Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Nisan '10

 
Kategori
Üniversiteler
 

Gaziosmanpaşa Üniversitesi Öğrencisi Mustafa Erol Çetingöz ile konuşmamız

GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ FEN BİLGİSİ ÖĞRETMENLİĞİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİSİ MUSTAFA EROL ÇETİNGÖZ : “ GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ İLERDE BÖLGEDE TERCİH EDİLEN BİR OKUL OLACAK.BUNA CANDAN İNANMAKTAYIM”.

Gaziosmanpaşa Üniversitesi’nin aktif ve girişken öğrencileri ile röportajlar yapmaya, onların fikir ve düşüncelerini yazılı ve sözlü olarak kamuoyuna yansıtarak onların kendilerini ifade edebilmelerine yardım etmek, onları motive ederek geleceğe dair umutlarının artmasını sağlamak bana büyük zevk vermekte. Aşağıda okuyacağınız röportaj da bunlardan bir tanesi

SORU-Sevgili Mustafa Erol Kardeşim, kendini ifade edebilmen ve gelişmen için gösterdiğin çabayı gerçek manada desteklemekteyim. Bu yüzden seninle röportaj yapmak istedim.Tüm Tokatlılar adına bir misafir öğrenci olarak Tokat’a “ Hoş Geldiniz” demekteyim. Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız ? Hangi okulları okudunuz ve nerelerde yaşadınız ?

MUSTAFA EROL ÇETİNGÖZ- Temmuz, 1990 ayında İzmir Karşıyaka ilçesinde dünyaya gelmişim. İlkokulda evimizi taşımamız sebebi ile iki defa okul değiştirerek tamamladım. Lise 1 sınıfta çok azimli ve hırslıydım ama 2 ve 3 sınıfta arkadaş ortamının etkisiyle o gayretimi gösteremedim. Ama sonradan takıntısız bir şekilde liseyi tamamladım. Arkadaş ortamının verdiği rahatlık ve derslerden soğuduğum için Üniversite giriş sınavını iki kere kazanamadım. 3. senem bazı şeylerin farkına varmama sebep oldu. Kendimi toparlayarak girdiğim 3. Üniversite giriş sınavında Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Eğitim Fakültesi Fen Bilgisi Öğretmenliği Bölümünü kazandım.

SORU- Neden Fen Bilgisi Öğretmenliği? Bu Bölümü kazanmadan önce ve şimdiki duygularınız neler?

MUSTAFA EROL ÇETİNGÖZ- Aslında ben teknoloji, bilgisayar ve elektronikle yakından ilgileniyorum. Bilgisayar parçaları ve elektronik cihazları incelemek, araştırmak benim için inanılmaz duygu. Öğretmenliği bu seneye kadar hiç düşünmemiştim. Biraz da mahcubiyetten oldu sanki. Fen ve Teknoloji dersi olduğu için, babamı da kendime örnek bir öğretmen olarak aldığım için bu mesleğe ısındım. Şimdi düşünüyorum da öğretmenlik yapabilirim. Bilim aşığı, meraklı ve araştırmacı taze beyinlerin alt yapısında görev alabilirim. Bu gücü kendimde görebiliyorum. Başaracağıma da candan inanmaktayım.

SORU- Bize ailenizden bahseder misiniz ? Anne ve babanız ne iş yapar ve onların sizin bu çabalarınıza bakış açısını nasıl bulmaktasınız ?

MUSTAFA EROL ÇETİNGÖZ- Öncelikle belirtmek gerekeyim ki, pek çok gencin isteyip de sahip olamadığı bir aileye sahibim. Ne kadar şükretsem azdır bu konuda. Ailem olsun akrabalarım olsun herkes birbirine çok düşkündür. Akrabalık bağları çok güçlü bir ailede büyüdüm. Bugüne kadar hayatımın çeşitli dönemlerinde bir çok yanlışlar yaptım. Ama asla yalan söylemedim. Çünkü ailem ve sevdiklerim bana güveniyor ve bu güveni boşa çıkaramam. Ailem başarısızlığıma rağmen her zaman bana destek çıktı. Her zaman bana güvendiler ve inandılar. Ben de hiçbir zaman olumsuzluklara boyun eğmedim ve inancımı korudum. Elhamdülillah şimdi de bu güveni ve inançları boşa çıkarmadığımı düşünüyorum. Daha yolum uzun ve kararlılıkla ve inancımla ailemi, sevdiklerimi ve kendimi hayal kırıklığına uğratmayacağım inşallah.

