- Kategori
- Mizah
Gulyabani, beni Milliyet Blog'dan kovdurttu (!)
Yakın geçmişte bir rüya gördüm:
Yönetim okuyucuya bir iyilik yapıp, bundan böyle şiir miir yazma senin yüzünden site süratle boka sarıyor diyerekten tedbir almayı düşünüyor akabinde de mailime bir not düşüyor " Sayın A-BLOK lütfen edepli şiirler yazın olmuyor böyle (!)"
Şiirimi yeniden okuyorum: Ülke bütünlüğünü bozan bağımsızlığını açıkça tehdit eden satırlar yok değil. Onları cımbızla ayıklarcasına defediyorum. Yeniden görüş ve değerlendirmelerine sunuyorum..
Rüya bu ya, bu seferde karşıma gulyabani dikiliveriyor,
" Bu ne, ne bu? Sen kabalığı huy edinmişsin. Estetik değerlerden yoksun geleneğe ve bütün sosyal değerlere aykırısın be adam ! "
Gulyabani bed sesiyle şiirimi kulağımı delercesine okuyor:
“Ve işte kafes. Tunçtan, ağır mı ağır.
Kuşumun kanadı kırık , türküleri nakarat..
Hazretin aklı hep terelelli.
Bense yorgun bitik
Bir müjde bekliyorum
Yeni bir sıkıntının içinde..
".Alışık değilim, satılık bir cariye gibi hissediyorum kendimi." desem de gulyabani tepemde sövüp duruyor.
nihayet,
Avare uykumdan uyanıp, neyin nesi bu istasyon diye soruyorum..
Milliyet Blog arkadaşım, milliyet blog !
Gönül rahatlığı ile şiirimin son mısralarını yazıp uykuya dalıyorum,
"Yum gözlerini kuşum düşünme sebebini
Aldırma,
Nasıl geçtiyse şenliklerimiz
Matemlerimiz de geçer..
Günün birinde”