- Kategori
- Söyleşi
Gülden ile çok özel
Bir çok hit şarkıya imzasını atmış başarılı sanatçı Gülden, sessizliğini 'Müdavim' isimli yeni akustik albümüyle bozdu. Sade ve yalınlık anlayışıyla hazırladığı çalışmayla beraber 'Müzik benim için aracı değil amaç' olduğunu bir kez daha yineliyor. Sanatçıyla yeni çalışmasını, özel yaşamını ve kariyeri için bir araya geldik.
- Öncelikle pandemi süreci sizin açınızdan nasıl geçti?
- Toplumun ortak sıkıntısında kendine harikalar yaratamıyorsun ama sürecin rehavetinden arınmak adına bol üreterek ve öğrenerek geçti diyebilirim. Hayatımın bu döneminde herhangi bir değişikliğe uğradığımı düşünmüyorum, sadece sağlıklı bir şekilde süreci idame ettirebilmek ve bana kendimi iyi hissettiren şeylerle vakit geçirmek son bir yılımın özeti oldu.
- Bu süreçte 5 şarkılık bir EP çalışma hazırladınız. 'Müdavim'in oluşum aşaması nasıl başladı?
- Uzun süredir yapmak istediğim bir projeydi. Son dönemlerde akustik deyince akıllarda cover’lar canlanıyor, bunu yapmak istemedim. Sıfır km şarkılarımı, olabilecek en şık sadelikte ve video klipleriyle birlikte dinleyicime sunmaktı temel amaçlarımdan biri. ‘’Yaz kızım’’ dedim kendime (gülüyor). Paylaşılmayan bilginin, sahibine bile faydası yoktur.. o yüzden yaz ve paylaş (gülüyor). Keyifli bir çalışma dönemiydi, uzaktan çalışmalarla tüm müzisyen arkadaşlarım emeklerini kattılar bu projeye, dolayısıyla bu benim için ömürlük anılarımda kıymetli bir değer daha olarak yer aldı.
- Yazdıklarınızın bu kadar beğenilme sebebi size göre nedir? İyi bir gözlemci olmanız mı, yaşadıklarınız mı?
- Sadece iyi bir gözlemci olmak yeterli değil, gözlemlediğin şeyi anlaşılabilir bir şekilde aktarabilmen önemli.. Herkes benzer duygular yaşıyor, evinin kapısından adımını dışarı atıyorsun ve hayatla savaşın başlıyor, eve geldiğinde de senin savaşının ne olduğunu anlayan biri olsun istiyorsun değil mi (gülüyor)? Hah! İşte ben o evde seni anlamak için bekleyen olmak istiyorum ve böylelikle aile oluyoruz, anlayabildiğimiz ve anlatabildiğimiz için. Beğenilme dediğin şey, birinin seni anlayabildiğini görmenden kaynaklanan güven duygusu. Yani; çok kıymetli.
- Sesinizdeki hafif nağmeli yorum sizi diğerlerinden ayıran bir farklılık olduğu görüşüne katılıyor musunuz?
- Bilmem. İçimden geldiği gibi yorumluyorum şarkılarımı.. Ayırıyor mu yoksa çeşitlilik mi katıyor bilemiyorum. Ama hoş’a gidiyorsa ne mutlu bana.
- Sürekli tüketen bir dinleyici kitlesi var. Bir müzisyen olarak nasıl yetişmeye çalışıyorsunuz?
- Panik yapmıyorum. İlla her şeye yetişmek durumunda ya da sistematik bir şekilde akışa uğramış durumlara ayak uydurmak durumunda değilim bence. Ne zaman yazarsam, ne zaman hazır hissedersem kendimi o zaman paylaşıyorum. Müzik benim için aracı değil, amaç. Herhangi bir hedefi 12’den vurmak değil derdim, sağlıklı bir şekilde ilerlemek ve her şeyi bilerek isteyerek içimden gelerek gerçekleştirmek. Bu karşılığında elde edeceğim her şeyden daha gerçek ve güvenli bir duygu benim için.
- Hayatınızda dönüm noktası olarak belirlediğiniz bir dönem var mı?
