Fenerbahçe'yi eleştirenler bir gün cevabını alacaklardır.

İçimiz de öyle bir Galatasaray taraftarları var ki nedense hep Fenerbahçe takımıyla uğraşıp duruyor ve bu durum karşısında beni de çok üzüyor. Ama yine de çok seviniyorum. Çünkü ne kadar büyük bir takımım taraftarı olduğumu şimdi daha iyi anladım.

Neden mi diyeceksiniz.

Açıklayayım.

Efendim bilirsiniz ki her ülke de olduğu gibi o ülkenin üst düzeyin de futbol ligi vardır ve bu lig o ülke için tektir. Her ülkenin ekonomisi doğrultusunda takımların ekonomisi ile paraleldir. O ülkenin ekonomisi ne kadar iyi ise o ülkenin kulüpleri de dış temaslar içersin de yapılan turnuvalarda başarı o kadar artar. Özelikle İtalya ve İspanya’da ki kulüpler Avrupa’da çok başarılı sonuçlar almışlardır. Kimileri de hem de birkaç kere şampiyon olmuşlardır. Ve bu takımlar üst düzeyde bu da Şampiyonlar Ligin de başa çeken takımlar olmuşlardır. İtalya’dan İnter, Milan, Juventus İspanya’dan Real Madrid, Barcelona olarak gösterebiliriz.

Ne yazık ki 50 yıldan fazladır her yıl tekrarlanan bu turnuva da Türk takımlarının başarıları nelerdir. İsterseniz bunun üstünde duralım. Ne Galatasaray, ne Fenerbahçe ne de Beşiktaş yukarı da saydığım takımların özelikle Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası daha doğrusu yeni düzenlemeyle Şampiyonlar Ligin de Şampiyon olamamışlardır. Esasın da Türk Takımları bu 50 yıl boyunca başarısızdır.

Şampiyonlar Ligi. Yine söylüyorum İtalya ve İspanya’nın ekonomileri bizlerden kat kat üstün ki iyi transfer neticesinde bu sonuçlar gelmektedir. Mesela bir Kaka’yı, Roberto Carlosu, Ronaldino’yu, Ronaldo’yu 20 yaşlarında alıp yıllarca kulüplerin de oynatabilirmişsin. Bunu yukarı da isimleri yazılı İtalya ya da İspanya takımları yapar. Biz ise Real Madrid’in işe yaramaz dediği Roberto Carlos’u 34 yaşından sonra transfer edebilirsin. A onu da söyleyeyim Roberto Carlos Türkiye’ye geldiğin de olay olur mu? Olur. Pekiyi iş yapar mı? Yapar. Avrupa’da Fenerbahçe’yi bir yerlere getirir mi? Getirir ama şampiyon yapamaz. Çünkü Fenerbahçe’nin karşısında daha başka bir Milan ya da Real Madrid çıkacaktır.

Ya pekiyi Galatasaray? Adam gibi transfer de yapamazlarsa onlar da bu saydığım İtalya ve İspanya takımlarıyla boy ölçüşemez. Öyle ki takım ruhu ile de bir yerlere de gelemezler. O dediğim ülkelerin takımlarında futbolcular tam bir profesyonel gibi hareket ediyorlar ve başarı da o şekilde geliyor.

Acaba bizimkiler tam olarak profesyonelce davranıyorlar mı? Bana bundan haber verin.

A, şunu söyleyebilirsiniz. Türk takımların arasında en başarılısı Galatasaray’dır. Bunu UEFA Kupasını aldı diye bu satırları söylemiyorum. Türk takımların içersinde en fazla oynayan ve puan alan takımı olduğu için. Bunun yanında yalnızca o sene yaptığı mücadele tavan yaptı. Onun bu başarısı yıllar öncesine dayanır. Daha 1984 yıllarında Alman Milli takımından yeni ayrılan Derwall Galatasaray’ın başına geçmişti. O yıla kadar takım ruhundan uzak ve yıllarca şampiyonluk yüzü göremeyen sıradan bir Galatasaray takımı vardı. İşte Derwall nedense bir enkaz aldı. Takıma ruh kazandırdı. Alman ekolunun disiplinini takıma yansıttı. Bu iş kolay olmadı ve gelişinin 3. yılında takımı şampiyonluğa taşıdı. Derwall olmasaydı bu ruh takıma yansımayacaktı ve çok uzun yıllar boyunca Galatasaray ne lig’de ne kupa da ne de Avrupa’da UEFA Kupasında o da bir kere de olsa şampiyon olabilirdi.

