Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Mayıs '09

 
Kategori
Spor
 

FC Barcelona ve Camp Nou

FC Barcelona ve Camp Nou
 

FC Barcelona mabedi Camp Nou’yu görmek de nasip oldu


Daha önce de bahsini etmiştim, yazılarımı takip edenler hatırlayacaktır, Barcelona şehrini gezip görme şansına sahip oldum. Elbette FC Barcelona mabedi Camp Nou’yu görmek de nasip oldu…

***


Tabi taa oralara kadar gitmişken Camp Nou’ya gitmemek, Katalanların o eşsiz futbol mabedine giderek bir nevi ‘hacı’ olmadan gelmek benim gibi futbol sevdalısı biri için yakışık almazdı. Nitekim ben de içeriğime uygun bir davranışı seçerek, ahali başka şeylerle meşgul olurken kendi kendime Nou Camp gezisi düzenledim…

Bu geziyi hiç kimseden yardım almadan kendi kendime düzenlediğimi de tekrar belirtmekte fevkalade fayda olduğunu düşünüyorum; buradan hareketle yazarınızın ne menem bir cevvallikte ellerin memleketlerinde bir başına gezebildiğini filan çıkarımsayın diye şeyetmiyorum…

Şimdi bilmeyenler kendimi övdüğümü filan sanabilir, alakası yoktur, alakası olmadığını müdavimlerimiz gayet iyi bilirler; burada değindiğimiz mevzu ellerin memleketinde istediğiniz yere çok kolay gidebileceğimizin aynaya yansıtılmış halidir vesselam…

Hakikaten de otel lobisinden aldığım şehir haritasında Camp Nou stadını buldum, otelin yerini buldum ve resepsiyondaki kıza en yakın metro istasyonunu sordum o kadar. Bu kadar basit işte. Metro ile stat yakınlarında bir yerde indim ve yürüyerek mabede ulaştım…

***

Bu paragrafta tırnak içerisinde ve hata mümkünse fosforlu kalemle çizilmiş ifadelerle “pes” diyorum. Evet, pes. Vallahi de pes, billahi de pes. Biz kendimizi uçurumlardan aşağılara atalım ve mümkünse dibine kafa üstü çakılalım…

Futboldan para kazanılır tamam, reklâm edilir, forma satılır, yayın geliri filan tamamdır da yahu arkadaş bir futbol kulübü ve popülerliği bu kadar mı istismar edilir. Tabi ben böyle diyorum da bu kadar katı düşünmemek gerekir belki de…

Bir takım düşünün, ya da onu boşverin bir işveren düşünün, azıcık göbekli olsun ziyanı yok, kel olabilir o da sorun değil… Diyelim ki bu adamcağız (acıma duygusu değildir, samimiyet ifadesidir) işine düşkün, gece-gündüz demeden sadakatle işine kendini vermiş. Dört dörtlük bir insan. İş bakımından yani…

Şimdi bu adamın gözlüğüne bakmak, mendiline dokunmak, çantasını görmek, kalemini okşamak, ajandasını tartmak için para verir misiniz? “Ulen bana ne ondan, manyak mıyım, sapık mıyım” der geçersiniz değil mi?

İşte anlatmak istediğim de budur arkadaşlar. Bir futbol kulübü gayri ihtiyari olarak popülerliğini kullanabilir ve bundan para da kazanabilir. Ancak FC Barcelona yani Barcelona Futbol Klübünün yaptığını başka hangi klüpler düşünmüştür bilmiyorum, bilen varsa da bi el atıversin…

Şimdi yazının bu bölümüne değin “yahu bu adam ne anlatıyor allasen, sapıttı yine, işim gücüm var benim, kapatıyorum bu ekspılorırı” şeklinde fevri davranış alametleri gösterenler olmuş olabilir. Giden gitmiştir, kalan sağlar bizimdir…

***


Barcelona dediğimiz kulüp tırnağıyla kazıyarak bir yerlere gelmiş ve günümüzde bu popülerliğini de fevkalade verimli bir şekilde kullanıyor.

İnsanlar da akın akın stada geliyorlar. Hani bilmesem maç günü zannedebileceğim, o derece kalabalık yani. Şansımızdan Barcelona’nın maçı deplasmandaymış, keşke kendi evinde oynasaydı da aynı zamanda futbol keyfini de yaşasaydık.