Babam Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni. İyi bir öğretmen nasıl olunur hayatım boyunca babamdan gördüm. Ondan öğrendim. Babam her zaman okur ve kendini geliştirmek, yeni bir şeyler öğrenmek ve yakınındakilerin de bundan faydalanması için çaba harcar. Bir de bayan tesettürü konusunda faaliyet gösteren dükkanımız var. Babam hem öğretmenliği hem de dükkan işlerini sabırla yürütüyor. Annem de dükkan işlerinde babama destek oluyor. Babam aynı zamanda da doktora öğrencisi. Onca işinin arasında tahsilini yükseltmek için halen çalışmakta. İşte benim hayatımda örnek almam bir insan babam.Hem mükemmel bir aile reisi, hem mükemmel bir öğretmen hem iyi bir yönetici. Hem de başarılı ve azimli bir öğrenci. İşte benim babam Emrullah ÇETİNGÖZ

Annem de babama sonuna kadar destek olan, kişisel gelişime her zaman önem veren merhametli, çalışkan, eşine ve çocuklarına güvenen mükemmel bir ANNE .

İki tane kız kardeşim var. En küçüğü Beyza Nur, Nisan 2000 doğumlu. Çok tatlı ve büyüklerine çok saygılıdır. İlkokul 4. sınıfta okuyor. Okulunda da sevilen ve başarılı bir öğrenci. Ortancamız Ecra ise Ekim.1994 İzmir doğumlu. Ecra yaşıtlarına göre çok olgun, anlayışlı ve saygılıdır. Karşıyaka Kız Meslek lisesi Büro Yönetimi ve Sekreterlik Bölümü 2. sınıfında okumakta. İlkokuldan beri her sene Öğretmenlerine Ecra’nın anlamını ve ne anlama geldiğini usanmadan açıklayan sabırlı ve merhametli Kardeşim Ecra. Bu arada Ecra ecirden gelmekte ve anlamı sevap anlamına gelmekte.

SORU- Okumak sizce nedir? Okumak insana ne kazandırır ve Okumayan sizce ne kaybeder?

MUSTAFA EROL ÇETİNGÖZ- Bence okumak hayatta her şey değildir. Ama okumaktan kasıt kendini geliştirmek ve faydalı bir birey olmaksa, kesinlikle okumak her şeydir. Bizim bu dünyada görevlerimiz var. Bir şeyler yapmadan çaba harcamadan geldiğimiz gibi bu dünyadan boş gidersek bundan ne Allah razı olur, bizde hayatın gayesini gerçekleştirmemiş oluruz. Diploma her şey değildir. Günümüzde de gördüğümüz gibi sokaklar diplomalı işsiz kaynamakta. Bütün sorun burada başlamakta. Okumak mı okumamak mı? İşsizlik insanın kendi içinde. Eğer amaç faydalı olmaksa diploma sadece kağıttan ibarettir. İnsan sadece dinini öğrense Müslümanlığı tam anlamıyla anlarsa zaten Hayat diplomasını alır ve faydalı olmanın nasıl olduğunu da o zaman görebilir. Allah hepimizi hayat diploması alan insanlığa ve Müslümanlığa faydalı insanlardan eylesin.

SORU-Üniversite öğrencileri genelde çekingen ve içine kapanık olmakta. Siz ise çok aktifsiniz ve girişkensiniz.Bunun sebebi nedir ? Bu tutumunuz beni etkiledi ve bu röportajı yapma sebebim de bu? Aktif sosyal olan öğrenci ile olmayan arasında nasıl farklar görmektesiniz ?