Tüm Galatasaraylılar hop otursunlar ve kalksınlar Derwall’e dua etsinler.

Bazı Galatasaraylı taraftarlar eğer takımlarını bloglarında övüyorlarsa Derwall’in sayesindedir bunlar.

Yine Galatasaraylılar rakipleri Fenerbahçe’yi yerden yere vuruyorlarsa Derwall’in takımlarına kazandırdığı ruh sayesinde olmaktadır. Ama neden ise bir türlü de Fenerbahçe’ye şansları tutmaz. Ali Sami Yen’de olsun Şükrü Saraçoğlu’nda olsun hep boyun eğmişlerdir Fenerbahçe önünde.

Şimdi gelelim Fenerbahçe’ye. Belki Galatasaray kadar Avrupa’da başarısı yok ama o da arada bir olsa da Türk futbolunun lokomotifi olmuş önemli puanlar kazandırmıştır. Şimdi de bunları inkâr etmemek lazımdır. Kaldır ki bunları yaparken de Derwall gibi bir çalıştırıcıya bir türlü sahip olamasa da onun getirmiş olduğu takım ruhunu elde etmediği halde başarılı sonuçlar da almıştır.

Şimdi de Fenerbahçe’nin Dinamo Kiev önünde ki futbol konuşuluyor. Fenerbahçe ligde ki ilk deplasman maçında yenilecek ve inişe geçecekmiş. Ne alaka arkadaşlar.

Benim rahatsızlığım başka takımların taraftarı olanların Fenerbahçe hakkında yapmış oldukları eleştiriler. Gerçi bunlarla uğraşmak ve cevap vermek yerine sonuna kadar tuttuğumuz takımı desteklemek olmalı diye düşünüyorum ve sonuna kadar Fenerbahçe diyorum ve başka bir şey demiyorum.

Bugün de Antalyaspor’la karşılaşıyoruz. Antalyaspor ligde bulunduğu itibarıyla ligin alt sıralarında yer almakta. Kendi sahamız da oynayacağımız bu maçı rahat bir şekil de geçeceğimizi sanıyorum. Haftaya da Konyaspor maçı var. Hani bazıların farklı bir şekilde bu maçı kaybedeceğimizi ve bu maçla düşüşe geçişimizi beklenti içindeler ya inşallah umdukları gibi olur ama bana göre olmayacak. OLMAYACAKTA! Çünkü onların beklentileri boşa gidecek.

Çünkü Fenerbahçe’nin iyiliğini isteyip yaptıkları bu eleştiriler hep iyilikten değil Fenerbahçe’yi devamlı bu şekilde görmek istediklerinden kaynaklanıyor. Çünkü Fenerbahçe’yi çekemeyen tiplerdir bunlar.

Ve onların beklentileri Fenerbahçe’yi Şampiyonlar Liginden elenmesini görmek. Bunu da zaten gördüler. Fakat geçen sene başarılı olan bu takımı ağızları açık seyrederken bu sene kendileri çok hoşnut ve bıyık altından gülmekteler. Geçen yıl Galatasaray 5 yiyip geldiklerin bizler onları yerden yere vurmadık. Hem de sıradan bir takıma yenildikleri halde. Ama bizler o kadar da rezil olmadığımız halde hep eleştiriliyoruz.

İşte Galatasaray’ın 21 Şubat 2008 günü B. Leverkusen’den 5 gol yediği maçın gazetemiz de çıkan haberi.

http://www.milliyet.com.tr/2008/02/22/indexmil.html

Ben yine temiz bir lig, temiz bir mücadele diliyorum.

Avrupa’da bizleri temsil eden Galatasaray’a da sonsuz başarılar diliyorum.