Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Temmuz '11

 
Kategori
Felsefe
 

Felsefe penceresinden dine bakış....

Felsefe penceresinden dine bakış....
 

Cennet böyle bir yer midir?


Felsefe tarihi, önce dinin var olduğunu, felsefenin dini eleştirmekten doğduğunu belirtmektedir. Bu durum felsefenin dine karşı bir düşünce sistemi olduğunu akla getirse de bu durum gerçekle bağdaşmaz. Çünkü felsefe için din, incelenebilecek konulardan sadece biridir.

Felsefenin konusu içersine giren bazı sorunlar dinin de konuları arasında yer alırlar. Felsefe evreni ve insanı tanımak ister. "Evren nasıl oluşmuştur?, İnsan nereden ve nasıl türemiştir?, İnsanın varlık amacı nedir?" gibi sorular sorar ve bunlara yanıt arar. Aynı soruların cevapları ise özellikle gelişmiş dinlerin kitaplarında bulunur.

Ancak, felsefe ile dinin bu sorulara yaklaşımı çok farklıdır. Felsefe bu ve bunlara benzer soruları akıl, mantığa ve gerçeğe dayanarak çözmek ister. Bunların yanıtlara akla ve bilimin verilerine dayalı olmalıdır.

Oysa dinde esas olan inançtır, imandır. İnanç, bireyin nelere, hangi bilgilere inanacağını belirler. Bu nedenle bir dine inanan kişi için doğru, kutsal kitaplarda belirtilenlerdir. O kişinin bunlara kuşku duymaya yetkisi yoktur. Felsefe'de ise kuşku doğruya, bilgiye götüren bir yöntemdir.

İnancımıza göre, kainat ve insan yapısının mükemmel bir şekilde yaratılmasında bir yaratıcı olduğuna şüphe yoktur. Bu yaratıcıya Tanrı veya Allah diyoruz. Din kitaplarındaki kurallara uyduğumuz sürece de kendimizi cennete gideceğimize inandırırız.

Şimdi bu girişten sonra kendi kendimize şu soruları soralım:

Bir an için ölümsüz olduğumuzu düşünelim. Gerçekten ölümsüz olmak ister miydiniz? Ölümün olmadığı bir dünyada doğum da olmaz. Ölümsüz olan bir insanının yemeğe ve içmeye de gereksinimi yoktur. O zaman çalışmaya da ihtiyacı olmaz. Hiçbir kaza veya hastalık öldürmez. Böyle bir hayat ister miydiniz?

Ben dünya gözüyle ölümsüz olmak istemezdim.

Peki böyle bir yer var mı?

Ölümün olmadığı bir yer.... İçlerinden ırmaklar akan, ebedi kalacağınız yer. Yani cennet. Tahtlar üzerine kurularak altın bileziklerle süslenip, ince ve kalın ipekten yeşil giysiler giyen insanların olduğu bir yer...

Kutsal kitabımızda cennetle ilgili şu ayetler yer almaktadır.

Kehf Sûresi 31 . Ayet:
(İşte onlar için içlerinden ırmaklar akan Adn cennetleri vardır. Orada tahtlar üzerine kurularak altın bileziklerle süslenecekler, ince ve kalın ipekten yeşil giysiler giyeceklerdir. O ne güzel karşılıktır! Cennet de ne güzel bir yaslanacak yerdir!)

Hac(*) Sûresinin 23 . Ayet:
Şüphesiz, Allah iman edip salih ameller işleyenleri içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyacak, orada altından bileziklerle, incilerle süsleneceklerdir. Oradaki giysileri ise ipektir.

Ankebût Sûresinin 58 . Ayet:
İman edip salih amel işleyenler var ya, onları içinden ırmaklar akan ve içinde ebedi kalacakları cennet köşklerine yerleştireceğiz. Çalışanların mükafatı ne güzeldir!

Fâtır Sûresinin 33 . Ayetinde
Onlar, Adn cennetlerine girerler. Orada altın bilezikler ve incilerle süslenirler. Oradaki elbiseleri de ipektir.

Vâkı’a Sûresinin 17,18,19,20,21 . Ayetleri:
Ebediyen genç kalan uşaklar, onların etrafında; içmekle başlarının dönmeyeceği ve sarhoş olmayacakları, cennet pınarından doldurulmuş sürahileri, ibrikleri ve kadehleri, beğendikleri meyveleri ve arzu ettikleri kuş etlerini dolaştırırlar.

Muhammed(*) Sûresinin 15 . Ayeti:
Allah’a karşı gelmekten sakınanlara söz verilen cennetin durumu şöyledir: Orada bozulmayan su ırmakları, tadı değişmeyen süt ırmakları, içenlere zevk veren şarap ırmakları ve süzme bal ırmakları vardır. Orada onlar için meyvelerin her çeşidi vardır. Rablerinden de bağışlama vardır. Bu cennetliklerin durumu, ateşte temelli kalacak olan ve bağırsaklarını parça parça edecek kaynar su içirilen kimselerin durumu gibi olur mu?

Rahmân Sûresinin 54 . Ayetinde
Onlar astarları kalın ipekten olan döşeklere yaslanırlar. Bu iki cennetin meyveleri (zahmetsizce alınacak kadar) yakındır.

Yani cennette her türlü meyveler ve kuş etleri yenilecek, astarları kalın ipekten döşeklere yaslanacaklar. Bilezikler ve incilerle bezenecekler ve hiç ölmeden bu şekilde yaşayacaklar. Böyle bir durum dünya gözüyle herhalde çok sıkıcı olsa gerek.

600 lü yıllarda insanları inandırmak için somut örnekler başka türlü verilemezdi. Ama burada yazılan ayetleri inkar etmem söz konusu olmamakla birlikte bu ayetlerin anlamlarını mecazi olarak değerlendirmek gerekir diye düşünüyorum.

Dün gazeteler taze bir haberde kendisini tarikat lideri olarak tanıtan birinin cennet vaadiyle kadınlara cinsel istismar yaptığını söylüyordu. Bu insanlar nasıl bir cennet düşünüyorlardı acaba?

İyi insanlarla kötü insanların mutlaka bir farkı olması gerekir. Kötülük yapanlar ilahi adalet sonunda cezalandırılıp, iyilik yapanlar mükafatlandırılmalıdır. Ama cennet ve cehennem somut olarak düşünülemez. Bunun sonu karma, reenkarnasyon ve tekamüle kadar dayanır. Her ne kadar din alimleri bunları kabul etmeseler de felsefi açıdan bakıldığında tekamül olayı vardır ve Allah'ın ruhunun bir parçası olan insan temizlenip tekamül etmedikçe de Allaha kavuşamaz. Cennet mutluluk, cehennem ise azaptır. İnsanlar bu duyguları ise her gün yaşamaktadır

Sözlerimi ise her zamanki gibi "Herşeyin doğrusunu Allah bilir."cümlesiyle tamamlıyorum.




 
Toplam blog
: 974
: 3444
Kayıt tarihi
: 16.01.07
 
 

2017 Basın özgürlük endeksine göre 180 ülkeden 155. sırada olan ülkemizde yemek tarifleri  ve tel..