Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Temmuz '09

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Gavur köyün imamı

Abdülkadir GÜLER

Bu yapıtın öykü yazarı Sultan Su Esen’i geçen yıllarda Kuşadası’nda yapılan Öykü ve Şiir Günleri’nde düzenlenen etkinliklerde tanıma fırsatını buldum.

Sultan Su Esen, Diyarbakır doğumludur. Hemşerim olması nedeniyle benimle fazlasıyla ilgilendi, cana yakın, hatırnaz, sıcak kanlı bir sanatçıdır. Şu anda sizlere tanıtmaya çalıştığım “Gâvur Köy’ün Boranı” adlı öykü kitabını “ Sayın Abdülkadir Güler’e 1. Kuşadası Öykü ve Şiir Günlerinde ses, söz ve renklerin buluşmasında tanışmamız adına, sevgiler, hemşerilik duygularıyla dostluklara..”diyerek imzalamışlardı. Bu incelikten dolayı burada teşekkürlerimi sunuyorum.

Sultan Su Esen, ilk ve orta öğrenimini Diyarbakır’da, Liseyi Ankara Kız Lisesinden mezun oldu. Gazi Eğitim Enstitüsü Almanca Bölümü’nü bitirdi. Daha sonra Anadolu Üniversitesi’nde Lisans eğitimi tamamladı.İlk şiir kitabı olan “Yürek Kıpırtıları” ( Şiirler)’i 1996 yılında yayımlandı.. Sultan Su Esen, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı çeşitli orta dereceli okullarda bir süre öğretmenlik yaptıktan sonra emekliye ayrıldı.(2004) ..

Şiir ve öykülerinin yanısıra sulu boya çalışmaları da vardır, yaptığı kendine özgü resimlerle çeşitli karma ve kişisel sergiylere de katılmaktadır. Ayrıca öykü dalında Aykırısanat

ve kültür dergisinin düzenlemiş olduğu öykü yarışmasında 2004 Öykü ödülü Söke’de yayımlanan Beşparmak Dergisi’nin Samim Kocagöz Öykü ödülü(2005 ‘te kazanmıştır. Sultan Su Esen, Edebiyatçılar Derneği, Türkiye PEN Yazarlar Derneği, Yabancı Dil Komisyonunda görev aldı, Çağdaş Türk Dili, Birleşmiş Milletler Türk Derneği üyesidir.

Gâvurköy’ün Boranı 96 sayfa olup kitabın kapak ve düzeni Safiye Mine, Volkan Ars-

lan tarafından hazırlanmıştır. Kapak kompozisyonun düzenli bir albenisi vardır.Yapıtın arka kapağında papağanı ile konuşan Sultan Su Esen’in bir fotoğrafı yer aliyor. Bu karelerde öykülere nasıl başladığını şöylece özetliyor :

“ Öykü kitaplarını başucumdan ayırmaz oldum. Yazdığım kısa denemeler, yol notları

kitap yazıları, beni hep bir yerde topluyordu. Öykü yazmak, o hale geldi ki, yolda giderken karşılaştığım kişi ve olaylar, bir kahvede, lokantada yanıbaşımdaki insanlar; hatta arkadaş

larımın anlattığı bana öykü yazmak tutkusu veriyordu. Çünkü gördüğüm kişilerde benim

Kahramanlarımdı…”

Yazarımız Sultan Su Esen, buradan yola çıkarak öykülerini yazmaya başliyor, aldığı birkaç ödüllü ile öykü ve yazın evreninde yerini alıyor. ” Yaşasın edebiyat, yaşasın öykü” dediğine bende hak veriyorum. Zaten elimizdeki öykü kitabı Edeb.iyatçılar

Derneğinin Katkılarıyla, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikasının açmış olduğu öykü yarışmasında (SES 5. Kültür Sanat Ödülleri yarışmasında) birincilik ödülü almıştır. Bu yapıt adı geçen dernek tarafından yayımlanmıştır. (2003)

Elimizdeki eserde sekiz tane öykü vardır. Beni öykü Yazmaya Götüren/ Analar ve Kızlar / Trende/ Sebo ile Beko / Yeğenim Roza/ Uzaklarda/ Eski Yıkıntılar Arasında/ Yer Altında İniltiler/ ve Gâvurköy’ün Boranı adlı öykülerden oluşor. Yapıtın en uzun soluklu öyküleri: Analar ve kızlar/Trende/ ve adını kitaptan alan Gâvurköy’ün Boranı adlı öyküleridir. Hatta bu son öykü 18 bölümden oluşuyor… Öyküler düzenli bir kurgu ile kaleme alınmıştır, öykülerde düzgün, yalın, çarpıcı, duru ve anlaşılır bir Türkçe ile yazılmıştır. Ağdalı ve yabancı sözcüklere asla iltifat etmemiştir... Akıcı, sıcak bir uslübu vardır. Mahalle kültürün ortaya koyduğu folklorik değerlere önem vermiş olup bununla ilgili sözcük ve değimleri aşağıdaki satırlarda örnek vereceğim. Sultan Su Esen, öykülerinin konularını genellikle kırsal kesimden, Güneydoğu ve özellikle Diyarbakır yöresine uygun çevrelerden almıştır.

Sebo ile Beko, Trende ve Gâvurköy’ün Boranı adlı öykülerde olduğu gibi..Öykülerinde yer aldığı kahramanları yakından tanıyor, onların fiziksel ve ruhsal yapılarını gerçekçi ve objektif gözlemlerle sergilemeye çalışıyor.