MUSTAFA EROL ÇETİNGÖZ- Üniversite öğrencilerinin çekingen olmasının sebebi bence bilmediği şehirde ailesinden ve arkadaşlarından uzak olmasıdır.Çünkü Üniversiteye gelen bir insan savunmasız ve yabancıdır. Tanımadığı ve ilk defa gördüğü bir ortam. İlk önce ortama ısınma, Çevre edinme ve birazda girişken olmak lazım. Çekingen insanda zaten bunun oluşması uzun sürer. Dolayısıyla da bunlar oluştuğunda Üniversite biter. Tam alışamadan , ayak uyduramadan kağıttan diplomayı alırlar ve giderler. Ben yapımdan dolayı aktif ve sıcakkanlı birisiyim. Her ortama kolaylıkla ayak uydurabiliyorum. Bu yüzden insanlarla diyalog kurmaktan ve tanışmaktan çekinmem. Sonuçta aynı okuldaysak ve aynı ortamı paylaşıyorsak mutlaka bir gün birbirimize ihtiyacımız olabilir. Sonuçta bir gün tanışacaksak neden en kısa zamanda olmasın ki? Kim bilir belki böylelikle karşımdaki insandan faydalı şeyler öğrenebiliriz. Aktif bir insan her zaman herkesten kendisi ve insanlık için faydalı bir şey bulabilir. Yolda kalmaz yani. Ama aktif olmayan bir insan bir yerde tıkanır. Kendi kendine bir yerden sonra yetemez. Her insan ayrı bir dünyadır. Her dünyada da mutlaka kendimiz için bir şeyler vardır.

SORU- Lise eğitimi ile Üniversite eğitimi arasında ne gibi farklar vardır sizce?

MUSTAFA EROL ÇETİNGÖZ- Lise ve Üniversite arasında mutlaka fark vardır. En büyük fark lisede aynı ortamdan, aynı muhitten, benzer kültürden insanlar varken Üniversitede farklı kültürlerden, farklı memleketlerden insanlar var. Bu da Üniversiteyi Kişisel Gelişim için büyük basamak yapıyor. Türkiye’yi gezerken tanıyacağın, göreceğin insanları, kültürleri, tek bir çatı altında bulabiliyorsun. Bu da gelişmek isteyen insan için büyük fırsattır.

SORU- Arkadaşlık nedir? Arkadaşlıkta ne ararsınız? Doğru arkadaş kimdir ve siz arkadaş seçiminde neye dikkat edersiniz?

MUSTAFA EROL ÇETİNGÖZ- Arkadaşlık eğer insana bir şeyler katıyorsa ve mükemmelliğe yaklaşabiliyorsa arkadaşlıktır. Arkadaşlıkta gözüm kapalı güvenebileceğim, bana karşı dürüst ve benden daha ileri düzeyde olan insanlarla arkadaşlık kurmak isterim. Çünkü benimle eşit ve benden daha düşük olursa benim için bu iyi bir arkadaşlık olmaz. Ama ne yazık ki bugüne kadar hep duygularım aklımın önüne geçti ve arkadaşlık seçimlerimi doğru yapamadım.Annem bana hep “ Söyle arkadaşını sana kim olduğunu söyleyeyim” diye.İnsan kişiliğini, davranışlarını ve hayatını etkileyen en önemli faktör arkadaştır.

SORU – İzmir ve Tokat arasında sosyal gelişmişlik açısından ne gibi farklar görmektesiniz ?

MUSTAFA EROL ÇETİNGÖZ- İzmir tabii ki bir çok açıdan çok daha fazla gelişmiş bir şehir. Ama bu şehrin gelişmişliği insanları hayat amacından ve gereklerini yapmaktan alıkoymakta. Herkes bir koşuşturma içinde. İnsanlar artık arkadaşlarını ve dostlarını unutmuş geçim derdinde. Bu da doğal olarak insanlar arasındaki bağları yıpratıyor. İzmir’de bir çok insan aynı apartmanda oturduğu komşusunu bile tanımamakta. Tokat küçük bir şehir ve insanlar ve yüzleri tanıdık gelmekte. Bu da insanlarla bir yerde sosyal bağ kurmak için bir fırsattır.Büyük şehirde bireysel olarak gelişme bence daha zor. İmkan ve fırsatlar yok edilmiş. Benim için büyük şehirde okumak kendimi geliştirme açısından daha faydalı diye düşünüyorum Tokat’ta okumak ve yaşamak konusunda.

SORU- Tokat dışından gelmiş bir öğrenci olarak Tokat halkının size bakış açısını nasıl bulmaktasınız? Dışardan gelmiş bir öğrenci olarak Tokat halkından beklentileriniz neler?

MUSTAFA EROL ÇETİNGÖZ- İzmir’de insanlarla diyalog kurmak zordur. Fazla ilgilenmezler sizinle. Çünkü daha önemli işleri vardır. Ama Tokat bu konuda farklı. Ama öğrenci olmak Tokat’ta daha zor. Hem öğrenciye göre çok pahalı hem de öğrenciye sıcak bakılmıyor.Bir nevi burada adeta turist gibiyiz. Önyargı çok fazla burada. İnsanlar hep dış görünüşleri ile değerlendirilmekte. Bu yanlış bir şey. Yaptığım ve yapmadığımla hemen eleştirilmekteyim. Bence biraz etrafımızdaki insanların yanlışlarını ve kusurlarını aramak yerine kendi yanlışlarımızla kusurlarımızla a uğraşsak daha huzurlu bir ortamda yaşamış oluruz.

