Gerçekten polis ne yapsın?

Bir ülkedeki kanunların çıkartılma amacı, caydırıcılık ve uygulanabilirlik olmalıdır.

Her ülkede olduğu gibi bizim ülkemizde de kanunların amacı, caydırıcılık ve uygulanabilirlik temeline dayanır.

Her nedense bizim ülkemizdeki bazı kanunların hiçbir caydırıcılığı yok!

Hani bir laf var ya, Polis yakalar, mahkeme bırakır diye. Aynen öyle bazı olaylardaki uygulama.

Hırsızlık nedir?

Mala karşı işlenmiş, bir kişiye ait bir malin, bilgisi dışında birileri tarafından alınarak, kullanılması veya bir başkasına satılmasıdır.

İşte tam bu aşamada, bizim kanunlarımızın yetersiz kaldığı ve bir caydırıcılık özelliği olmadığı kanaatindeyim.

Gelin basına yansıyan şu habere birlikte bir göz atalım.

49 kişilik hırsızlık şebekenin üyeleri, 4 ay önce yakalanmışlar. Ancak ilk duruşmada tahliye edilmişler. Cezaevinden çıkar çıkmazsa yine hırsızlık yaparken yakalanmışlar.

Ülkenin değişik yerlerinde hırsızlık yaparlarken daha önce yakalanan bu şebeke üyeleri, ev ve işyerlerinin kapı kilitlerini kendi yöntemleriyle patlatarak hırsızlık yapıyorlarmış. Bu şebeke elamanları için 7 Nisan 2008’de operasyon gerçekleştirilmiş.

Bu şebeke üyeleri, İstanbul ve çevresindeki yerleşim yerlerinden 40 ayrı adrese polisin yaptığı eş zamanlı baskın ile yakalanmışlar.

Zanlıların yapılan sorgularında; bu güne kadar 73 ayrı ev ve iş yerinden hırsızlık yaptıkları tespit edilmiş. Soruşturma neticesinde, bu şebeke üyelerinin, geçen yıl çökertilen Tuzcu oğlu hırsızlık şebekesi ile yakın ilişki içinde bulunduğu de tespit edilmiş.

Ayrıca Ümraniye Adliyesi’nde görevli bir savcının da evini soyup otomobilini çaldıkları belirlenmiş.

Lüks içinde yaşayan şebeke üyeleri hesabına çalışan kadın hırsızlar soyguna gitmeden önce dikkat çekmemek için önce kuaföre gidip süsleniyor ve hırsızlık için lüks otomobil kiralıyorlarmış.

Erkekler tarafından lüks sitelere bırakılan kadınlar, çaldıkları kapı açılmayınca evde kimsenin olmadığını anlıyor, Ardından kapıyı patlatıp ziynet eşyaları çalıyorlarmış.

Polis bu çeteye Kuzenler Çetesi ismini koymuş. Bu çetenin 5 elebaşı, 15’i kadın toplam 49 kişi, 11 Nisan’da mahkeme tarafından tutuklanarak cezaevine gönderilmiş.

Soruşturmayı yürüten Ümraniye Cumhuriyet Savcılığı, sanıklar hakkında “çıkar amaçlı silahsız suç örgütü kurmak”, “hırsızlık”, “hırsızlık malı bilerek satın almak” ve “bu örgüte üye olmak” suçlarından 2 yıldan 20 yıla kadar değişen hapis istemiyle Ümraniye 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde dava açmış.

Davanın ilk duruşması, nöbetçi mahkeme olan Ümraniye 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 5 Ağustos 2008’de görülmüş.

Ve sanıklar tutuklandıktan 4 ay sonra hâkim karşısına çıkartılmışlar.

Zanlılarla ilgili görüşünü açıklayan savcının “sanıkların tutuklu kaldıkları süre, savunmaların alınışı, üzerlerine atılı suçun miktarları, delil durumu göz önüne alınarak ve tutuklamadaki sosyal yararın ve delillerin toplanması aşamasının geçmiş olması, sanıkların tutuklu kalması halinde mağduriyetlerine sebep olacağından tutuklu 49 sanığın tahliyesini istemesi üzerine sanıkları tümü tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmış.

Savcının tahliyesini istediği bu sanıkların üzerinde ve evlerinde yapılan aramalarda; ruhsatsız 15 tabanca, 17 şarjör, 50 dizüstü bilgisayar, 100 gr. uyuşturucu, 20 yarım altın, 38 çeyrek altın, 20 kolye, 23 küpe, 59 bilezik, 45 yüzük, 17 bıçak, tornavida ve murç gibi kesici aletler, 10 video kayıt cihazı, 30 kamera, 8 otomobil, 92 cep telefonu, 34 fotoğraf makinesi gibi çok sayıda elektronik eşya ele geçirilmiş.

Şimdi herkesin bu kadar yere giren ve insanların bu kadar malını çalarak, örgütlü şekilde çalışan bu hırsızlık zanlılarının nasıl serbest kaldığını sorgular gibi baktıklarını görür gibi oluyorum.

İşte söylemek istediğim buydu. Yani bu kadar işyeri ve eve gireceksin. Üzerinde bir sürü çaldığın mallar yakalanacak. Ayrıca o kadar ruhsatsız silah bulunduracaksın. Örgütlü olarak iş yapacaksın, sonra da ilk duruşmada serbest bırakılacaksın.

Ve de çıkar çıkmaz yine aynı işi yapacaksın.

Vatandaş ne diyor? Kanunlar yetersiz! Acaba, hangi kanunda bu kadar hırsızlık yapan milletin canını yakan bu hırsızların bırakılması yazıyor.

Benim iki düşüncem var. Birincisi, yeterince delil toplanmıyor. İkincisi de herkes malına sahip çıksın mantığı ile hareket eden Savcı ve hakimlerimiz mevcut.