Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Ocak '12

 
Kategori
Siyaset
 

Güç gösterisine değil, güç birliğine ihtiyacımız var!

Güç gösterisine değil, güç birliğine ihtiyacımız var!
 

BAŞBAKAN!


Bir tarih ögretmeni olarak, farkındanlık sahibi olduğuna inandığım Sn Başbakana sesleniyorum! 

Bir uzvumuzu kangrene dönüştürüp, sonrada bir parçasını kesip atmak zorunda kalmak gibi bir acıya düşmemize yok. Çünkü aklın yolu birdir ve tehlikenin en büyüğü tehlikeyi görememektir. Bu ülkenin yakın geçmişini zapt eden generaller rejiminin en büyük hatası bu idi. Bu ülkenin en akıllısı geçinenlerin bu ülkeyi nasıl bir bataklığa sürüklediklerini hep beraber gördük. ‘ akıl o, dur ki, başa gelecek olanı bile’’ Aklın uyuduğu yerde batıl başa gelir ve ülkeyi bataklığa sürükler.

Zaten liderlik başka, generallik başka şeylerdir çünkü bir general öğretilmiş deneyimlerin toplamıyken bir lider özgür ve özgün değerlerin tekamülünün  ifadesidir.  Lider odur ki, tehlikeyi görür ve buna göre öngörülerde bulunarak bir halkı, bir ulusu gelecekte muhtemel felaketlerden koruma güdüsüne ve gücüne sahip olur.

Bu noktada tarihin, R. Tayyib Erdoğan’ı tarihi bir göreve çagirdigini düşünüyorum. Bu ülkede generaller rejimi, geleceğini neredeyse halka karşı   güç gösterisi yaparak garanti altına almıştı. Bu, öngörüsü, farkındanlığı, feraseti olmayan tipik bencil insan davranışıdır. Ve tarihten beri bencillik, bencilliğine ağır bir bedel ödemek zorunda kalmıştır. Düşünün ki: doksan yıldır savaş görmemiş bir halkın çilesinin, cefasının, hasretinin, göz yaşinın, gurbetliğinin, kederli yüzünün, nasırlı ellerinin birikimi olan milyarlarca dolar servet, güvenlik adına, hiç kullanılmayan silahlara yatırılıp sonrada güvelenmeye terk edilmiştir. Kime karşi? Kendi halkına karşi! Oysa basit insani önlemlerle büyük işler başarmak mümkünken çocuklarimizin ve ülkemizin geleceği bir hiç uğruna sorumsuzca ve bencilce heba edilmiştir.

Kendi halkını karşı  olan bir anlayışa kim dost olabilir ki. O yüzden götürülürken kimse arkasına bakmasın. Arkada sopalanmış, sürgüne uğramış, yerlerde süründürülmüş, yaralarını sarmaya çalisan insanlardan başka kimse yok. . Düşünün! Okulu, yolu,suyu, sağlık ocağı, çocuklarinin ayağında lastik olmayan köylere güvenlik adına karakollar yapılmış, sonrada bu karakollar köylerle birlikte güvenlik yok diye terk edilmeye zorlanmıştır. Bu kadar sorumsuz, bu kadar bencil, davranışlar birkaç çikar gurubunun cebini doldururken bu halkın bu ülkenin içini boşaltmıştır. Tabi! Bu, bu ülkede sorunlara sopa göstermekten başka bir şey bilmeyen generaller rejiminin de sonu oldu. Tarihten beri halkın isteği karşisında sopa gösteren bütün rejimler eninde sonunda istemeyen sonlara sürüklenmekten kurtulamamışlardır. Şöyle ki: Fransa kralı XVI LUİS tahtının geleceği konusunda değişmezliğe bel bağlamıştı, onun bu yanılgısı Fransız devrimi ile sonuçlandı.

G.W.F.Hegel diyor ki: ‘Tarihten aldığımız tek ders hiçbir ders almadığımızdır’ Bu cümleden hareketle, tarihi çok seven, sürekli tarihe atıfta bulunan, geniş bir tarih anlayışı ve kültürüne sahip Sn başbakanın bu sefer tarihten ders almamışlığa iyi bir ders vermesini bekliyoruz. Zaten geleceği değiştirmenin tek yolu geçmişi anlamaktır.Şimdi sözün burasında, Kürtler; insanı, coğrafyası, mücadelesi,kültürü, savaşimı ve paylaşimıyla hep bu coğrafyanın, bu coğrafya üzerindeki topluluğun bir parçası olmuşlardır. Anıları, hatıraları, hikayeleri ile bu toplum iç içe geçmiştir. Şimdi bu kadar iç içe geçmiş iki toplumun bir tarafının bazı istekleri karşisında güçle içerde tutmaya çalismak gerçekten her iki taraf için iç acıtıcı durumlara neden olur. Bu iç içe geçmişliği daha fazla içselleştirmek, birleştirmek, bir araya getirmek ve bir vücut yapmak için içsel bağı güçlendirmek,ve güvenilir hale getirmek gerekir. Bunun için de insanların içine hükmetmek, isteklerine kulak vermek lazım.

Eğer herhangi bir taraf bir şey istiyorsa; bu aynı zamanda birlikte yaşama arzusunu, iradesini ortaya koymak demektir ki, bu gerçekten çok iyi bir haberdir çünkü taraflar birbirlerinden herhangi bir konuda hakkı, hukuku, adaleti istemeye vaz geçtiklerinde birlikte yaşama arzusundan da vaz geçmişler demektir. Ailede de, toplumda da, kişiler arası ilişkilerde de bu böyledir. Bundan dolayı Kürtlerin isteklerinden korkmaya gerek yok çünkü kendini var etmeye yönelik bir istek bir başkasını yok etmez. Bu biyolojik, sosyolojik, ruhsal, ve psikolojik açıdan da büyük bir gerçektir.  Şunu da söylemek gerekirse: kız alıp, veren toplumlar bölünmezler çünkü genetik olarak birleşmeye istekli bir toplumu yapay olarak bölmek mümkün değildir. İnsanlar her halükarda birlikte yaşayacaklarına göre güçlerini birleştirip birlikte güçlenmek herkesin hayrına değil midir! O yüzden kendi içimizde ki bir şeye karşi güç gösterisi yapmak çekici kafamıza vurmaktan başka bir şey değildir. Sözün burasında insani olan her şeye hep birlikte evet diyelim , insani olmayan karşi da hep birlikte mücadele edelim çünkü insanın nihai kurtuluşu dilin, ırkın ötesinden uzanan insanlıktadır.

(m.ali şirin tarih ögrt)

 
Toplam blog
: 124
: 736
Kayıt tarihi
: 28.06.08
 
 

Kelebek için kanat neyse insan için kelime odur. (m.ali şirin) 1969 senesinde  Tunceli/ pülümürde..