Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Kasım '10

 
Kategori
Deneme
 

Feda Etmek Nereye Kadar?

Can kıymetli denir hep... Mal da canın yongası olarak anılır. Ama hepimiz de çok iyi biliriz ki ikisi arasında bir tercih yapılmak gerekirse birinci öncelik kuşkusuz candır. Malın yerine yenisi konur ama can bir daha gelmez. Şu dünyada nefes almak kadar güzel ne olabilir ki?

Peki, canımızın önünde gelen değerlerimiz arasında başta ne gelir? Ya da bunun bir sıralaması var mıdır diye hiç düşündünüz mü?

Bizi bizi yapan değerlerimiz şimdilerde her ne kadar maddiyatla ölçülür olsa da Türk'lüğümüzün şanı "at, avrat ve silah"tan geçerdi eskiden... Hatta şarkılara bile konu olmuştu. Kimseye emanet edilmeyecek kadar önemli üç değer olarak gösterilirdi.

Tarih kitaplarının yaprakları sararsa da, teknoloji altın çağını yaşıyor olsa da değişmeyen bizi bizi yapan özelliklerimiz iyi ki var... Hala değerlerine sonuna kadar sahip çıkan insanlarımızın olmasından kıvanç duyuyorum.

İnsanlar namusu için yaşarlar. Dolayısıyla canımız pahasına koruduğumuz değerler arasında başta namusumuz gelir.

Onurlu bir hayat da helal süt içmekle başlar, haram olanı ağza sürmemekle devam eder, leke sürülmemiş bir alınla, beddua almadan, başkasının rızkına, özeline, namusuna göz dikmeden, inancını hiç kaybetmeden ebedi istirahatgahına dönüşüyle de sona erer.

Uğruna nice kanlar dökülmüş toprağımız ve göklerde dalgalanan bayrağımız da çok kutsaldır. Yaşadığımız sürece korumak ve sahip çıkmak hepimizin boynunun borcudur. Kolay mı kazanılmıştır bu vatan, uğrunda az mı şehitler vermişiz. Hepsinin rudları şad olsun. Bugün bu topraklarda özgürce dolaşabiliyorsak bunu onlara borçluyuz.

İnsanın canını seve seve feda edebileceği en önemli değerlerinden biri de canından can olan evladıdır. Hangi ana ve baba çocuğu hastalandığında "Allah'ım yeter ki ona bir şey olmasın! Ne dert vereceksen ne olur bana ver! Acıyı, sızıyı da yavrum değil ben çekeyim" demez ki.. Eminim ki sırf ben değil bütün ebeveynler aynı şeyi düşünürler. Söz konusu olan evlatsa "önce can sonra canan sözü" tamamen saf dışı kalır. Bu tamamen içgüdüsel... Hatırlarsanız çok yakın bir zamanda bir anne; cayır cayır yanan evine, alevlere aldırmaksızın korkusuzca girmişti. Çünkü; içeride dört tane yavrusu vardı ve itfaiye gelmeden o, herkesin gözleri önünde canını hiçe sayarak içeri girmiş ve tek tek çocuklarını kurtarmıştı.

İnsan deli gibi aşık olunca da farklı hislere bürünür. Kendinden çok sevdiğini düşünür. Kalp artık çift kişilik atmaya başlar. Gözünü gözünden, elini elinden bırakmak istemez hiç. Birbiri için alev alev yanan yüreklerde; ya kaybedersem korkusu başlar ve bu düşünce onların birbirine daha da sıkı sarılmalarına neden olur. Yaşam, sanki daha önce yokmuş da aşkıyla birlikte daha yeni başlamış gibi bir ruh haline girer insan... İşte bu noktada bazı yanlışlar olabilir. Sevgi fedakarlıktır ama kişisel bazı haklarını aşkı uğruna feda etmek olarak da anlaşılmamalıdır.

Aşkın gözü kördür derler hep... Ben, akıllı ve mantıklı insanların aşık olunca kör olabileceklerine şahsen inanmıyorum. Daha doğrusu inanmak istemiyorum. Çünkü seven insan karşısındaki üzecek taleplerde asla bulunmaz. Tek kalp olsalar dahi ayrı düşünceleri olabileceğini kabullenirler. Yani sevgi aynı zamanda saygı da demektir.

Mesela; sırf eşi şart koyduğu için üniversiteyi son sınıfta terk edip yıllar sonra ise içinde uhde kalmış kişiler gördüm. Hatta ilerleyen dönemlerde eşinin de "keşke mani olmasaydım, ne kadar da hatalı davranmışım" dediğine de şahit oldum.

Yine bir erkeğin; tam evlilik arifesinde, şehir dışında önemli bir göreve sırf eşinin "ben ailemi kesinlikle bırakamam. Ya ben ya işin" gibi şart koyması karşısında belki de çok güzel bir geleceği eliyle itişine vakıf oldum.

Bu tip örnekler o kadar fazla ki... İnsan sevdiği için pek çok şeye katlanabilir ama kimse kimseyi hayatını olumsuz yönde etkileyecek kadar büyük şeyleri feda etmeye zorlamamalıdır. Kötü örnek belki ama "Ailenden uzak olacaksın, gelip gitmeyecekler" şeklinde şerh koyanlar da olabiliyor ne yazık ki...

Sevgi, fedakarlıktır ama bu güzel duygunun; kişisel hakların kısıtlanması olarak algılanmadan, karşılıklı güvene dayalı ve saygı sınırları içerisinde yürütülmesinden yanayım.

Hayat, uğrunda yaşadıklarımızla daha bir kıymetlidir. Her türlü ilişkide sevgi ve saygının hiç tüketilmeden artarak devamını diliyorum.

Herşey gönlünüzce olsun...

Aysel AKSÜMER

 
Toplam blog
: 334
: 482
Kayıt tarihi
: 22.03.10
 
 

Halkla İlişkiler bölümü mezunuyum. Iki çocuk annesiyim. "Bir Öykü Kadar Kısa Bir Roman Kadar D..