- Kategori
- Futbol
Fenerbahçe'nin İlkeleri ve Aziz Yıldırım'ın misyonu

Fenerbahce.org
Bugün Fenerbahçe Kulübü Başkanı Sn. Aziz Yıldırım'ın açıklamaları çok anlamlıdır. Sn. Başkan çok önemli bir konunun altını çizmektedir.
"Lig maçlarının resmi yayıncısı olan kurulaşa ait TV kanalındaki bu tip yorumlarında ve yine pek çok kulübümüzün özel maçlarını yayınlayan gruba ait bir gazetedeki yazılarında Erman Toroğlu, istihdam edenlerinin iş ortağı durumunda olan kulüp ve benzer şekilde Federasyon yöneticileri aleyhine olarak sergilemiş bulunduğu çirkin tavırları ile artık ölçüyü ve ayarı kaçırmış durumdadır. Bu şekildeki yorumlar ve yazılar iş ortaklığına konu işin kalitesini ve marka değerini düşürmektedir. Marka ve kalite kaybı sebebi ile kulüplerimizin uğramış olduğu zararların bir hukuki sorumlusu mutlaka olmalıdır."
Futbol bir markadır, dahası endüstridir. Futbol bugün bir çok insana geçim kapısı açmıştır, geniş olanaklar bundan yirmi sene öncesinde olmayan gelir kaynaklarını yaratmıştır. Kimi futbolun bu kadar endüstri olmasından rahatsızlık duysa da, işin amatör ruhu zedelendi dese de gerçekler ortadadır. Futbol kendisini aşmış, kitleleri peşinden koşturan bir fenomen halini almıştır.
Fenerbahçe'nin artık çok ciddi, elle tutulur, gözle görünür, dünyada tanınan bir marka değeri vardır. Bu markayı da Aziz Yıldırım başkanlığındaki Fenerbahçe Yönetim Kurulu yaratmıştır. Bu elbette kolay olmamıştır. Aziz Yıldırım ve arkadaşları bunu yaparken zaman zaman rakiplerine antipatik gelen tavırları da olmuştur. Nefret kazanmışlardır.
Ancak gelinen nokta Aziz Yıldırım'ı Kulüpler Birliği Başkanlığına kadar götürmüştür.
Aziz Yıldırım'dan üç sene öncesine kadar nefret edenler, onun öncülüğünde ve başkanlığında hareket etmektedirler. Bunun nedeni, Aziz Yıldırım'ın sadece Fenerbahçe'nin çıkarlarını değil, Türkiye'de futbolun değerini yükseltecek bir çaba içinde ve bu işi en iyi yapabilecek adam olduğuna inandıklarındandır.
Aziz Yıldırım'ın artık bir misyonu vardır.
Futboldan keyif almadıklarını söyleyenler aslında yaptıkları işten, sürekli aynı şeyleri konuşuyor olmakan başka şey bilmediklerindendir. Geçtiğimiz senelerde 90 Dakika Programına çıkan Haşmet Babaoğlu ve Hıncal Uluç Beylerin de artık maçları izlemekten keyif almadıklarını söylediklerini duyduğumuzda; o zaman bırakın keyif alanlar otursunlar o koltuğa demiş, yazmıştık.
Aziz Yıldırım'ın ve arkadaşlarının bu seneki performanslarından memnun olmayan ve hatta onların bu işten sıkılıp sıkılmadıklarını merak edip soran biri olarak asla yaptıkları şeyin hakkını vermeme nankörlüğü içinde bir tutum takınamam.
Futbolumuzda on yıl öncesine kadar olmayan bir sürü değişim yaşanırken, aynı zihniyetlerin ve kişilerin içinde bulundukları durumun ne olduğunu fark edememeleri çok ama çok düşündürücüdür.
Üstelik bu durumu yine Fenerbahçe Başkanının savunması da...
Ben futboldan keyif alıyorum. Başarısızlıklar beni rahatsız etse de bunu izlemekten ve takip etmekten vazgeçmiyorum. Bunun nednlerini kendime soruyor ve tartışıyorum. Fanatizm artık bitti. Kuşkusuz taşkınlıklar da olacak. Gerilim olmazsa rekabet olmaz. Rekabet olmazsa, bir Fenerbahçeli için Galatasaraylı olmazsa bu işin tadı kaçar.
