Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ağustos '11

 
Kategori
Spor
 

Futbolda sorun sadece şike mi? Sporda sorun sadece futbol mu?

Futbolda sorun sadece şike mi? Sporda sorun sadece futbol mu?
 

Türk kamuoyu aylardan beri futbolda yaşanan şike olayı ile meşgul ediliyor. Beklide zihinler bilinçli olarak odaklansın diye suni gündem yaratılıyor.

Öyle ya. Türkiye’de ülkenin bütün sıkıntıları halledildi, bütün sorunları aşıldı, üzerinde tartışılacak en önemli konu olarak futbol ve onun şikesi mi kaldı? Kaldı ki, futbol branşı sporun onlarca çeşidinden sadece birisi.

Her ne kadar taraftar ve oyuncu kitlesi çok yaygın olsa da, maç günleri futbol hastaları ekran başına kilitleniyor ve stadyumları dolduruyor olsa da, futbolda geldiğimiz seviye maalesef ki komik ve acınacak bir halde…

Peki futbolda sorun sadece gündemde olan şike mi?

Değil tabi ki de. Alt yapıya bakalım. Futbol camiasının eğitim ve kültür seviyesine bakalım. Magazin haberlerinde gösterdikleri boylarına-postlarına bakalım. Yurt dışında yabancı takımlarda gösterdikleri performansa bakalım. Takımlarımızda oynayan yabancı futbolcu sayılarına ve takımların ne kadarını bu futbolcuların sırtlayıp götürdüğüne bakalım. Yabancı teknik adam sayısına bakalım. Her şeyden önemlisi, şikenin gündemdeki takımı Fenerbahçe’nin bugüne kadar Avrupa Kupalarında göstermiş olduğu başarılarına bir göz atalım.

Ne görüyorsunuz?

İşte bunlar ve benzeri konuların hepsi başlı başına bir sorun.

Peki sorun sadece futbolda mı?

Tabi ki hayır.

Bütün spor dallarında.

70 milyon vatandaşımızın ne kadarının sporun ne kadar içinde olduğunu hepimiz biliyoruz.

Peki sorun nerde ve suçlu kim?

Bu işin planlayıcısı ve organizatörleri kimse suçu o bize göre.

Yani; bu ülkenin Milli Eğitim Bakanlığı, önceleri Gençlik ve Spor Bakanlığı iken, sonradan Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü seviyesine indirilen ve 2011 de yeniden icracı bakanlık şekline getirilen Gençlik ve Spor Bakanlığı. Kısacası spor konusunda görev ve sorumluluğu bulunan tüm devlet yetkilileri…

Ülkemizde sporun geldiği seviyeyi gösteren en son canlı örnek nedir?

Bu yılın başlarında Erzurum’da organize edilmiş olan “Universiade 2011 Dünya Üniversitelerarası Kış Oyunları yada diğer adıyla 25. Dünya Üniversitelerarası Kış Oyunları.

Oyunlar veya müsabakalar sonunda başarı seviyesinin göstergesi nedir?

Madalyalar

Biz Erzurum’da kaç madalya aldık?

Bir madalya.

Madalya sıralamasında kaçıncıyız?

25 ülke arasında 24’üncü. T

Ek gümüş madalyamızı alan buz pateni çiftin bayan sporcusu ise Azeri asıllı.

En fazla madalyayı hangi ülke aldı?

Rusya (38 madalya)

Ya diğer yarışmalar, olimpiyatlar, dünya şampiyonaları?

Bunların sonuçlarını da sizler gayet iyi biliyorsunuz. Bayrağımız gönderlerde nadiren dalgalanıyor. Nüfusu bizden çok daha az olan birçok ülke madalyaları silip süpürüyor maalesef… Bizim vatandaşlarımız, bizim sporcularımız nerde?

Peki okullarımızda spor ve beden eğitimi faaliyetleri ne durumda?

Haftada 1-2 saate sıkıştırılmış beden eğitimi dersleriyle bu işler olmuyor maalesef. Öğrenci daha üzerindeki ter kurumadan başka dersinden yazılı sınava girmek durumunda kalıyor bazen. Kısa süreli beden eğitimi derslerinde de genelde kızlar voleybol, erkekler futbol oynuyor. Yeteneklerin tespiti pek söz konusu değil. Tespit edilenler ise aralarda kaynayıp gidiyor. Okullarda takım oyunları istenilen ve beklenen seviyelere gelemiyor ve spora yatkın öğrencilerin okul hayatı boyunca sporunu ve branşını geliştirme olasılığı çok düşük. Öğrencilerin en iyi yaptığı şey “ev-okul dershane” üçgeni arasında mekik dokumak. Yani öğrencinin sporu daha baştan eğitim sistemine mağlup olmuş durumda.

Sorumlusu kim? Yukarıda saydığımız kişi ve kurumlar.

Bu konuda Anayasa ne diyor?

“Devlet, her yaştaki Türk vatandaşlarının beden ve ruh sağlığını geliştirecek tedbirleri alır, sporun kitlelere yayılmasını teşvik eder. Devlet başarılı sporcuyu korur”

Bu konuda Türk Milli Eğitimi’nin genel amacı nedir?

Türk Milletinin bütün fertlerini beden, zihin, ahlak, ruh ve duygu bakımlarından dengeli ve sağlıklı şekilde gelişmiş bir kişiliğe ve karaktere, hür ve bilimsel düşünme gücüne, geniş bir dünya görüşüne sahip, insan haklarına saygılı, kişilik ve teşebbüse değer veren, topluma karşı sorumluluk duyan; yapıcı, yaratıcı ve verimli kişiler olarak yetiştirmek...

Bu kadar mı?

Hayır.

Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği Madde 5:

Öğrencilerin rehberlik ve psikolojik danışma hizmetleri yoluyla zihinsel, duygusal, sosyal ve fiziksel yeteneklerinin fark edilmesi, becerilerinin geliştirilmesi ve yönlendirilmesi; sosyal, kültürel, eğitsel ve akademik gelişmelerinin sağlanması için okul ve aile ile işbirliği yapılır.


Madde 19:

Öğrencilerde;ders programlarıyla birlikte özgüven ve sorumluluk duygusunu geliştirecek, yeni ilgi alanları oluşturacak, bireysel yetenek ve beceriler kazandıracak, katılımcı ve demokratik eğitim ortamını destekleyici, okul veya kurum içi ya da kurumlar arası bilimsel, kültürel, sosyal ve sportif etkinlikler düzenlenir ve öğrencilerin bu etkinliklere katılmaları için gerekli tedbirler alınır.

Var mı böyle bir şey?

Yok.

Olsaydı ülkede spor olurdu.

Olsaydı ülkede futbol oynanırdı.

Olsaydı dışardan futbolcu transfer etmezdik.

Olsaydı madalyalarımız olurdu.

Başbakanımız 2020 olimpiyatlarına resmen talip olduğumuzu açıklamış. Ne güzel bir duygu…

Hangi sporcularla katılacağız? Kaç madalya almayı hedefliyoruz?

Hazır bu sene Gençlik ve Spor Bakanlığı yeniden kurulmuşken 9 senede sanırım hatırı sayılır bir sayıda sporcu yetiştirebiliriz.

Henüz hiçbir şey için geç kalınmış değil.

Sağlıklı ve mutlu kalın… 

 
Toplam blog
: 136
: 2817
Kayıt tarihi
: 20.03.11
 
 

Duyarlı olduğum konularda; düşündüklerimi, bildiklerimi ve birikimlerimi paylaşmak üzere burada b..