Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Mayıs '13

 
Kategori
Deneme
 

Gece Yolcuları

Gece Yolcuları
 

Kaç gündür baş ağrılarım günümü zehir ediyor. Hem sinirli hem de ağlak haldeyim. Çok yıllar önce de böyle günler geçirmişliğim oldu. Acı çekiyorum...

Nedenini biliyorum ama elimden hiç bir şey gelmiyor. Kısa sürede atlatabileceğimi de sanmıyorum. Bazen birinin yanında ağlamak ve rahatlamak istiyorum. Ağlarsam rahatlamayacağımı bile bile sarsıla sarsıla ağlamak istiyorum. Öfke nöbetleri gibi geliyor. Kısa sürede de geçiyor.

Gece yarısı hep gece yarısı arayan dost sesiyle gülmem için uğraşan kişiye eski dost denir biliyorum. Yine bir gün gelecek neşeyle beni arayacak 'İstanbuldayım nerdesin ?' diyecek. Koşarak gideceğim yanına ve omzunda ağlayacağım. Bir küçük çocukmuşum gibi saçlarımı okşayacak telefonunu kapatıp beni dinleyecek.

Hep beni baştan çıkaran şarkılar gibi yeniden onun etkisine gireceğim. Çocukluğumdan beri nasıl oldu bilmiyorum hep istenilenin aksini yapıyorum oysa. O nun beni hamur gibi yoğurmasına nasıl katlanıyorum çözebilmişliğim yok. Gülerek konuşmasından mıdır beni çok iyi tanıdığından mıdır hayır diyemiyorum. 

Kadınlar kısmet bekleyip cici cici hayat yaşarlarken ben Cyntia Heimel ablanın etkisiyle asi kadın pozlarından sıyrılamadım. Hem racona tersti bir erkeğin benden beklediği  davranışlara giremiyordum. İyi bir eş ya da anne olamadım. Zaten kötü yemek yaparım. 

En iyi yaptığım şey kitap okumak, dünya insanlarının düşük beğeni yargılarıyla çatışmak oldu. Hem resim hem de edebiyatta beğenebildiğim ender eserlere saygı duyabildim. Sinema dersen ayrı bir yazı konusu olur birbirine benzeyen sıkıcı hayatlarımız yokmuş gibi bize dayatılan görüntülü bilinç dayatmaları insanları gerçekten boğuyor mu yoksa ben mi abartıyorum.

Blog yazarlığında aman sen de edebiyattan ne anlarsın saçmalıkları başka bir tartışma konusu olmalı. Çünkü iyi şarkıları dinleyenlereden güzel şarkı söylemesi beklenmez de iyi kitap okuyanlardan iyi yazması beklenir. Niye acaba belki yeteneksizin önde gideniyim. Mecbur muyum iyi yazmaya ? Şahsen kendimi iyi yazmak zorunda da hissetmiyorum. Kötü yazıyorum diye iyi kitapları okuyamıyacak mıyım ve ya kötü kitapları beğenmek zorunda mıyım? Epey zor sorular bunlar.

Konu açılmadı ama hala bazı düşüncelerimde ısrarla aynı şeyleri söylemek zorundayım. Çalışmaktan nefret ediyorum. İnsanlık adına utanç duyulmalı çalışmak kapitalizmi besleyen sistemi güçlendiren bir olay. Çalışmayın en azından çalışmayı yavaşlatın. İnsanlık onuru denilen şeyi hissedebilmek için durmaya ve düşünmeye mecbursunuz insanaoğlu. Dünyanın sonunu getirmek için bu kadar aceleniz niye bekleyin biraz keyif alalım değil mi?

O kadar çalıştık da ne oldu kadın erkek eşitliğini dahi sağlayamadığımız gibi yeterli çocuk ve hasta bakımı devlet tarafından güvence altına alınamadı. En büyük güvensizliğimin nedeni de budur aslında. Feminist olmak zorundayız bu iyi bir şey. Çünkü toplumal cinsiyet dayatması kadınları olduğu kadar kafası çalışan normal erkekleri de kötü etkiliyor.(Şahsen ben de bana yapışan bir hemcinsime ne kadar dayanabilirdim emin değilim. Sistem kadını evlenmeye erkeğe nefes aldırmamaya kadının bedensel ve ruhsal olarak ölmesine çanak tutuyorken nasıl bu hayata katlanılıyor bilemiyorum.)  Eşcinsellerin dramından bahsetmek bile istemiyorum. İnanılması zor insanlık dışı nefret suçları denilen bir olay var ki önlenemezsse işte o zaman çok çalışmak gerekecek.  Dünyayı çabucak yok etmeye biz de elimizden geldiğince katkı sunalım. Otomobillere binerek, nükleer silahlanarak yapamazssak en azından çalışarak sistemi destekler ve sonumuzu getirecek çareler üretebiliriz.

Bir de bana neden mutsuz olduğumu soruyorlar ya asıl ben soruyorum sizler nasıl ve neden mutlusunuz?

 

 

 
 
 
Toplam blog
: 54
: 533
Kayıt tarihi
: 18.02.12
 
 

Tasarımcıyım grafik çalışırım. ..