

Fazıl Say’ı “hain, kaçak, batan gemiyi terk eden fare” olarak suçlayan kişilerin yükselen “gericilik” ile kendilerinin nasıl mücadele ettiğini bilmek isterim?

Onların yöntemi beş senede bir gidip oy vermek midir?

Güldürmeyin beni!

Üzerinde düşünülmesi gereken Fazıl Say gibi pek çok insanın bu şekilde hissetmesine yol açan nedenlerdir.

Ben de, kuralların ve düzenin “dindarların önceliklerine göre” düzenlendiği bir ülkede yaşamak istemiyorum.

Normal şartlarda, sağlıklı bir demokrasinin tüm inançlara aynı mesafede, yani aslında onlardan bağımsız olması gerekir.

Sistemde laik demokrasiyi korumakla görevli, yani irticayla mücadele etmesi gereken kurumlar bellidir. Bunlar mücadelesini yapamayacak duruma geldiyse, yani dini argümanların siyasi malzeme olarak kullanılmasına izin veriliyorsa, din günlük siyasette açıkça istismar ediliyorsa, demokrasi, kazanılması mümkün olmayan tek kale maça döner.

Kale demokrasidir ve tek kale maçta kalecinin kazanma şansı yoktur.

Bu demokrasiyi sabote etmektir, katletmektir ve demokrasi kendi kendini yok ederken ortaçağ dimağlıların “ne yapalım, halk böyle istiyor, demokraside halkın dediği olur” söylemi onların demokratlığından değildir.

Halkı yönetenlerin halkın yolunu ve ufkunu açması, ondan daha ilerde olması gerekir. Yobazlığın ve gericiliğin örgütlenmesinin önünün açık olduğu ve ödüllendirildiği sistemlerde halkın sağduyusuna güvenmeye hakkınız yoktur.

Çağdaş bir ülkede Başbakan, resmi ödül törenine “dinsel kıyafeti ile çıkmaması” tavsiyesine uyan bir öğrencinin evini telefonla arıyorsa, öğrenciyi “tebrik” etmesini beklersiniz. Başbakan aksine, öğrenciye bu telkini yapanların araştırılacağının ve hesabının sorulacağını söylüyorsa, o ülkede yobazlık prim yapıyor demektir.

Bir partiye mensup milletvekillerinin dörtte üçünün eşi dini kıyafeti olmadan sokağa çıkmıyorsa ve bu parti iktidarda ise, bir ülkede bütün kamu ihalelerini "dini bütün"ler kazanıyorsa ülkenin geldiği nokta bellidir.

Yaşadığınız ülke böyle bir ülkeye dönüşmüşse yapılacak üç ana hareket tarzı vardır

a) Mücadele edersiniz, ki burada mücadele oy atmakla olmaz. Siz değil, genel koşullar sizin nasıl ve ne zaman mücadele edeceğinizi belirleyecektir.

b) Terk edersiniz, bu da onurlu ve saygıdeğer bir davranıştır. Ama terk etme imkanı olmayan çoğunluk açısından bu her şeye sıfırdan başlamak anlamına gelir.

c) Ayak uydurursunuz. Ayıp olan, utanılacak olan budur. Fakat bu utanç da uzun sürmez, ikinci jenerasyon hemen adapte olur.

Demokrasi gemisi iflah etmeyecek şekilde hasar gördüğünde ve kendi imkanlarıyla onarılamayacak duruma geldiğinde onu sabote edenlerin filikaları hazırdır. Öylesine ki o filikalarda yer sorunu da yoktur, yeter ki katılmak isteyin.

Asıl, filikaya girmek istemezseniz ne yapacaksınız, siz onu düşünün.

Durum bu kadar vahim!

 
Toplam blog
: 130
: 2132
Kayıt tarihi
: 28.06.06
 
 

İnsanın kendini anlatması zor, gereksiz de! Yaptığı işlere bakmak yeter, ne gerek var fazla i..