- Kategori
- Blog
Gelsem mi Acaba?

Karikatür: Yiğit Özgür
Hayli zaman oldu iki satır yazmayalı.. Ameliyattan sonraki dönemde zaman zaman yazmak istesem de bir türlü iki lafı bir araya getiremedim. Yazmak bir alışkanlık olduğundan mıdır (alışkanlığı terk edince) yoksa hasta olmanın getirdiği bir bezginlik midir bilemedim. Benden uzun süre ses çıkmayınca terk-i diyar eyledim diye düşünenler de olmuştur belki. Twitter ve Facebook aleminde takipleştiğimiz dostlar ne yapıp-ettiğimizden an be an haberdar oldular da, MB’dan merak edip ulaşamayanlar da oldu.
Bundan 4 ay önce aniden ameliyat kararı verilince alel-acele bir blog kondurmuştum. Hani olur ya, merak eden dostlar olur, nerede olduğumu, ne halde bulunduğumu bilsinler diye :) Ameliyat sonrası dostlar bizden ilgiyi eksik etmediler, sağolsunlar. Mail, mesaj, telefon, Twitter ve Facebook aracılığı ile haberleştik, haberleşemediklerimize de selam gönderdik.
Şu an yazarken de zorlandığımı hissediyorum. Tıpkı uzun süre yattıktan sonra zorla yürüdüğüm, binbir güçlükle ihtiyaçlarımı gördüğüm gibi. Gelelim hastalık ve ameliyat sürecine…
Bende “Gerilmiş Omurilik Sendromu” (Tethered Kord) adı verilen bir durum sözkonusuymuş ve bizim üç yıldır fıtık fıtık diye cebelleşmemiz boşunaymış :) Yediğim onca iğneye mi yanayım, harcadığım paraya mı yanayım, çalışamadığım süreye ve bu nedenle meydana gelen maddi kaybıma mı yanayım derseniz cevabım e)Hiçbiri.
Zira her şey olacağına varırmış. Demek ki olması gereken buymuş. Olmuş. Şimdi ah-vah etsek, tüh-müh desek her şey geri mi gelecek? İsyan etsek kaybolanlar tekrar bizim mi olacak? Hayır.. O zaman durduk yere kendimize stres yaratmanın ne alemi var, değil mi?
Ameliyattan sonra az bir süre hastanede yatıp taburcu oldum. Ancak bir hafta sonra komplikasyon (işlem sonrası istenmeyen neticeler) geliştiği için yeniden hastaneye yattım ve bu ikinci süreç ilkinden daha zorlu geçti. Zira birincisinde normal yatabiliyordum, ama komplikasyon sonrası 3 gün yüzüstü yattım. “Ne olacak sanki” demeyin. Bunun 36 saati kesintisiz. Yani 36 saat hiç sağa-sola dönemeden yüzükoyun yatmak zorunda kaldım. Sonrasında yavaş yavaş normale döndük tabi.
Ağrılarım ise yakın zaman kadar sürekli ve rahatsız edici boyutta devam etti. Öyle ki 5-10 dakika oturamıyordum. Sebebini sorunca bunun uzun süren bir gerilmeden kaynaklandığını da öğrendik. Geçme olasılığı %50 imiş ayrıca. Şimdilik geçecek gibi duruyor ya hadi hayırlısı..
İyileşme sürecinde önce yatakta yan dönmeye, sonra yavaş yavaş kalkmaya, sonra santim santim yürümeye başladık. Bu böylece gitti. İki aya yakın süre evden dışarı çıkmadım. Çünkü ben de aynı zamanda osteopeni (kemik zayıflığı)de var. Bu da ufak bir darbeyle ameliyat edilen omurların (bel zincirindeki kemiklerin ismi) kırılma ihtimalini beraberinde getiriyordu.
İşte kısa hikayemiz böyle.. Bu kalabalık gündeme dair söyleyecek sözümüz de vardı ancak önce bir girizgâh yapmamız icap ediyordu. Bunu girizgâh sayın. Devamı da gelir evelallah. Ha unutmadan söyleyeyim, yakın zamanda bir başka ameliyat bekliyor beni. Yani yine ortalıktan kaybolacağım :)
Sevgi ve muhabbetle..
Murat HACIOĞLU
03.06.2013, Denizli