- Kategori
- İnternet
- Okunma Sayısı
- 240
Girişim günlüğüm: Sıfır (yani başlangıç) noktası…

Yeni iş kurma hayali olan herkesin kafasındaki en büyük soru herhalde ”ya başaramazsam!” oluyor. Ofis hayatı mezuniyet sonrası insanı (tabir yerindeyse) yakaladıktan sonra öyle bir rahata alıştırıyor ki başka bir şey yapma düşüncesi bu rahatı bırakıp karanlık bir ormanda kaybolmak gibi ürküten bir fikir olabiliyor. Ancak kötü olabileceklerin acabasını bir yana bırakıp fırsata odaklanınca bakış açınız birden değişiyor. Yapacağınız hataların ve başarısızlıkların bile ne kadar önemli birer tecrübe olduğunu anlıyorsunuz…
Beni başlamaya teşvik eden şey beni sabah akşam rutinimden çıkmak zorunda bırakan iki gün oğlum için hastahanede kalma tecrübesi oldu. Ne yapıyorum dedim kendi kendime… İyisiyle kötüsüyle bir işim olsunu hayal ediyorum – neden AKSİYON almıyorum. İçimde o kararı aldığımda çok rahatladım ve ertesi gün ilk işim istifa mektubumu yazıp vermek oldu…
Ofisten ayrılıp kolları sıvamak ve işe başlamak biraz zaman almadı değil. Ama girmek istediğim sektör ve işe nispeten yabancı hissettiğim için biraz okuma, nabız yoklama, kendime bu işe girmek için ortak arama gibi birçok adımdan geçtim ve süreç hala devam ediyor. Girişimci doğulur mu olunur mu sorusuna cevabımsa herkes istediği herşeyi yapabilme yetisine sahip, yeter ki istesin ve kolları sıvasın.
İnsan hayata bir kez geliyor. İstediği, dilediği şeylerin hayalini kurmak yerine peşinden koşmayı, onları gerçekleştirmeyi seçmeli… Eğer ki bu blogu kendi işinizi kurup kurmamak konusunda karar vermek için okuyorsanız sizin de bir hayaliniz olmalı.
Peki neden peşinde koşmuyorsunuz?
Önerilerine Ekle Beğendiğiniz blogları önerin, herkes okusun.
