Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Nisan '11

 
Kategori
Teknolojinin Geleceği
 

Gizli dosyalar

Gizli dosyalar
 

Top Secret


Milyarlarla ifade edilen insan nüfusunu düşünmek bile insan aklına zarar verecek boyutta. Ben uzun zamandır düşündüğüm çözümsüzlükler üzerine aklımdan geçenleri paylaşmak istiyorum... 

Diş Macunu.
"Günde 2 kez fırçalamazsan dişlerin çürür ama fırçalamanın garantisi de yok." 

Diş çürümesinden şikayet eden birinin dişçiden aldığı "ama siz diş ipi kullanmamışsınız ki" tepkisiyle, diş çürükleri için yaptığı açıklamayı duyduktan sonra milyonlarca beyin hücrem harekete geçti. Sadece fırçalamak yetmiyordu, diş ipi vardı, 3 açılı diş fırçası, macunun bile bir sürü çeşidi vardı. Sonra doğada diş çektiren bir hayvan olmadığını düşününce, hayvanların diş çürükleri konusundan bizden daha ileri olduğuna karar verdim. Halbuki bilim ve teknoloji bizim elimizde ama diş ağrısı çekmeyenler ve dişleri çürümeyenler ise hayvanlar. 

Düşünsenize diş fırçalamak ve çürükler tarihe karışıyormuş. Mesela şeker gibi bir hap yapmışlar ve yatmadan önce bir tane alıp ağızda eritmek yeterli oluyormuş. Ağız kokusuna ve diş çürüklerine karşı 24 saat etkili olacakmış. Ne güzel olurdu değil mi? Günümüz teknolojisiyle bu olabilir mi? Yoksa doğadaki hayvanların bizden sakladığı birşey mi var? 

Şimdi de tersten düşünelim. Evet bu ilacı gerçekten yapsalar bundan kimler zarar görebilir. Diş macunu, diş fırçası, diş ipi, parlatıcılar, ağız kokusu gidericiler, .. kısaca birçok sektör zarar görür. Bunun yanı sıra aynı anda marketlerdeki ciddi bir vitrin de bir anda ortadan kaybolur. Özellikle aklımdan çıkmadan söyleyeyim, diş doktorları ve bu sektörden para kazanan bir sürü insan da buna dahil. 

"Kısaca hayal kurmayalım ve diş fırçasıyla macununa devam..." 

Dökülen Saçlar
"Her geçen gün kafamda azalan ama aksine diğer her yerde hızla çoğalan kıl olunası şeyler" 

Kuaföre her gittimde "yeni bir ürün var mı?" diye başlayan sorum, saç traşı bitene kadar süren, uzun bir saç muhabbetine vesile oluyor. Akabinde sırayla saç dökülmesi için çıkan ürünleri birlikte yorumluyoruz. Sonuçta saçların eninde sonunda döküleceğine kanaat getirip "sıhhatler olsun" ile birlikte oradan ayrılıyorum. 

Şimdi bir hayal de saçlar için kurmadan geçmeyeyim. Düşünsenize saç dökülmesini önlemek için laboratuarlarda uzun yıllar uğraşanlar var. Saç dökülmesi ile ilgili sürekli farklı ürünler deneniyor. Bana sorarsanız saç dökülmesinin ilacı bulundu. Fakat henüz bunu insanlara doğrudan vermek istemiyorlar. 

Olayı yine tersten düşünelim. Yani böyle bir ilaç bulunsa ve insan bir kere alıp saç sorunundan kurtulsa. Bununla ilgili çalışan saç ekim merkezleri başta olmak üzere, saç dökülmesini önlediğini iddia eden ilaçları üretenler ne yapacak? Sadece bir kere alınacak bir ürünü kim satmak ister? Saç dökülmesini engelleyen ilaçların, sürekli kullanımda dökülmeyi önlediğini ama bırakıldığı anda saçların tekrar döküldüğünü birçok kişiden duymuş veya birçok yerde okumuşsunuzdur. Bu durum sizde de acaba saç dökülmesine karşı yapılan ürünlerin sürekli satılması için bu şekilde geliştirildiği fikrini uyandırmıyor mu? 

