Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Ağustos '18

 
Kategori
Güncel
 

Fırıncılar İnsan Değil mi? Fırıncılar Para Kazanmasın mı?

Fırıncılar İnsan Değil mi? Fırıncılar Para Kazanmasın mı?
 

Ne istiyoruz fırıncılardan? Derdimiz ne onlarla? Anlamadım gitti arkadaş!

Toplumsal histeriye, toplu takıntıya dönüştü; “ Fırıncılar ekmeğe zam yapmasın! “ emrivakimiz.

Ne hakla arkadaşım? Ne hakla birader? Hangi gerekçeyle kuruyoruz o cümleyi? Hangi akılcı gerekçemizle basıyoruz bu feryadı? : “ Fırıncılar zam yapmasın! “

Dolar 3,80; ekmek 1,25 lira… Dolar 4,80; ekmek 1,25 lira… Dolar 5,80; ekmek 1,25 lira… Dolar dizginlenemiyor, dolar durdurulamıyor, almış başını gitmiş… Ekmek yine 1,25 lira!.. Herkes kabul ediyor ki, dolar en az %25 arttı. 5 liralardan nerelere geldi. Türk Lirasında, gayrı resmi de olsa, en az %25 develüasyon gerçekleşti. Ve bu yüzden; gerek zorunluluklar, gerek fırsatçılar nedeniyle Türkiye’de, iğneden ipliğe her şeye en az % 25 zam geldi. Yani, ülkede yıllık enflasyon da en az %25!..

Ve Fırıncılar Federasyonu Başkanı Halil Balcı: “ Ekmeğin kilogramı %15 artıyor," deyince...

Yine aynı feryat figan… Yine aynı tipler ortalığı velveleye verdi. Yine aynı kişiler basıyor azarı: “ Olmaz! Ekmeğe zam yapılamaz! Fukaranın yiyecek bir ekmeği var, onu da elinden almayın! “

İyi de sayın sayirciler!.. Bu memlekette, Serbest Pazar Ekonomi işlemiyor mu? Gariban, sadece ekmek alıp ekmek mi yiyor? Şekerini, bulgurunu, pirincini biz mi götürüyoruz evine? Yağını, tuzunu salçasını zamsız mı alıyor aç insanlarımız? Bunları dışardan almayıp, evinde kendi yapsa, cebinden çıkacak para, malzeme maliyetleri yine en az %25 artmadı mı?

Bu topraklarda ekonomik müdahalecilik yalnızca fırınlar için mi geçerli? Dar gelirlilerimizi yaşanan fiyat artışlarından kim nasıl koruyor, koruyacak ki; sanki tüm bu sorunlarımız halledilmiş gibi, işimizi gücümüzü bırakıp, sürüler halinde saldırıyoruz fırıncılara?

Adamlara bunca hıncımız ne? Nedir bu toplumsal lincin nedeni? Niye hurraaa! Çullanıyoruz her sabah, her akşam ekmeğimizi aldığımız, sayelerinde soframıza canımız her istediğinde somun, francala koyabildiğimiz kişilerden? Bu kadarı ayıp olmuyor mu? Düpedüz haksızlık değil midir ettiğimiz?

Fırıncılar insan değil mi? Fırıncılar para kazanmasın mı? Mal mülk sahibi olmak, sadece bize tanınmış bir hak mıdır? Onlar da ev, araba, eşya alamazlar mı kendilerine? Onların da eşleri, çoluk çocukları beklemez mi evlerinde? Onlar da kazandıkları paralarla çıkarmıyorlar mı ailelerinin nafakalarını? Nedir bu vicdansızlığımız? Neden bu kadar saldırgan davranıyoruz?

Kardeşim, fırıncılar borç içinde… Fırıncılar iflasın eşiğinde... Çoğu da kapatıp gidiyor zaten... Tedarikçiye borç. Şahıslara borç. Devlete vergi borcu. Konu komşuya hatır borcu. Mal sahibine kira borcu. Biz mi ödüyoruz bunca borcu? Paraya sıkıştıklarında, biz mi yetişiyoruz imdatlarına?

İster kapının önündeki, ister mahallendeki, ister herhangi bir fırının sahibne soralım hallerini… Adamlar sıkıntıya batmış, sefalet içinde yüzüyor. Çalıştırabilmek için vermek zorunda oldukları işçi ücretleri dışında, hangi muhataplarına düzgün, düzenli ödeme yapabiliyorlar? Bi sual edelim isterseniz…

Ramazan gelir… Adamlar yılda bir ay para kazanacak…

- Pideyi 3,5 lira yapalım.

- Olmaz

- 3 lira olsun.

- I-ıh! Çok para!

- 2,5 diyelim kardeş…

- Deli misin sen? Altın mı satıyorsun?!!

Utanmasa, nerdeyse, bedava ver ekmeği, diyecek yüzsüz!

Una zam. Şekere zam. Çuvala zam. Tuza zam. kiraya zam. Oduna zam. Doğalgaza, elektriğe, suya, telefona, aidata, internete, gazeteye, peçeteye, ota, bota, her şeye zam… Sıra ekmeğe, sıra fırıncıya gelince…

“ I-ıh! Sana zam yok! Zam yapma kardeşim! “

Öyle mi? Niye? Onun başı kel mi? Açıkta bir yerini gördük de ondan mı esirgedik hakkını? Bu kadarı izansızlık be kardeşim! Bu kadarı merhametsizlik…

Sonra adamlar, mecburen gramaj düşürünce…

“ Vayyy! Ekmeğe gizli zam yaptılar! Malzemeden çaldılar! Gramajı düşürdüler! “ ciyaklamaları gök kubbeyi inletir.

Ne fırınım var, ne fırıncı hısım akrabam… Ne fırın işleten birinin arkadaşıyım, bunları yazmamı rica edecek, ne Fırıncılar Federasyonu’ndan herhangi birini, ne başkan Halil Balcı'yı tanırım.

İnsaflıyım sadece. Elimi kalbime koyup, empati yapmaya, onları da anlamaya çalışıyorum yalnızca. Tüm bunları görebilmek için, olağanüstü biri olmamıza gerek yok. Azıcık sohbet edelim, biraz anlamaya çalışalım sektör çalışanlarını; kafi.

Domino taşları gibi tetiklemeyelim, dürtüklemeyelim birbirimizi... Gazlamayalım, fişeklemeyelim başkalarını bu konuda, yeter artık!

Fırıncıların da insan olduğunu unutmayalım, başka ihsan istemez!

 

 
Toplam blog
: 1349
: 1777
Kayıt tarihi
: 30.01.11
 
 

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler veTanıtım, A.Ö.F. Adalet Yüksek Meslek ..