Gerçekler ve gerçekler

Gerçeklik ve yaşam:

Yarasa güneşten gizlenirse de, Güneşin hayalinden gizlenmiş değildirki. Zati korku, Güneşin hayalini gözünün önüne getirir, o hayal, yarasayı karanlığa çeker. O ışık hayali, yarasayı korkutur da karanlık geceye yamar onu.

Mevlana.

Değil midir nesilden nesile yap ve yapma adında direktiflerle bir ark içine bırakılan su damlası insanoğlu dinini, dilini, çevresini, tabiyetini ırkını bir miras olarak alan bir su damlası. Kaç insan bu arktan çıkarda yol alır bilmediği yerlere hiç yaşamadığımız onlarca, yüzlerce korkumuz vardır bizim. İçimizde ağlayan çocuklarımız, içimizde ağlayan gençlerimiz. İçimizde ağlayan olgun adamlar, olgun kadınlar vardır bizim. Yaşayamamışlık, hem korkusu karnındadır daha, hemde keşke dersin bilinç altında keşke bir deneseydim güneşe çıkmayı. Çok nadir çıkan olur belki pırıltılı bir cennete koyverir kendini belkide kör olur tanımaz hiç bir şeyi taştan taşa, duvardan duvara vurur kendini. Dümdüz yürüyen bir insanın ardında varmıdır dünya. Dünya değil midir görebildiğin iki küçük gözden gördüğün herşey, O zaman neden daha fazla görmez daha fazla idrak etmeyiz. (Pislik içine gömülmüş kurtcağız yer yüzünün başını sonunu nasıl bilecek. MEVLANA) Sizce kaçımız kurtcağız? Peki neden insan ailesinden bir miras olarak aldığı değerlerle bir başkasını küçümser zengin doğmak, Alman, Türk, Kürt doğmak müslüman, hristiyan, yahudi doğmak hangisi alın teriyle kazanılan meziyetler. Hangisi övünmeye tabi kazanç kale mi ki biz bizden olmayanı beğenmeyiz. Asarız, keseriz düşman olur küçük görürüz Dünyanın evren içindeki kütlesel büyüklüğü evrenin kaçta kaçıdır ve sen ve ben dünyanın kütlesel büyüklüğü içersinde kaçta kaçız ki bu kadar kibirliyiz bizi büyük yapan düşünce gücümüz fikir sahibi olmamız mı yaşıyor olmamız mı? Yaşayan onlarca canlı varken ve hiçbiri bize büyüklenmezken bizim büyüklenmemizde fikrimizden büyüklenip küçülmemizde fikrimizden o halde. Yani yani...