- Kategori
- Şiir
Gel...

Hadi gel çocuk
bırak güvenli, küçük dünyanı da
gürültüme gel.
Sen dışında başkaca bir şeye umut bağlayamadığım
zavallı büyük dünyama gel.
Gel,
bir sabah ışıltısına bakmakla doyamadığım,
bir akşam üstü pusundan önümü göremediğim gökyüzüme gel.
Hadi,
bırak çığlığını kulağı yüzyıllardır kirli gezegenime de,
yığınlar içindeki ıssızlığıma,
günahlardan arta kalan saflığıma gel.
Hadi çocuk,
dalgasından bir gün huzur, bir gün öfke üfleyen denizime gel.
gözlerine en güzel renkleri
ve kulaklarına en çirkin sesleri aynı anda dolduracak olan
bukalemun derili hayatıma gel.
şevkati ve şiddeti yan yana soluyacağın
kızgınlıklarını beklenmedik sevinçlerle yıkayacağın,
ağlamakla gülmek arasındaki yollarda
ip cambazından hallice dengede kalmaya çalışacağın durağına gel.
Çağırdım seni bir kere.
Seninle gerçekleştirmek için kurduğum hayallerime,
"böylesini de bilmeli yürek" diye
beslediğim bencilliğime gel.
Bir piyano ezgisiyle arınan
ve bir dünyevi gerçeklikle anında kararan iç sesime,
can şenliklerime,
can kırıklarıma gel.
Hadi çocuk,
tamamla ilk yolculuğunu.
Talip oldum sevincine gülmeye ve kederine ağlamaya.
Kaygısızca gel,
söz verdim senden bir "insan" yaratmaya...