- Anne olduğum gün.. Londra’da bir hastane odasında kızımı kucağıma ilk aldığım o saniye önce kızımın yüzüne sonra başımı yana çevirip pencereden dışarı bakmıştım, kar yağıyordu, her yer bembeyazdı. ‘’Oh, it’s snowing outside! It was snowing the day I was born too…’’ (Aaa kar yağıyor, benim doğduğum gün de kar yağıyormuş…) dedim doğumumu gerçekleştiren ebeye. Ebe kulağıma doğru eğilip şöyle dedi ‘’ Hava güneşli, kar yağmıyor.. Çok yoruldun, biraz dinlenirsen daha iyi hissedersin.’ O an gözümle gördüğüm yalan, kucağımda duran ve kalbimle hissettiğim o varlık gerçekti. Hayat o gün parende attı içimde, o gün hizaya gelip rayına oturdu her şey.. Bunun yerini alabilecek bir dönüm noktası yaşamadım, yaşayabileceğimi de zannetmiyorum.
- Bir röportajınızda “Dışarı çıksam insanlar beni tanımaz ama şarkılarımı bilirler” demişsiniz. Şimdi durum nedir?
- Nispeten tanıyorlar artık, markette, sokakta, vapurda, bir çay bahçesinde karşılaştığım ve ayaküstü sohbet ettiğim insanlar oluyor. Bir şarkı yazıp yayınlıyorsun gidip sahibini bulsun diye, sonra o şarkıda ki duygunun sahibi seni yolda çeviriyor, kavuşmanın güzelliğine bakar mısınız. Tanıştığımıza memnun oldum cümlesi anlam buluyor işte.
- Gülden, kimleri dinler veya ilham aldığı birileri var mı?
- Bana şarkılarımı yazdıran bir duygu var içimde, sanki üstünde el emeği bir dantel örtü, arada o örtüyü aralayıp bakıyorum ona ve en çok onu örnek alıyorum kendime. Dinlediğim çok isim var, ruh halime göre sürekli değişkenlik gösteriyor, yeni olan eski olan ama eskimeyen çok şarkıyı çok kişiyi dinliyorum. Şu bu ve o diye sıralayamam ama bana güzel gelen ve güzel bişey yapıldığı için gurur duyduğum her şeyi herkesi dinliyorum.
- Müzisyen kimliği dışında Gülden'in nasıl bir yaşamı var? Sıradan bir gününüz nasıl geçer?
Bir evde yapılması gereken her şeyi tek başıma yaparım. Evin hem kadını hem de erkeğiyim, ben buna kısaca evin 'insanıyım' diyorum cinsiyet ayrımı yapmadan. Elimden çok şey gelir ve kendi kendime yapmaktan, çözmekten keyif alırım. Temizlikse dibine kadar, tamiratsa hemen, alışveriş, aklınıza ne gelirse her şey benim sorumluluğumda. Kızımla vakit geçiriyorum bol bol, ikinci üniversitemin (psikoloji) 2.yılındayım o yüzden ders çalışıyorum, bazen dışarı çıkıp sahilde oturup kahve içiyorum, yürüyüş yapıyorum, arkadaşlarımla görüşüyorum. Kendime Türk kahvesi yapıp camın önüne oturarak sokağı izliyorum. Kızımla çekirdek yiyerek onun önerdiği belgeselleri izliyorum (gülüyor). Bak saydıkça ne kadar keyifli geçtiğini bir kez daha hissettim şu an. Daha ne olsun, çok şükür.
- Bundan sonraki hedefleriniz nelerdir?
- Şarkı yazmaya, söylemeye, paylaşmaya devam etmek. Bu benim ruhumu kalbimi ve zihnimi son derece besleyen bir eylem. Şartlar el verdiği sürece devam etmek ve yeni şarkılarla dinleyicelerimin evlerine girerek hayatla olan savaşlarında ‘’ben de bu şarkımla yanında durmaya geldim’’ diyerek hayatlarına dokunmak, güzel an’lar ve anılar biriktirmek. Umarım hep birlikte olmaya ve hep birlikte yaşamaya devam ederiz…
furkancanhazar@gmail.com