Gripten ölürsek,sorumlusu Diyanet olacak!

Kurban bayramı öncesi, şimdi de “ Öpüşme polemiği” çıktı. Eski bakan, yeni bakan ayrı ayrı farklı konuşurken, şimdi de Diyanet İşleri çıktı başımıza “Büyüklerin ellerinden öpüp, hayır dualarını alın, bir şey olmaz, korkmayın” diyor. Şimdi "Açılım moda" ya, beğen beğen al! Uzatılan elin, demek ki altı mikroplu, üstü temiz ha! Öyle anlaşılıyor. Sevsinler!

Ört ki, ölem!

Dünya Sağlık Örgütü, korunma çarelerini bas bas bağırırken, bizim Diyanet İşlerinin yaptığına bakın. O, bunu, hep yapıyor zaten. Durur durur, hep de arife günleri konuşur. “ El öpenleriniz çoğalsın, öpün, öpün, bir şeycikler olmaz,!” demeğe getiriyor.

Çernobil olayında bir vekilimiz, TV’lere çıkıp, bir bardak çayı, hüpür hüpür içmişti. “ Korkmayın, bir şey olmaz” demişti.

Yahu nedir şu ilgili, ilgisizlerden çektiğimiz bre! Diyanet, bir cüppelinin hakkından gelemedi. Soyamadı cüppesini! Hani şu elinde ski’si ortalıklarda dolaşan Malta kaçkını hoca. Altında jet ski’si, ayağında haşeması, plâj plâj dolaşıp, elâlemin gavur kızlarına bakarak göz banyosu yapmıştı hani.

Ha, unutuyorduk. Diyanet, yobazların akıl defteri haline getirdikleri hurafeleri ayıklayacaktı? Efendim, sağa sola lâf yetiştirmekten başını kaldıramıyor ki idare!

Hani, “Okunmuş su iyi gelir “ diyen bir adamları vardı. Diyanet, bu memurunu arıyordu fellik fellik. Buldu mu acaba? Sorulsaydı “Bu okunmuş su, domuz gribine de iyi gelir mi” diye. Ne derdi? Bilemeyiz tabi.

Eylemlerinden kızağa alınan Ordu Valisi ”Ayakta işemek, itikat dışı” deyip de memleketteki pisuvarları söktüren adam, Cumhuriyet Valisi olamamıştı. Bir Cumhuriyet Valisi, itikatla, hurafe ile uğraşır mı? Bu “İtikat’ a” Diyanet de Sessizliği ile destek vermiş olmadı mı şimdi? Ağzından bir lâf çıktı mı? Ey Diyanet İşleri, sen Cumhuriyetin Diyanet İşleri Başkanı değil misin? Sen ; herşeyden önce, Cumhuriyetin Diyanet Başkanı ol!

Dünya Sağlık Örgütü, “Temas etmeyin” derken, bizim Diyanet İşleri, “ El öpmekten korkmayın!” diyor. Bayram sonrası telefat verirsek, sorumlusu, “Diyanet İşleri” dir.

Bir elde 150 çeşit mikrop varmış. Çeşit çeşit. A Diyanet İşleri Başkanım, elin içinde mikrop var da üstünde mikrop yok mu? İnsanlar bu bayram el öperken, elin içini bilmeyiz ama, üstü mikrop tutmaz deyip, buradan mı öpeceğiz? Kasaba gidip bonfileyi en iyi yerinden kestirebiliriz amma, mikropla oynayamayız. İnsanlar, elin neresi temiz, neresi mikropsuz bilemezler. Baş parmağın üstü, orta parmağın ucu, serçenin tamamı temiz bölgelerdir diyemeyiz. Sakatat dükkânı mı açtık bre! Grip hazretleri, bir yandan sevişmeyi de, el öptürmeyi sevmez mi diyeceğiz? Doğrusu da bu yani.

Ne demiş daha Diyanet İşlerimiz? “ Büyüklerin elini öpmekle bir şey olmaz, korkmayın. Siz, büyüklerin elini öpün, duasını alın. Büyüklerinizden size hep iyilik gelir” diye seslenmiş.

İlâhi Sayın Başkan! O büyüğümüzün eli, mikroplu da olsa epeceğiz ha! Niye öpeceğiz? “Duasını almak” için. Ondan iyilik gelecek diye, ben postu, kapı eşiğinde niye bırakayım? Eksik olsun öyle iyilik!

Ört ki, ölem!..