Aziz Yıldırım'ın ve Fenerbahçe Kulübü'nün bu ilkeli tutumu ve tepkisini Fenerbahçeli olmaktan önce bir futbol izleyicisi olarak yürekten kutluyor ve destekliyorum...
Uzay Gökerman
"Lig maçlarının resmi yayıncısı olan kurulaşa ait TV kanalındaki bu tip yorumlarında ve yine pek çok kulübümüzün özel maçlarını yayınlayan gruba ait bir gazetedeki yazılarında Erman Toroğlu, istihdam edenlerinin iş ortağı durumunda olan kulüp ve benzer şekilde Federasyon yöneticileri aleyhine olarak sergilemiş bulunduğu çirkin tavırları ile artık ölçüyü ve ayarı kaçırmış durumdadır. Bu şekildeki yorumlar ve yazılar iş ortaklığına konu işin kalitesini ve marka değerini düşürmektedir. Marka ve kalite kaybı sebebi ile kulüplerimizin uğramış olduğu zararların bir hukuki sorumlusu mutlaka olmalıdır."
Futbol bir markadır, dahası endüstridir. Futbol bugün bir çok insana geçim kapısı açmıştır, geniş olanaklar bundan yirmi sene öncesinde olmayan gelir kaynaklarını yaratmıştır. Kimi futbolun bu kadar endüstri olmasından rahatsızlık duysa da, işin amatör ruhu zedelendi dese de gerçekler ortadadır. Futbol kendisini aşmış, kitleleri peşinden koşturan bir fenomen halini almıştır.
Fenerbahçe'nin artık çok ciddi, elle tutulur, gözle görünür, dünyada tanınan bir marka değeri vardır. Bu markayı da Aziz Yıldırım başkanlığındaki Fenerbahçe Yönetim Kurulu yaratmıştır. Bu elbette kolay olmamıştır. Aziz Yıldırım ve arkadaşları bunu yaparken zaman zaman rakiplerine antipatik gelen tavırları da olmuştur. Nefret kazanmışlardır.
Ancak gelinen nokta Aziz Yıldırım'ı Kulüpler Birliği Başkanlığına kadar götürmüştür.
Aziz Yıldırım'dan üç sene öncesine kadar nefret edenler, onun öncülüğünde ve başkanlığında hareket etmektedirler. Bunun nedeni, Aziz Yıldırım'ın sadece Fenerbahçe'nin çıkarlarını değil, Türkiye'de futbolun değerini yükseltecek bir çaba içinde ve bu işi en iyi yapabilecek adam olduğuna inandıklarındandır.
Aziz Yıldırım'ın artık bir misyonu vardır.
Futboldan keyif almadıklarını söyleyenler aslında yaptıkları işten, sürekli aynı şeyleri konuşuyor olmakan başka şey bilmediklerindendir. Geçtiğimiz senelerde 90 Dakika Programına çıkan Haşmet Babaoğlu ve Hıncal Uluç Beylerin de artık maçları izlemekten keyif almadıklarını söylediklerini duyduğumuzda; o zaman bırakın keyif alanlar otursunlar o koltuğa demiş, yazmıştık.
Aziz Yıldırım'ın ve arkadaşlarının bu seneki performanslarından memnun olmayan ve hatta onların bu işten sıkılıp sıkılmadıklarını merak edip soran biri olarak asla yaptıkları şeyin hakkını vermeme nankörlüğü içinde bir tutum takınamam.
Futbolumuzda on yıl öncesine kadar olmayan bir sürü değişim yaşanırken, aynı zihniyetlerin ve kişilerin içinde bulundukları durumun ne olduğunu fark edememeleri çok ama çok düşündürücüdür.
Üstelik bu durumu yine Fenerbahçe Başkanının savunması da...
Ben futboldan keyif alıyorum. Başarısızlıklar beni rahatsız etse de bunu izlemekten ve takip etmekten vazgeçmiyorum. Bunun nednlerini kendime soruyor ve tartışıyorum. Fanatizm artık bitti. Kuşkusuz taşkınlıklar da olacak. Gerilim olmazsa rekabet olmaz. Rekabet olmazsa, bir Fenerbahçeli için Galatasaraylı olmazsa bu işin tadı kaçar.
Aziz Yıldırım'ın ve Fenerbahçe Kulübü'nün bu ilkeli tutumu ve tepkisini Fenerbahçeli olmaktan önce bir futbol izleyicisi olarak yürekten kutluyor ve destekliyorum...
Uzay Gökerman