- Kategori
- Futbol
Fenerbahçe AEL Limassol'u Yendi ama Futbol Adına Ne Oynadı?

Milliyet Blog’daki yorumlara bakıyorum da, güya Fenerbahçe çok iyi futbol oynamışçasına sevinç çığlıkları eşliğinde tuhaf yorumlarla karşılaşıyorum. Gece ise dinlediğim kimi televizyon yorumcuları tedirgin halde yorumlar yapıyorlardı. Kaldı ki Fenerbahçe rakiplerine beş puan farkı atmış bir hadeyken dahi tedirgin olduklarını inkâr etmiyorlardı.
Neden?
Gayet açık değil mi nedeni?
Fenerbahçe, üçüncü sınıf bir takım karşısında 2-0 galip geliyor ama ortada futbol adına bir şey yok. İkinci yarı rakip kalede bir gol atmaya dahi muvaffak olamıyor. Yetmiyor, rakip on kişi kalmış, ama daha atak oynayan üçüncü sınıf, on kişilik Rum ekibi…
O halde Fenerbahçe adına tedirgin olmak hiç de tuhaf bir durum değil. İsterseniz iki maç kalmış olsun, isterseniz en yakın rakibinize beş puan fark atmış olun.
Doğrusunu isterseniz, eldeki mevcut oyunculara baktığımızda, dün akşam Aykut Kocaman’ın sahaya sürdüğü on bir, ideal bir Fenerbahçe on biridir. Ama Aykut Kocaman, her zaman yaptığını tekrar yaparak, ille de Selçuk’tan olağanüstü bir şeyler beklercesine, ikinci yarıda Selçuk Şahin’i oyuna alıyor. Zaten yavaş, yetenekleri kısıtlı olan ve dikine oynamayan Selçuk Şahin’i oyuna alarak Aykut Kocaman ne yapmak istiyor, bir türlü çözemiyorum. Oysa kenarda oturan Salih Uçan’ı oyuna alsa… Neden Salih Uçan’a şans vermekten kaçıyor Aykut Kocaman? Oysa Salih kısada olsa oynadığı bir maçta, topa olan hakimiyeti, tekniği ve oyun zekâsıyla şu anki Fenerbahçe’de rahatlıkla oynayabilecek bir kapasitede.
Ne var ki Aykut Kocaman’ın klasikleşen bir hastalığı var.
Aykut Kocaman takımın başına geçtiğinden beri bir tane genç futbolcuyu takıma monte edemedi. Muhtemelen yıldız olacak kimi futbolcuları da, gerekçesi nedir bilinmez, elden çıkardı. Okan Alkan, Gökay İravul en bariz örneklerdir. Tabi bu gençleri harcamak Aykut Kocaman’a yetmiyor, transfer ettirdiği ne kadar genç futbolcu varsa, hepsini kenarda tutuyor. Sezer Öztürk, Özgür Çek gibi ismler, kaç kez forma şansı buldular?
Ve aynı Aykut Kocaman, kerameti kendinden menkul Selçuk Şahin’le, Bekir İrtegün’le maç kazanmaya çalışıyor. Bereket Meireles’in sakatlığı erken bitti de, Selçuk Şahin’e katlanmaktan kurtulduk.
Maça gelince…
Ne söylenebilir ki?
En nihayetinde Fenerbahçe’nin zekâtı bütçeye sahip bir takımla, kendi sahanızda başabaş mücadele ediyorsunuz… Nasıl oynadığınızın, ne yaptığınızın, galip gelmiş olmanızın bir önemi var mı? Şöyle dişe dokunur kaç atak izledik? Kaç tane dişe dokunur şut gördük? Kaç tane organize atak yapıldı?
Aykut Kocaman’a sabredelim, tamam da, bu futbola ne kadar sabredilir ki? Puan olmuş on, en yakın rakiple aranda var beş puan… Ama halen “Turu geçer miyiz?” tedirginliği… Nedenini Aykut Kocaman severler anlatsın, bir de onların sayfalarından okuyalım.
Bu blog Canlı Maç Anlatımı sayfamızda da yayınlanmaktadır