Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Temmuz '07

 
Kategori
Bilim
 

Gelişmiş bir toplum (Alamanya)

Gelişmiş bir toplum (Alamanya)
 

Biz her ne kadar kendi ülkemizi gelişmiş bir ülke olarak görsek de kendi teknolojisini kendi üretemeyen bir ülke gelişmiş bir ülke değildir. Gelişmişliğin tanımını sanayi devrimini gerçekleştirmiş, tarımda ve sanayide, bilimin ve teknolojinin gereklerini yerine getirmiş olarak tanımlamamızda fayda var sanırım.

Maalesef bugün içinde yaşadığımız ülkemizin insanları gelişmişliği teknoloji yi kullanmak olarak algılıyorlar. Bunun akabinde kendini gelişmiş olarak gören bir toplum kendini daha fazla geliştirmeye ihtiyaç duymamaktadır.

Öncelikle gelişmişlik kavramını irdelemeli ve gelişmiş bir toplum sadece bilim ve teknoloji alanında değil sanat, kültür ve insan hakları gibi konularda da tüm yeterliliklerini en üst düzeyde gösteren bir toplumdur. Almanya 2. dünya savaşından çıkmış her tarafı harabe yıkık dökük ambargoların uygulandığı bir konumdan, şuan dünyanın sayılı güçlerinden biri olmayı sadece 50 yıl gibi kısa sürede gerçekleştirmeyi başarmıştır. Bu kadar kısa sürede (50 yıl tarihte bir saniye kadar kısa bir zaman dilimi olarak söylenebilir) Almanya nasıl oldu da böyle bir gelişmeyi yapmış olabilir. Nietzsche, Wagner, Schopenhauer, Kant, Leipzig….

Ve daha sayamayacağımız binlerce felsefe düşünürlerinin torunları olduklarını unutmamak gerekir. Eğer Almanya'nın bu kadar kısa sürede nasıl olurda gelişmiş olduklarını merak ediyorsak Kant gibi, Nietzsche gibi büyük düşünürlerin öğretisinden geldikleri ihmal edilemez bir gerçektir. Gelişmişliğin en büyük skalası bilimde yapılan çalışmalardır.Bilim ise felsefeyle başlar. Hala ülkemizde felsefe öğretmenlerinin ataist, tanrı tanımaz olarak gösterilmesiyle çalışması bizim bu dogmatik felsefeden hala çıkamadığımızın bir göstergesidir. İşte sadece Almanya'da değil tüm dünyada çığır açan ve insanların düşünce tarzına yeni bir bakış açısı getiren bu insanların o topraklarda büyüyen Bohr, Einstein, Heisenberg, feynmann … gibi bilim adamlarını etkilemediklerini göz ardı etmemiz mümkün değildir.

Almanya kendini bilimde yaptığı üstün çalışmaların sonucunu 50 yıl gibi kısa bir sürede aldı ve kendini gelişmi bir ülke olarak değil aynı zamanda süper güçlerin karşısında da bu dünyada bizde varız dediler. Bizdeki gibi ''bir Türk dünyaya bedeldir'' tarzında kuru bir lafla değil aldıkları nobel ödülleriyle, dünya bilim adamlarını kendi merkezlerine çekmek için yaptıkları katkılarıyla ve hatta dünyaya sattıkları teknoloji ürünleriyle fedarel bir yönetimle savaştan çıkmış bir ülke olarak dünyaya gösterdiler.

Bu kadar Almanya hayranlığının altında yatan temel nokta bilime verdikleri önemdir.Ve bu önemim altında ki en büyük destek ise düşünce tarzlarında ki neden, niçin, nasıl sorularını rahat ve özgürce sorgulatan, doğmatik düşünce yapısından kurtulmuş insanların felsefeye ve kendi kültürlerine verdikleri değerdir.

Umarım bizler de bir gün bu düşünce tarzına sahip olur; ulu önderimiz Atatürk gibi, Erdal İnönü gibi, Feza Gürsoy gibi, Nazım Hikmet gibi, tek nobel ödüllü yurttaşımız Orhan Pamuk gibi değerlerimizi önce anlamaya sonrada onların felsefeleri doğrultusunda kendi yaşam felsefelerimizi geliştirerek bu değerlere sahip çıkarız.

 
Toplam blog
: 20
: 852
Kayıt tarihi
: 01.10.06
 
 

Ben Hacettepe Üniversitesi fizik öğretmenliği mezunu yeni bir öğretmen adayıyım. Fakat bunların yanı..