- Kategori
- Güncel
Fıkralarla gündem ya da fıkralardan al haberi

Fıkralar hayatın güldüren gerçekleridir. Katıla katıla gülmenin arkasında sessiz bir de hüzün vardı
Fıkralarla gündem ya da fıkralardan al haberi Ahmet SEVEN
Bugün seçtiğim fıkraları sizlerle paylaşmak istiyorum.
Nelerle kıyaslayarak okursanız okuyun.
Hani, çocuktan al haberi demişler ya.
İsterseniz bugün de haberi fıkralardan alalım.
Altı üstü pardon işte size alt tarafı altı fıkra.
xxx
Bir
Nasreddin Hoca'nın baba evinden ayrılıp kendi hayatlarını kazanmaya başlamış iki oğlu varmış. Hoca bir gün her ikisini de ziyarete gitmiş. Biri:
-Ah Efendibaba, demiş. Bütün varımı yoğumu tuğla üretimine yatırdım. Kazara hava yağmurlu giderse anam ağlayacak...
Öteki de:
-Ah efendibaba, demiş. Bütün varımı yoğumu üzüm bağına yatırdım. Kazara havalar kurak giderse anam ağlayacak...
Hoca dönmüş eve gelmiş. Karısı:
-Bizim oğlanlar nasıl efendi, demiş.
Nasreddin Hoca:
-Valla, demiş. Oğlanların durumu şimdilik iyi ama senin durumun bir hayli berbat.
—Neden?
—Çünkü sen yağmur yağarsa da ağlayacaksın, yağmazsa da!
xxx
İki
Dul bir adamla dul bir kadın evlenirler. Bunların önceki evliliklerinden birer çocuğu vardır. Evlendikten sonra bir çocukları olur.
Çocuklar bir gün bahçede oynarlarken kavgaya tutuşurlar. Evin penceresinden durumu farkeden hanım eşine bağırır.
— Bey çabuk gel, çocuklar kavga ediyor.
Adam seslenir:
- Kimle kim kavga ediyor?
Kadın cevap verir:
- Seninki ile benimki bir olmuş bizimkini dövüyorlar.
xxx
Üç
"Neden böyle yan yan yürüyorsun yavrum" diye sorar anne yengeç çocuğuna.
"düzgün yürüsene! " der.
—Pekâlâ, anne" der çocuk.
—Sen önümden düzgün yürü, ben seni takip ederim. "
xxx
Dört
Amerika`nın ünlü Cumhurbaşkanlarından Lincoln, bir gün arkadaşlarıyla kuduz hastalığı konusunda konuşuyordu. Biri Lincoln`e sordu:
-Kuduza yakalanacak olursanız ne yapardınız?
Lincoln:
-İlk önce bir kâğıt isterdim... Dedi.
—Vasiyetinizi yazmak için mi?
-Hayır... Isıracağım politikacıların listesini yapmak için...
xxx
Beş
“Baba, ortaokul üçüncü sınıfa giden oğlunun elinde karneyle salona girdiğini görür.
"Allah Allah, dönem ne çabuk bitmiş..." diye düşünür ve oğluna seslenir:
-"Getir bakayım şu karneyi!"
-"Al baba..."
Adam karneye bir bakar ki, beden eğitimi ve resim dışındaki tüm dersler zayıf.
-"Bir dediğini iki etmiyoruz, bilgisayar dedin, bilgisayar aldık, İngilizce kursu dedin İngilizce kursuna gönderdik, gitar kursu, müzik aletleri, ne istersen yapıyoruz. Kız arkadaş uğruna harcadığın çiçek parasının haddi hesabı yok. Ne bu notların hali, rezil şey!"
-"Baba... O benim karnem değil ki, senin kitaplarını karıştırıyordum, birinin arasında karnelerinden birini bulmuştum..."
xxx
Altı
Adam hanımıyla gezerken lokantalardan birinin camında “Burada ne yer içerseniz hesabını torunlarınız öder” yazısı görür. İçeri girerler. Hesabını nasılsa torunlarımız ödeyecek diyerek bol bol yiyip içerler. Bir müddet sonra garson faturayı getirip para isteyince; Hani derler hesabı torunlarımız ödeyecekti. Garson evet doğru der. Sizin yediklerinizin hesabını torunlarınız ödeyecek. Sizden ödenmesi talep edilen fatura dedenizin hesabıdır.
xxx
Yorum sizin.