"Kısaca saçlar ortadan kaybolana kadar tadını çıkarın..." 

Kırılmayan Bardak
"Birçok kişi tarafından bilinen en eski şehir efsanesidir." 

Bilmeyenler olabilir diyerek hikayeyi kısaca anlatayım. Eskiden zengin bir tüccar bir cam ustasından, kendisine en iyi bardağı yapmasını ister. O da uzun zaman çalışır, çabalar ve sonunda kırılmayan bir bardak yapar. Götürür tüccara ve "İşte size en iyi bardağı yaptım" der. Tüccar bardağı alır evirir, çevirir ve hızla duvara atar ama bardak kırılmaz. Birkaç kez daha dener ve bardağın kırılmadığını görünce "al bunu götür, bu işime yaramaz" der. Camcı şaşır ve bir açıklama ister, tüccar cevap verir "Bardak dediğin kırılacak ki, ben sürekli satayım. Kırılmayan bardağı bir kere satarsın, sonra ben ne satacağım?" 

Sanırım bu durumu en iyi özetleyen de bu son yazdığım kısa hikaye oldu. Yukarıda yazdığım bu durumları diyet merkezleri, spor salonları, şişmanlıkla mücadele eden bir sürü sektör varken şişmanlığa hala bir çözüm bulunamayışı için düşünebilirsiniz. Keza sağlıkla ilgisi yok belki ama benzin için düşünebilirsiniz. Düşünsenize geçen hafta yeni elektrikli arabalar piyasaya çıkıyor diye bir haber çıktı. Bir gecede sadece 2, 5 liraya şarj edilerek 180 km gidecekmiş. Haber çıkalı 3 gün olmadı, ardından şöyle bir açıklama yapıldı "Fakat aküler kiralık olacakmış"... Yani akülere aylık ödenen kira bedeliyle, benzin parasına yaklaşan bir yakıt tutarına dengelendi. Ye tersi olsaydı, benzinden geçinen tüm sektörleri, benzin istasyonlarını, tamircileri, .. göz önüne getirin. Elektrikli arabanın piyasaya çıkmasıyla birlikte koskoca sektör ne hale gelir? 

"Kısaca, hiç kırılmayan bardak olur mu efendim..." 

The X-Files.. 

Mel Gibson'un Komplo Teorisi diye bir filmi vardı. Mel Gibson devletteki bazı olayları farklı bir açıdan takip ederdi. Ona inanmayan bir ajan vardı ve aslında söylediklerinin doğru olduğu ortaya çıkmaya başlamıştı. Bir de The X-Files isimli bir dizi vardı, her bölümünü dikkatle izlediğim. Bu filmde de uzaylılarla ilgili olayları takip eden iki ajan vardı. İzledikleri olaylarda uzaylıların var olduğunu ispatlayacak deliller oluyordu fakat bazı derin devlet üyeleri bu izleri bir şekilde siliyorlardı. 

Amerikalılar gerçekten hergün dünyayı kurtarıp söyleyemiyorlar da, bunları sinema filmi yaparak bir nebze kendilerini iyi hissettiriyor olabilirler mi? Bence de "hayır" ama ya gerçekten öyleyse... 

Geniş kitleleri etkileyecek olaylarda, nedense aklıma ilk olarak bu iki film gelir. Eğer konu çok sayıda insanın zararına olacaksa, faydalı birşey bile olsa yapılmasına izin verilmeyeceğini düşünüyorum. Hergün belki de insanlığı etkileyen birçok olay oluyor da biz bilmiyoruz. Haksız mıyım? 

 
Toplam blog
: 36
: 8702
Kayıt tarihi
: 08.04.11
 
 

2000 yılına 30 kala İstanbul'da doğmuştur. Liseden sonra her ne kadar üniversite okumaya yeltense..