Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Eylül '15

 
Kategori
Siyaset
 

Fırat'ın doğusunda, 'Dün' neler oldu;'bugün' neler oluyor;'yarın' neler olacak?-3

Fırat'ın doğusunda, 'Dün' neler oldu;'bugün' neler oluyor;'yarın' neler olacak?-3
 

1916-1920 arasında Kürdistan kurulmasına çalışılırken Musul'da aleyhte yapılan gösteriler...


"AVRUPA'NIN KAFASINDAKİ 'SEVR"DİR; FIRAT'IN DOĞUSUNDA BİR KÜRT DEVLETİ KURMAKTIR." (Süleyman DEMİREL)

Devamla...

İngiltere'nin,  ısrarla ve bir an önce, Kuzey Irak bölgesinde bir Kürt Devleti'nin kurulmasını istemesinin altında yatan iki önemli neden vardı...Biri, emperyalist politikasının gereği olarak Hindistan yolunu açık tutmak; diğeri de, Fırat'ın doğusundaki(Musul-Kerkük) zengin petrol yataklarına sahip olmaktı.

Petrol konusu, Amerika'nın da , bölgeyle ilgilenmesinin tek nedeni idi...

Siyasi, ticari ve ekonomik çıkarlarını korumaya büyük özen gösteren Amerika, çıkar gördüğü her bölgede, şu veya bu şekilde, kendini göstermiştir...

1917'de Amerika, savaşa katıldıktan sonra petrolün değerini daha iyi anladı ve gözünü, dünyanın diğer yerlerindeki petrol kaynaklarına çevirdi..."Amerika'nın üzerinde durduğu konu, Osmanlı toprakları üzerinde var olan hak ve imtiyazlarının devamını sağlamaktı(1)". Bu toprakların Türk yönetiminde kalması, bağımsızlığını kazanmış olması ya da başka bir devletin yönetimine geçmiş bulunması, bu amacın elde edilmesine engel değildi...Bu nedenle Amerika, savaş sonrasında yapılacak antlaşmanın, "yeni Türkiye Hükümeti ile Amerika çıkarlarını hesaba katan bir antlaşma"(2) olmasını istemiştir.

Bu nedenle de, Amerika, Lozan Konferansı sırasında, hep dinlemede kalmış; Türkiye'nin bağımsızlığını kazanarak Avrupa ülkeleri arasında yer alması, Amerika'yı hiç ilgilendirmemiştir. Onun tek düşüncesi bölgenin petrolü olmuştur; bugün olduğu gibi...

x       x       x

Şimdi, 10 Ağustos 1920'de imzalanacak Sevr Antlaşması'nın koşullarını daha da belirginleştiren bir iki adıma değinmek istiyorum.

-- 26 Mart 1920'de, İstanbul İngiliz Yüksek Komiseri Sir John de Robeck, Dışişleri Bakanı Lord Curzon'a yazdığı bir raporda, "Kürdistan, Türkiye'den ayrılıp özerk olmalıdır...Ermenilerle Kürtlerin çabalarını bağlaştırabiliriz"(3).

Not -1: Bu rapordaki ifade, batılıların Ermeni ve Kürtlere bakışını açıklaması bakımından ilginçtir. Batılıların, PKK eylemlerinden önce, Türk diplomatlarına yönelik saldırılarını görmezden gelmelerinin; sonra da, Kürt sorunu ile birleştirdikleri PKK terörüne arka çıkmalarının altında yatan nedeni, 95 yıl önceki bu düşünceye yaslandırmak mümkündür...Dahası da var; 1992 yılının gazeteleri karıştırıldığında, aynı yıl içinde Türkiye'nin, Kuzey Irak'a yaptığı büyük çaplı askeri operasyondan sonra bir kısım PKK'lıların, Ermenistan'a geçerek orada konuşlanmaya başladıkları okunabilir. Hatta, o yıllarda yakalanan ya da öldürülen PKK'lıların çoğunun sünnetli olmadığına bakılarak, içlerinde Ermeni olduğu bile söylenebilir...

-- 14 Nisan 1920'de, başta İngiltere, Fransa ve İtalya temsilcilerinin katıldığı San Remo Konferansı'nda son bir muhasebe yapıldı ve Sevr koşulları netleştirildi. Karar: "Osmanlı Devleti, Asya ve kuzey Afrika'da bulunan Arap toprakları üzerindeki bütün haklarından vazgeçerek, Doğu Anadolu'da bağımsız bir Ermenistan ve özerk bir Kürdistan kurulacak"(4).

İngiltere'nin başlangıçtaki önerisi, resmi olarak hiçbir gücün gözetimi altında olmayacak bağımsız bir devlet ya da aşiretler federasyonu idi...Ancak, bölgede kurulacak bağımsız bir Kürdistan'ın İngilizlerin denetimi altına girebileceğini düşünen Fransızlar, buna karşı çıktılar ve bölgede kurulacak Kürt Devleti'nin üzerinde Türk egemenliğinin olmasını istediler. Bunun üzerine İngilizler, bağımsız Kürt Devleti yaklaşımından vazgeçerek, Fransızların belli bir dereceye kadar yerel özerklik garantisi kaydıyla, bölgenin Türklere bırakılmasını planını kabul ettiler...(5)

İngilizlerin, bu politika değişikliğinde, kuşkusuz bölgedeki muhtelif aşiretlerin isyankar tutumlarının ve hiçbir dış otoriteyi kabul etmemelerinin büyük payı vardır..Bölgedeki Kürtler ve aşiretler, büyük bir gücün desteği olmaksızın varlıklarını sürdüremeyeceklerini biliyorlardı. Ama, kendilerini yönetme işini de, ne İngiltere'ye ne de Fransa'ya vermek istiyorlardı...Bölge halkı, Türk yönetimine alışmıştı. Bu nedenle bölgeyi Türkiye'den ayırmak güç olacaktı(6).

Not-2 :Belki haftalar sürecek bu dizi yazılarım sona yaklaşınca, dipnot (5) ve (6)'lardaki  düşünceleri tekrar hatırlatacağım...

Artık, Osmanlı'nın parçalanmasını  öngören  Sevr Belgesi'nin, "Kürdistan ve  Ermenistan"ın kuruluş kararını onaylayan maddelerine geçebiliriz...

Devam edecek...

 

cdenizkent

 

---------------------  :

(1) Laurence Evans, Türkiye'nin Paylaşılması(1914-1924), İstanbul: Milliyet Yayınları  s.291

(2) A.g.y.

(3) Erol Ulubelen, "İngiliz Belgelerinde Türkiye, (Kraliyet Belgeleri-33) s.48"den yapılan bu alıntı bilgi, Cumhuriyet Gazetesi'nin 27 Ocak 1999 tarihli sayısından alınmıştır.

(4) Cahit Kayra, Sevr Dosyası, İstanbul: 1997, s.50

(5) Paul C. Helmreich, Sevr Entrikaları(Özgün adı: From Paris to Serves), Çev. Şerif Erol, İstanbul: 1996,  ss.221,222

(6) A.g.y. s.227

 

NOT : Blog yönetiminden ricam, bloğumda koyu ve italik harflerle vurguladığım yerlerin aynen çıkmasıdır. Teşekkürler.

 

 

 
Toplam blog
: 979
: 1425
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimi İstanbul'da tamamladım. İstanbul Üniversitesi'nde..