Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Kasım '10

 
Kategori
Sinema
 

Güneşi gördüm filmi üzerine

Güneşi gördüm filmi üzerine
 

Ön not: Mahzun Kırmızıgül'ün yeni filmi vizyonda. Ama bizim gibi "taşralı"lar ne zaman seyreder bilemem. İnternetteki film paylaşım siteleri de olmasa "yeni flmleri" seyretmek pek mümkün olmayacak. İyisi mi ben size kırmızıgül'ün iir önceki filmini değerlendireyim.

Mahsun Kırmızıgül dinler miyim? Elbette hayır. “Nemrut’un Kızı” türküsünü ondan dinlemek yerine kaynağından (Kazancı Bedih) dinlerim meselâ. Takdir eder miyim bâzı noktalarda? Elbette. Hangi noktalarda, derseniz hemen yazayım: Kazancı Bedih gibi gerçek “türkü baba”yı geniş kitlelere tanıttığı ve/veya “Beyaz Melek” gibi bir film ile değer yargılarının (dolayısıyla artık hayatın farklı yaşanmasından) değişmesiyle gelecekte daha çok karşılaşacağımız “yaşlılar” meselesine hem de usta oyuncularla parmak bastığı için.

Geçen sezon filmlerinin ilçede afişlerde en fazla kalanı (yanlış hatırlamıyorsam bir de kocaman bir afiş asılmıştı Kültür Merkezi’ne) Güneşi Gördüm filmi idi. Belki de sezonun son filmi olduğu içindi. Seyretmeye gitmedim. Çünkü sinemada film seyretmeyi “Kurtlar Vadisi – Irak” filminden sonra terk etmiştim. Sebebi de şu: Üç beş “Polat Alemdar” hayranı gelmiş oturmuştu sinema koltuklarına. Ellerinde büyükçe bir poşette bir sürü “cips” Ye Allah ye. Çatırtı, gürültü arasında paketi açılan, yenilen ve bir türlü bitirilemeyen “cipsler”. Filmdeki kareye göre de:

-Agacım gördün mü … gibisinden yüksek sesle söylenen beğenme cümleleri.

Geçenlerde bir hemşehrim sayesinde geçti elime Güneşi Gördüm filmi. CD’ler zaten çekme idi. Ben de iki üç dakikada “tanışır belleğime” (flash disk) atıverdim.

Bir kere şunu söyleyeyim: Senaryo Kırmızıgül’ünse (ki onun adı yazıyor) çeşitli konuların filmin içinde birbirine bağlanması fena değil. Bir yanda güneydoğu insanının erkek çocuk ısrarı, bir yanda terorün içinde yaşayan bir köy ve giderek azalan halkı, diğer yandan köyün boşaltılması, göç olgusu, öte yandan da hem terore hem de askere oğul veren aile ve travesti ruhlu aileden biri…

Filmde asker kardeşle PKK’lı kardeşin karşılaşması, köy halkıyla köye gele gide iyi ilişkiler kuran asker tarafının kareleri, PKK’lı bir grubun ateşi sonunda o askerlerden birinin şehit olması. Köy halkının bir kısmının Norveç’e bir kısmının İstanbul’a göçü. Yabancı bir şehirde ve ülkede yaşananlar, kardeşlerinin de travestilerle tanışmasıyla travestiler dünyasına epeyce bir yakından bakış gibi çarpıcı sahneler çok filmde.

Filmde mesaj, terorden dolayı yöre halkının yaşadıkları. Yaşadıkları da, filmde PKK’lı terorist tiplemesi ve cümleleri öyle bir verilmiş ki sanki haklı pozisyonunda. Bunun yanında köyden göçerken imâlar yoluyla verilen “kadın ruhlu erkek” kardeş tiplemesi göçten sonra (İstanbul’da) öyle bir işleniyor ki filmdeki asıl mesajdan daha ön plana çıkıyor. Hele diğer kardeşlerinin “travesti” kardeşin izini sürerek onu öldürdükleri bir köprü sahnesi var ki asıl mesaja yönelik diğer bütün karelerden “hatırda kalıcı” hâle geliyor.
 
Toplam blog
: 300
: 1022
Kayıt tarihi
: 13.06.10
 
 

Tarih, edebiyat, şiir, dil ..