SORU- Gaziosmanpaşa Üniversitesinin gelişimi için neler önereceksiniz?

MUSTAFA EROL ÇETİNGÖZ- Gaziosmanpaşa Üniversitesi gelişime çok açık bir Üniversite. Çok büyük olmadığından insanların ve öğrencilerin birbiri ile tanışıp kaynaşması daha kolay. Okulda küçük olduğundan bir arkadaş bulduğumda, yeni bir çok insanla tanışabiliyorum. Aynı bir zincir gibi. Bunları iyi değerlendirmek gerek.Öğrencilerin bir arada bulunabileceği ortamlar oluşturulabilir. Kaynaşma ve arkadaşlıkları güçlendirebilecek sosyal aktiviteler, parklar, yeşil alan kafeler, banklar… Gelişim için bunun gibi daha pek çok şey yapılabilir.Bunlar zor şeyler değil, ama vakit alabilecek ya da çok fazla maliyet gerektirecek şeyler değil. Kaliteli eğitimin yanında bunlarda gerçekleştirildiğinde Gaziosmanpaşa Üniversitesi bölgede tercih edilen bir okul olacaktır.Bu da sadece Üniversitenin değil, Tokat’ın gelişimi olacaktır.

SORU- Üniversiteye giriş sınav sistemini nasıl bulmaktasınız? Buna alternatif önerileriniz var mı?

MUSTAFA EROL ÇETİNGÖZ- Bu soruya Hangi sistem? diye bir soru ile karşılık vermek istemekteyim Sürekli değişen ve bir türlü rayına oturtulamayan bir sistem oldu Üniversiteye giriş sistemi. Öğrenciler artık ne yapacaklarını ve neyle karşılaşacaklarını kestiremiyorlar.lise 1 deki öğrenci mezun olana kadar sitem yeniden değişmekte. Sonra de gençlik şöyle, gençlik böyle deniyor.Daha lisede öğrencinin yapması gereken şey belli değil ki, Tamam genç Üniversiteye girerken bir sınava girecek ama nasıl bir sınav kimse bilememekte çoğu zaman.Aynı grip virüsü gibi.Sürekli değişiyor. Öğrencilerin ve sınava gireceklerin sürekli kafasını karıştırıp gidiyor. Öğrenciler deneme tahtası gibi oldu artık. Nasıl bir sistem olsun diye sürekli denenmekte. Umarım artık bu belirsizlik ve kargaşa ortadan kalkar.

SORU- Bu konuda başka neler anlatacaksınız?

MUSTAFA EROL ÇETİNGÖZ- Öncelikle bizlere düşüncelerimizi paylaşmamız için fırsat verdiğiniz için teşekkür etmekteyim. Tokat’ta olmak çok güzel. Her şey bizim elimizde. Yaşadığımız ortam, kurduğumuz arkadaşlıklar, kaliteli bir yaşam. Hepsi bizim elimizde ve istemediğimiz sürece de kimse bize yardımcı olamaz. Kendimizi ifade etmekten kaçarak, insanlarla tanışmaktan korkarak sadece kendimize zarar verebiliriz.Bir gün mezun olup da gittiğimiz zaman keşke dememek için kişisel gelişime gerçekten önem vermeliyiz. Çünkü bugün elimizde olan fırtsalar bir daha kapımızı çalmayabilir. Bugün elimizde olan fırsatlar varken değerlendirmeliyiz. Eğer karanlıktan kurtulmak istiyorsak bize uzatılan eli tutmalıyız. Elimizi aydınlığa uzatmaktan çekinmemeliyiz.

Çok Teşekkür ederim Mustafa Erol Kardeşimiz

Bende teşekkür ederim.

TURAN YALÇIN-TOKAT

 
Toplam blog
: 1096
: 1558
Kayıt tarihi
: 28.12.07
 
 

1967 Tokat'ın  Pazar ilçesi doğumluyum. İşitme engelliyim. İstanbul Üniversitesi iktisat Fakültes..