23 Mart '10
- Kategori
- Kentleşme
Gecekondu yoksulun helali midir?
Ece Temelkuran’ın Habertürk’te 22 Şubat günü yer alan yazısını okuduğumdan beri aklımda hep aynı soru. Yeni gelmiş değil aklıma, hatta hiç çıkmamış. Ama pazartesi günü yeniden alevleniveriyor.
Gecekondular yoksulların hakkı mıdır? Temelkuran, hani şu son günlerde sık sık denk geldiğimiz konut reklamından yola çıkarak kaleme almış yazısını. Bilmem ne evlerinde Pazar günü neden kimse dışarı çıkmamış? Çünkü bu konutlar o kadar güzel, sosyal tesisler o kadar eşsizmiş ki çıkmaya gerek duymamışlar. Reklamdan bunu anlıyoruz. Haftasonu dışarı çıkmama gerekçesi olarak benim aklıma ilk gelen cevap “cebinde para olmadığı için” olurdu. Aslında burada çakışıyoruz onunla. Çünkü sevgili Ece Temelkuran da yazısının devamında bu tür lüks sitelerin “yoksulların evleri” yıkılarak yapıldığını, yoksulların şehir dışındaki TOKİ konutlarına tıkıldığını, bu lüks evlerin üzerinde yoksul insanların ahı olduğunu söylüyor. Gelecek tepkilere hazırlıklı, yoksullardan evlerini çaldılar derken ekliyor; o evler onlara ait değil miydi? Aman ha! Bunu sadece o evlerin içindeki hayatları dağıtanlar söylüyordu. Kanmayın. Sahi öyle midir? Kabul, kimse köyünden, kasabasından, ait olduğu topraktan keyif için gitmedi kente. Kimse de gelene hoş geldin demedi, başını sokacak bir dam vermedi. Onlar şehrin eteklerinde kendilerine geceleri birer ev kondururken kimse sesini çıkarmadı. Sonra gündüz de yaptılar, kimse yine sesini çıkarmadı. Sonra yol, su, elektrik eşittir oy derken bu gecekondu meselesi ranta dönüşmedi mi? Gecekondu yapmak isteyenin önünü kesen gecekondu mafyası türemedi mi? Bir tane yetmez, bir tane daha diye diye diğer gecekondularını kiraya vermeye başlamadı mı bazıları? Gece kondukları arazileri yıllar sonra trilyonlara satanlar birkaç tane birden dairenin tapusunu koymadı mı cebine, zamanında hazine arazisine kaçak ev yapmanın ödülü olarak. Sahi ne zaman yoksulun çaresizliği olan gecekondu başkalarının para kapısı oldu? Kimse bir şey demiyor diye yapılabilir mi her şey bu kadar kolay? Bazıları yaparken bazıları neden yapamaz peki? Gecekondusu başına yıkılanla gecekondusu paraya dönen arasındaki fark kaderle açıklanabilir mi? Lüks villalara yapılan kaçak ekler de gecekondu mudur? Şöyle devam ediyor Temelkuran; “Ne tuhaf. Elinde ekmekle ("nimetle") tuvalete girince "çarpılacağını"düşünecek kadar inançlı ve hassas insanlar, sıra yoksulların yıkılmış evleri üzerine oturmaya gelince "çarpılabileceklerine" hiç ihtimal vermiyor. Sanırım kimilerimiz kapitalizme Allah'tan bile fazla inanıyor. Ya da "dışarı" çıkmaktansa "içeride" kalmanın güvenliğine, yani sitenin cennet olduğuna, belki öte taraftaki cennetten fazla inanıyor. Peki öyle olsun. Ama reklamlar devam ediyor...”
Oysa bir Ekşi Sözlük yorumcusu da “gecekondu” başlığı altına şöyle yazmıştı: “Yine de ısrarla kapılarında besmele durur.” O kapısında besmele duran evlerin üzerinde de gecekondu yapmayan yoksulların ahı yok mu peki? Kafam karışık…