Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Haziran '18

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Frekansımız Tutuyor mu?

Frekansımız Tutuyor mu?
 

“Rezonans = Eko, yankı, titreşim”
 
Kökeni Fransızca olan rezonans kelimesi aslında bir fizik terimidir. Ancak artık günlük hayatımızda da fazlasıyla bu kelimeyi kullandığımızı ve anlamsal olarak etkilerini bildiğimizi düşünmekle beraber uygulama konusunda güçlenmemiz gerektiğine inanıyorum. Yukarıda da belirttiğim gibi rezonans özetle titreşim, salınım anlamına geliyor. Evrenin işletim sistemlerinden biri olan rezonans kanununa göre var olan her şey birbirleriyle titreşimler yoluyla iletişim kurar. Vücudumuzun her bir organı ve hücresi de dahil olmak üzere dünyadaki bütün nesnelerin ve canlıların kendilerine özgü bir titreşimleri vardır. Bu madde için de geçerlidir. Maddenin de titreşim enerjisini incelediğimizde farklı nesnelerin farklı frekanslarda titreştiğini görürüz. Bazıları da aynı ya da benzer frekanslarda titreşir. Tıpkı bir piyanonun tuşuna bastığımızda bu tuşla uyumlu olan diğer bütün tellerin titreşmesi gibi. Notaların pes ya da tiz olması önemli değildir. Uygun frekansta olmaları onların titreşime geçmesi için yeterli olacaktır. İşte diğer insanlar, nesneler veya olaylar bizimle aynı frekansta iseler içimizde oluşturduğumuz titreşim alanına karşı koyamazlar ve tpiyano örneğinde olduğu gibi bizim titreşimimize katılmak durumunda kalırlar. Hal böyle olunca rezonans kanunun bir başka özelliği karşımıza çıkar: “Benzer titreşimli olan her şey birbirini çeker!”
 
İçinde bulunduğumuz ruh halinin kalitesi pozitifse pozitif, negatifse negatif çekim alanı oluşturuyoruz. O yüzden nasıl bir titreşim içinde olduğumuzu, bilerek veya bilmeyerek hangi rezonans alanını oluşturduğumuzu fark etmek çok önemli. Hepimiz temelde mutlu ve doyumlu bir yaşam arzusu içindeyiz. Bu amaç için izlediğimiz yollar ve yöntemler farklı, kimimiz maddi olarak bir şeylere sahip olmaya,  kimimiz manevi yolda ilerleyerek bu amacı gerçekleştirmeye çalışıyor.  Yani isteklerimizin skalası her birimize göre ayrı. Bazen istediğimiz şeyler neden olmuyor diye düşünüyoruz. Örneğin bolluk-bereket içinde yaşamak istiyoruz ama diğer tarafta kıtlık bilinci ile yaşamı sürdürüyoruz. Zaman yok, para yok, sevgi yok, yok yok yok…”Yokluğa”  rezone olmak kıtlık bilincinin ta kendisi. Oysaki bolluk istiyorduk ama sürekli yokluk enerjisi, titreşim alanı içinde yaşıyoruz. Sizce böyle bir odaklanma içindeyken istediğimiz bolluk-bereket bize nasıl ulaşabilir? Bu noktada rezonans kanunun işaret ettiği gibi iç dünyamızda sahip olduğumuz her şey, dış dünyada da karşımıza çıkacaktır. Karşılaştığımız her şeyin bir kaynağı var ve aslında bu kaynak düşüncelerimiz. Eğer istediğimiz sonuçlara ulaşmak istiyorsak düşüncelerimizi doğru yönetmeye başlamalıyız, çünkü düşündüğümüz her şey bizim rezonans alanımızı oluşturuyor. Şunu soralım kendimize istediğimiz şeylerle aynı frekansta mıyız? Bazen bir insanla tanışırız ve aramızda pozitif bir çekim alanı oluşur, hatta frekansımız tuttu diye ifade ederiz. İşte bu frekans tutulumu sırasında hem sizi hem karşınızdakini hem de ortamı etkileyen yüksek bir enerji ortaya çıkar. Tam tersi durumda ise bazı insanlarla frekansımız tutmaz ve uzaklaşma ihtiyacı içine gireriz. Tıpkı bunun gibi hayatımızda ne istiyorsak o istediğimizi şeyin frekansına REZONE OLMAMIZ çok çok önemli. Kıtlık yerine bolluğa, korku yerine sevgiye odaklanmak. Sürekli sevilme, beğenilme, onaylanma ihtiyacı içindeyken sevmeye, beğenmeye, takdir etmeye çalışabilir miyiz? Formülümüz şu; kendimizi merkez alıp, enerjinin merkezden dışarı yayıldığını ve hangi titreşimi harekete geçireceğimizin her zaman bize bağlı olduğunu fark ederek yaşamayı arzu ettiğimiz halin enerjisine yönelmek, bürünmek, rezone olmak. Bu formülü pratik olarak hayata geçirmek için neler yapabileceğimizi önümüzdeki hafta paylaşıyor olacağım. Bu hafta, kendi rezonans alanınızda neler olduğuna bir bakın derim.
 
 
Toplam blog
: 16
: 349
Kayıt tarihi
: 01.10.16
 
 

Anlam odaklı yaşayan, hayatı sorgulayan ve değer veren, samimi, meraklı, ilgili, duyarlı, duygusa..