***


Stada girdikten sonra ilkin küçük bir tiyatro salonu gibi bir yere alıyorlar, barkovizyon gösterisi izlettiriyorlar, ama 3 boyutlu olarak. Orada bir havaya giriliyor zaten. Ardından sırasıyla soyunma odalarına ve duş aldıkları yere giriyorsunuz. Oradan da tünelden stada.

Futbolcuların çıktıkları yerden sahaya çıktık, güzel bir duygu tabi. Orada fotoğraflar çekildi filan, sahaya girmek isteyen haylaz çocukları güvenlik amca fena azarlıyordu :)

Yavaş yavaş en üst tribüne değin ilerleniyor. İstediğiniz yerde istediğiniz kadar kalabilir, istediğiniz kadar resim çekebilirsiniz… Zaten ben de öyle yaptım

Ardından maç sonrası basın toplantısı yapılan salona, futbolcuların demeç verdiği yerlere filan girebiliyor, oralarda da resimler çekiliyorsunuz.

***

Kulübün şimdiye değin kazandığı bütün kupaların (tüm branşlarda) sergilendiği, eski ayakkabı örneklerinden tutun da forma örneklerine; eski kombine biletlerden tutun eski malzemelere değin birçok şey de müzede sergileniyor.

Buralarda ayrıca fotoğraf çeken arkadaşlar da var. Ama bildiğiniz sıradan fotoğraf değil. Sizi ünlü futbolcularla hem de istediğiniz bir tanesi ile resimliyorlar. Evet, yanlış okumadınız, gözlüklerinizi filan silmeyin, ancak çakma fotoğraf tabi. Yani panonun önünde duruyorsunuz, sizi çekiyorlar, foto-şop ile yamalıyorlar. Orada çektirmenize gerek yok, bizim Foto Şip-Şak Süleyman da yapar aynını. 13 Euro bayılmanıza gerek yok yani :)

Laf parada açılmışken, Camp Nou’yu gezmek tahmin edebileceğiniz üzere paralı. Adamlar para kazanmanın yolunu bulmuşlar dedim ya. Giriş 17 Euro. İstediğiniz kadar kalın :)

En son aşama store gezisi diyebiliriz. Store’dan forma neyin almak isterseniz gidip alabilirsiniz. Stat çıkışında dışarıda da işporta satıcılar mevcut. Oralarda da işporta var anlayacağınız. Ama bir farkla. Adamlar işportada bile orijinal ürün satıyorlar. Çakma forma yok anlayacağınız…

***


Kısaca geziyi özetleyiverdim. Statta yaklaşık 2 saat kalmışım, tabi müze ve store gezisi de içinde. Ama bir de maç olsa herhalde tüm günümü orada geçirirdim.

Bir şeyi çok iyi anladım ki, daha kırk fırın ekmek yememiz gerekecek bizim. Gerek Avrupa Birliği gerekse UEFA bağlamında çok ama çok gerideyiz. Gönül verdiğimiz takımımın maçını izlerken Ali Sami Yen çimlerine az daha biz gömülecektik, elin oğlu bir stat yapmış, hem de bundan 70 yıl kadar önce, bizimkilerin hepsine 10 basar.

Neyse daha derin konulara girmeden mevzuu kapatalım da, RTÜKlük olmayalım.

Bugünlük yayınımızın sonuna geldik, gelecek programımızda “Optimist Sağırlar” konuğumuz olacak. Gelecek programda görüşene dek sağlıcakla kalın efendim.

• Yazardan Dipçik not:
TRT yıllarıma flashback yaşadım birden. Aman Tanrım, yoksa eski yaşantımda program yapımcısı ve sunucu hatta “emeği geçen bütün arkadaşlar” ben miydim? Allah’ım ne kadar mesudum. Yıllarca hep böyle bildiniz, Mesut Bahtiyar’dan şarkılar dinlediniz…

• Asistan redaktörden Küp not:
Yazarımız gereken ellam başına güneş geçmiş, yazının sonlarına doğru civcivlendi, heyheylendi hatta goygoylandı. Kusuruna bakmayın. Yazıları uzun tutuyor diye celallendiniz ise derhal mail ortamından bir işaret çakın, ben kısaltırım şeyinin boyunu, yazısının yani…

Murat HACIOĞLU

Bu yazı aynı zamanda http://www.murathacioglu.com/'da da yayınlanmaktadır.

 
Toplam blog
: 656
: 1708
Kayıt tarihi
: 08.12.08
 
 

Allah kimisine “Yürü ya kulum” demiş. Ben onu “Yürü, yaz kulum” anladım. Yürü anca gidersin manas..