Sultan Su Esen’i yakından tanıyan eğitimci, yazar Mehmet Aydın: Yaşamı Çoğaltanlar” adını taşıyan yapıtında; Her öykü yaşamın belli kesitleriyle, yazarın kendi yaşantısını içermektedir. Kişisel ilişkiler ele alırken fiziksel ve tinsel portreler aynı ağırlıkta işlenmiştir. Hemen her öyküde yaşanan etnik, dinsel aile ve köy-kent çelişkileri sergileniyor. Köyler ve mezralardaki katı törelerin toplumda açtığı derin yaralara parmak basıyor.(..) yeryüzünde yaşayan herkesin insan değerleriyle donanmış olmasını yeterli sayar. Öykülerinde kendi yaşantılarına yer verirken, kişilerin adlarını değiştirir. Son öyküde olduğu gibi” Gavurköyl’ün Boranı/ .71-95)… Onun anlatımındaki uyum ve akılcılıkla yalın dil, öykülerine ayrı bir güzellik katmaktadır.” (1)

Sultan Su Esen, öykülerinde insanların yerine kuşlardan ve değişik hayvanlardan da yararlanıyor. Örnek olarak Gavurköy’ün Boranı adını taşıyan ve bir diyalog içinde olan şu hayvan isimlerine rastlıyoruz; işte bunlardan birkaçı: Güvercinler, tavus kuşları, akrepler, başı tülbentli akrepler, yılanlar, zehirli yılanlar, kara yılanlar, Kara sığırcıklar, kurnaz tilkiler, çekirgeler, penguenler, papağanlar, aslanlar ve kaplanlar, çakallar ve ağustos böcekleri gibi benzer hayvan isimlerini simgesel olarak kullanmakta, toplum içinde yanlış bulduğu her türlü

etnik ve dinsel ayırımcılığa karşı neşter vurmaktadır. Bu kendine özgü yalın ve çarpıcı, arı, duru, akıcı bir Türkçe ile kimi zaman yakından tanıdığı güneydoğu sorunlarına da ayna tutmaktadır. Aydın bir yazar ve kadın olarak öyküleriyle bir yerde açıklık getirmektedir. Öykü yazarımız Sultan Su Esen’in bu yapıtında özellikle öykülerinde yer alan bazı folklorik sözcük ve değimlere de rastladım, bunlardan birkaçını da sizinle de paylaşmak istiyorum:

Güzel ile çirkin/ varsıl ile yoksul(s.10) Dert insanı söyletir(s.14) Her şeyde bir hayır vardır/ Hayırlı yolculuklar(s.34) kızoğlan kız(s.45) iğdiş edilmiş erkekler/İt uğursuz/ Uzun yıllar bir yatakla, bir yunak( 66) dilbaz serçe, yaşlı çınar, yavru Boran(s.72)Dün geldi, bugün baş Köşeye konuk oldu(s.75) Bana dokunmayan yılan, bin yaşasın, başı tülbentli akrepler, baldırı çıplaklar(s. 78) Kuş dili, kınalı saçına, sürmeli gözüne, güzel boyuna, yılan başlı bilezikler (s. 80) kaşla göz arasında(s.82) her kuşun eti yenmez, bizler kuş dili bilmeyiz(s.83) Ne idüğü belirsiz bir kuşu nasıl aramıza katar bu densiz! (s. 84) Penguenin tuzu kuru, edalı edalı yürüdü (s.90) Ne idüğü belirsiz, renksiz kuşlar (s.91)Denize düşen yılana sarılır (s.93) gibi folklorik sözcüklerde yeterince yer verdiğini görüyoruz, Sultan Su Esen Diyarbakrılı olduğu için yörenin çarpık, eksik toplumsal sorunlarını ve zengin bir dil ile bunları öykülerinde yer veriyor ve canlı tutmaya çalışıyor.

Sonuç olarak, Sultan Su Esen, ”Gâvurköyü’n Boranı”adlı öykü kitabını bir solukta okudum, bir daha bir daha okumak isterim. Her okuyuşta hoş saatler yaşadım, keyif aldım. Toplumsal sorunlarımıza ayna tutmaya, ışık vermeye çaba gösterdiği için öykü dünyasında her zaman adından söz edeceğine inanıyorum. Öykülerinde geniş betimlemelere, çarpıcı gözlemlere, kişileri öykünün havasına uygun olarak özen gösterme çabası içindedir; öykülerinde kurgu ve betimsel yapıyı rahat kullanıyor. Fazla abartmalara kaçmıyor, olaylara gerçekçi, inandırıcı bir yaklaşımla bakıyor. öykülerinin yer aldığı coğrafyayı ve öykü kahramanlarını yakından tanıyor..İlerde roman da yazacağına inanıyorum. Öykülerinde giriş, gelişme ve sonuçları belirgindir. Sürükleyici, akıcı ve yalın bir Türkçesi vardır.Tebrik ediyor, başarılarının bol olmasını diliyorum.

1) Gâvurköy’ün Boranı/ Öyküler- Sultan Su Esen/ Ses Yayınları 2003 / Ankara.
2) Yaşamı Çoğaltanlar/ Mehmet Aydın- Karınca yayınları Mayıs 2005 / Ankara.

 
Toplam blog
: 2227
: 832
Kayıt tarihi
: 27.06.09
 
 

1946 Mardin ili, Kızıltepe ilçesi'nin Esenli köyünde doğmuştur. İlk ve ortaokulu Kızıltepe'de bit..