- Kategori
- Deneme
Gerçek aşka nasıl ulaşılır?
alıntıdır
"Yüzü güzel oldu mu kırk günde doyarsın, gönlü güzel oldu mu ömür
boyu doyamazsın." Bu cümleyi üniversite öğrencisiyken bir düğün
merasiminde duymuştum. O an "İşte bu, aradığım çözüm bu!" demiştim. O
günden bu güne o sözü unutmadım ve o sözün doğruluğunun ispatlandığına
defalarca şahit oldum.
Gönül güzelliği... Ne kadar huzur ve güven verici bir kavram...
Yaşadığımız çağda böyle değerlere ne kadar da muhtacız. Sabahtan
akşama kadar bütün iletişim organlarında en çok duyduğumuz sözcükler
vücut güzelliğimiz ile ilgili. Kısa sürede zayıflamayı sağlayan
formüller, saç çıkaran şampuanlar, cildi gerginleştiren losyonlar,
tüyleri yok edici kremler ... İnsanlar, dışlarını güzelleştirmek için
harcadıkları çabanın yarısını iç dünyalarını güzelleştirmek için
harcasa dünyada kin ve nefret anında yok olurdu.
Günümüzde aşk ile şehvet karıştırılıyor. Şehvet geçici bedensel bir
duygudur ve kısa süreli mutluluk verir, aşk ise yürekte yeşeren,
vazgeçilmesi imkansız bir duygudur ve o seni ömür boyu mutlu eder.
Aşık olduğuna kavuşsan da kavuşmasan da ... İki hissin kıyaslaması bile
abes. Ne yazık ki bırakın kıyaslamayı birbirinin yerine koyup şehveti
bize aşk diye yutturuyorlar. Sonra da "Evlenince aşk biter mi?" diye
soruyorlar. Sen şehveti aşk zannetmişsen tabi ki biter.
Bütün mesele bakış açısını değiştirmek. Gerçek şu ki, insanlar
bağımsız düşünemiyor. Televizyonda izlenen diziler, filmler;
internette hazırlanan sayfalar; gazete ve dergilerdeki yayınlar
bizlere sürekli dış görünüşün ne kadar önemli olduğunu fısıldıyor.
Kulaklarına bu yanlış anlayışın fısıldandığı talihsiz insanlar bütün
mesailerini güzel görünmek için harcıyorlar. Kozmetik ürünlere, yeni
çıkan gösterişli giysilere elde avuçta ne varsa ödüyorlar.
Dış görünüş tuzağına en fazla düşenler bayanlar oluyor maalesef.
Doğru olduğuna inandıkları için erkeklerin şehvetine hitap eden
güzelliklerini sergileme yarışına giriyorlar. Artık kadınların
cesareti, eteklerinin kısalığı ve dekolte giysilerin açıklığıyla
ölçülür oldu. Oysa eskiden kurtuluş savaşındaki gösterdikleri
kahramanlıklarıydı örnek gösterilen.
Erkeğini kendine şehvetten başka bir bağla bağlayamayan bir kadın
her an vazgeçilme korkusuyla yaşar. Çünkü aynı erkek kendisinden daha
fazla hoşlandığı bir kadının peşinden gidebilir. Bu tedirginlik, kadın
için ömür boyu sürecek bir işkencedir. Erkeğinin gönlünde taht kuran
kadın ise ömür boyu vazgeçilemez, erkek onun her yönünde ayrı bir
güzellik bulur. Aynı şey kadın için de geçerlidir. Şair "Güzelliğin on
para etmez, bu bendeki aşk olmasa." demiyor mu?
Sizlere iki örnek vererek cümlelerimi tamamlamak istiyorum. Bir gözü
görmeyen birisini gönülden seven kişiden şunu duyabilirsiniz: Bir
gözü görmüyor; ama o gören gözüyle öyle derin bir bakışı var ki
insanın ta yüreğine işliyor. Bir ayağı topal birisini gönülden seven
kişiden de şunu duyabilirsiniz: O aksayan ayağıyla keklik gibi öyle
bir sekişi var ki...