Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Nisan '13

 
Kategori
Futbol
 

Futbol hakemleri: Gördüğünü çalmak, çalmamak, çalamamak!

Futbol hakemleri: Gördüğünü çalmak, çalmamak, çalamamak!
 

Hakemler, her yönüyle olmasa da, öğretmenlere benzerler.

Öğretmenin işi, sadece öğretmek değil, eğitmektir. Bu ikisini bir arada düşünmeyen öğretmen, işini yarım yapıyor demektir. İşini iyi yapmak için, ortamı ona göre düzenlemek, sürdürmek, değerlendirmelerinde “adil olmak” gerekir.

Gerekeni, gerektiği gibi yapmamak, “görev kusuru” sayılır. Bu “sayılır”ı örneklemek de uzar gider.

Hakemler, “adil” olmalı, aynı davranışa aynı tepkiyi göstermeli ki, tutarlılık olsunlar. Bu tutarlılık, aynı zamanda, gözden kaçan durumların hoşgörülü karşılanmasını sağlar, hakemlere saygı artar.

Yapılan faulün karşılığının kart olduğunu, elini cebine atarak, futbolcunun yanına bir hışımla koşarak gösteren hakem, sonra hiçbir şey olmamış gibi faul atışı yaptırıyorsa... birini uyarıyla geçiştiriyor, birine basıyorsa kartı... nasıl güven sağlanacak?

Futbolcusuna, takımına göre davranmak algısı, saygınlığı gölgeler. Güven, bir kez yitti mi, doğrular bile tartışma yaratır.

*****

Gördüğümüzü çalıyoruz!

Bu, söyleyenin yaptığı işe, o anki konumuna göre değişir; anlam kazanır.

Söz konusu olan futbol hakemi ise, bunun asıl adı, “düdük çalmak”tır:

Faul vermek, sarı/ kırmızı kart göstermek, penaltı vermek...

Ortada bir haksızlık varsa, bunu da "düdük" belirliyorsa, o zaman onun adı ne olacak?

“Gördüğünü çalma”da yanılma olmasın diye hakem sayısının artırma yolu, bir çözüm olarak görülüyor. Medya, MHK Başkanı Zekeriya Alp’in “Önümüzdeki sezon maçlar, 6 hakemle oynanabilir.” denemesine “devrim” dedi.

(“Devrim”i duyunca “kırmızı görmüş” boğa gibi olanlar, 12 Eylül’den sonra bu güzelim sözcüğü ders kitaplardan, okul adlarından sildiler. Gün geldi, “devrim” sözcüğü, özgürlüğüne kavuştu; ama bu kez de “iç”i boşaltıldı. Her farklı karar, “devrim” diye sunulmaya başlandı.)

Gördüğünü göremedikten, yanlış gördükten; çalmadıktan, çalamadıktan sonra,  futbolcu başına bir hakem düşse de, ne değişecek?

Sorun, hakem sayısında değil; anlayışta, yetişme/ yetiştirme tarzında aranmalı.

*****

Hakemler de, sona yaklaşırken zorda olmalı.

Umduğunu bulamayanlar, “yükselemeyen”ler ya da “düşüş”ü durduramayanlar,  yakınmasın, hakemlere çatmasın da ne yapsın?

Ama herkes, “Bana zararı olmasın da ne olursa olsun” havasında. Yöneticiler, teknik adamlar bir alem; bunların dışında kalanlar bir başka alem...

Atayan/lar hakemi; yöneticiler takımı savunacaklar.

Sonuç!

İş, kimin ne kazandığına, ne yitirdiğine gelince, “Atı alan Üsküdar”ı geçmiş” olacak!...

Hakemlerin verdikleri kararlar, gösterdikleri ve göstermedikleri kartlar, yeter ki, bir sonraki maçları da etkilemesin. Hakemler, gördüğünü “çalmamak”tan, “çalamamak”tan kaçınsın,  sadece “çalsın”...  O “çalma”, kimden ne götürürse götürsün!

Gerçek futbolseverler, gördüğünü “çalmayan”ı değil, “çalan”ı alkışlar!
 

http://www.facebook.com/turgutcelik

https://twitter.com/#!/turgutcelik

turgutc@ttmail.com


 

 
Toplam blog
: 2458
: 2418
Kayıt tarihi
: 10.11.08
 
 

24 Kasım 1944'te İspir'de doğdum. Ankara Kurtuluş Lisesi'ni, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Tü..