- Kategori
- Şiir
Gibiydi
Her fırtına sonrası çöken bir sessizlik gibiydi
Her fırtına sonrası çöken bir sessizlik gibiydi
Öyle alelade bir yorgunluk gibiydi
Sanki sonsuz bir rehavetti
Ama kırmızı renkteydi
Hüzündü toprağı yakıp kavuran
Çorak bağırlarda derin yaralar açarken
Kuraklığa mahkum kılan,
Bin kurşunlanmış pişmanlıklar geldi önce zuhura
Sonra, telef edilmiş hayatlar oturdu tanık sandalyesine
Her an kendi hükmünü sürdü tekrar tekrar
Her gemi demir alıp giderken limandan
Birer tel beyaz kaldı ardı sıra yadigar
Mevsim yağmur mevsimiydi
Kor taneleri birer kör kurşun edasıyla saçılırken semadan
Gün hazan sarısıydı
Hüzündü toprağı yakıp kavuran
Çorak bağırlarda derin yaralar açarken
Kuraklığa mahkum kılan,
Her fırtına sonrası çöken bir sessizlik gibiydi
Öyle alelade bir yorgunluk gibiydi
Sanki sonsuz bir rehavetti
Ama kırmızı renkteydi