- Kategori
- Felsefe
Ganival
Harman zamanı geldiğinde kururdu köyün deresi. O zaman daha bir kıymete binerdi Ganival.(*)
Tepenin eteğine kurulmuş arkasında bir badem ağacı ile selamlardı sanki köyü. Dereden umudu kestiğinde köylü bakırdan bakraçlar dizilirdi önünde sıra sıra. Oylumlu bir kaya parçasına usta eller şekil vermiş onu gelip köyün girişine bir mozole gibi dikivermişti kimbilir kaç yüzyıl önce? Kim ya da kimler yaptırmıştı? Ne zaman yapılmıştı? pek bilen çıkmadı bu zamana kadar. Üzerindeki yazı kabartmaları daha bir gizemli şekile sokuyordu onu. Kaya parçasının içine oyulmuş bir su haznesi ve önüne takılmış bir demir boru bütün düzeneği sadece bu kadardı. Doruklardan süzülerek gelen buz gibi su önce bu hazneyi doldurur sonra yükselerek demir borunun dışına çıkarak şırıl şırıl akardı. Hani içtikçe içesi gelir ya insanın öyle bir su akar dururdu zamanla yarışırcasına.
Yaz tatillerinde köyde toplandığımızda buluşma noktamızdı Ganival. O kocaman ve serin kaya parçasının üzerine çıkar oturur badem ağacının gölgesinde önce günü bitirir sonra o berrak gökyüzünde ay kaybolana kadar sohbetler ederdik bizi bekleyenleri umursamaksızın. Su borusunu elimizle tıkar suyun haznede iyice yükselmesini bekler sonra sonra çekerdik donmaya yüz tutan elimizi biriken su olanca hışmıyla akarken demir borunun üzerinde biriken su damlacıklarını izlerdik şaşkınlıkla. O soğuk suyun içinde elini kim daha fazla tutacak diye yarışırdık. Zamanı tutmak kolumdaki Tissot marka saat yüzünden bana düşerdi çoğu zaman ne de olsa "Şehirli Çocuk" tuk.
Dere kenarındaki taşları tutup kaldırdığımızda dipteki su önce bulanır, durulduğunda ise bir kaç yengeç görünürdü diplerinde. Onları yakalar Ganival'ın taş zemininde kâh döğüştürür kâh yarıştırırdık zavallı hayvancıkları.
Daha sonraları gidip gelmelerimiz seyrekleşti köyümüze ve sonrasında ise tamamen bitti. Alışıverdik o İstanbul'un klorlu sularına. En son 1987 yılında gittim baba ocağına. 21 yıl önce. Kanarcasına içtim Ganival'ın o güzelin suyunu. Bundan sonrasında gider miyim? İçebilir miyim yeniden? Bilinmez...!
Ancak köy denildiğinde, köyümüz konuşulduğunda arkasındaki o güzelim tepe, yanıbaşındaki badem ağacı ve buraların gökyüzüne benzemeyen göğüyle, o buz gibi içilesi suyuyla hep Ganival düşecek aklıma...
***
(*) Köyümüzün tarihi çeşmesine köylülerin vermiş olduğu isim.