Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Temmuz '15

 
Kategori
Deneme
 

Güneşli güzel bir pazar

Güneşli güzel bir pazar
 

Bazı zamanlar kendimi eve hapsettiğim, ev içerisinde türlü işler icad ederek zaman geçirdiğim, sürekli haber okuyup dinleyerek bunalımın dibini bulduğum, bazen bir kitabı soluksuz okuyup iki günde bitirdiğim, bazen o günü protesto ederek bırak dağınık kalsın felsefesiyle hiç bir şeye el sürmeden sadece oğlumla vakit geçirmişliğim vardır..
 
Çoktandır yapmadığım bir şeyler var; mesela pazara gitmek gibi en son ne zaman mı gittim epey oldu, bir sene..aşağı yukarı..  Pazara gitmeyi seviyorum, oradaki insanların tatlı telaşı, pazar arabalarını yol ortasında bırakan teyzelerin epeydir görmediği birilerine rastladıklarında "nerelerdesiniz" diye başlayan "oğlumu evlendirdim, kızımı gelin ettim" diye devam eden uzun sohbetleri, el feneri, bel kemeri, don lastiği bi milyon.. üüççç tane bi milyon, alan bir almayan bin pişman! gibi klasik pazarcı özlü sözleri ..
 
Pazar hallerini seviyorum.. bizzat kendim gitmeyi seviyorum, aceleye getirmeden tadını çıkararak, pazarında tadı mı olurmuş, diyenlere, yaşadığınız anların tadını çıkarabiliyorsanız, biraz insan yüzüne bakıp insan hallerini gözlemleyebiliyorsanız olur, pazarında tadı olur..Dedim ya çoktandır yapmadım diye, geçen hafta zamanı gelmeyen kocaman kıpkırmızı hormonlu çilekleri pazar arabasında gördükten sonra şart oldu .Alıyorum pazar arabamı, hani kendine özgü bir tıkırtısı var ya onu melodiye çevirip ilerliyorum, çoğunluk pazara gidiyor, hava güneşli güzel, kalınla ince arası mevsimlik giyinmek gerek. Hoş bu mevsimin insanı nasıl aldatacağı belli de olmuyor ya, Nisan, Mart olduğunu sanıyor, kararsız mevsim. Küçük bir kız çocuğu gibi hissediyorum, nasıl bir sevinç, nasıl bir mutluluk, Allahım içim içime sığmıyor biraz da havadan olsa gerek. Çoktandır kendi başıma pazara gitmemiştim hani çocuklar evden oynamaya kaçar da böyle hoplaya zıplaya bi sevindirik olur ya, öyle bir haldeyim..
 
Pazara girerken şöyle bir pazar havasını içime çekip kendi kendime bi gülüyorum, özlemişim ..Pazar arabama takılan teyzeyle selamlaşıyorum suratı düşüyor, inadına biraz daha tebessüm yayılıyor yüzüme ağzım kulaklarımda mı ne, toplayamıyorum ..Kozasından yeni çıkmış kelebek gibi heyecanlıyım. O an aklıma Nazım Hikmet'in dizeleri geliyor " bu gün beni ilk defa Güneşe çıkardılar " nedense kendimi öyle bir garip hissediyorum..Şu internette ilk kez yağmurla tanışan küçük kızın heyecanını hatırlıyor musunuz? İşte öyleyim, bazen seviyorum bu hallerimi... Evde biriken enerjimin dışa yansıması galiba, yüzüme yayılan gülümsemenin kahkaya dönüşmesine de az kaldı, patladı patlayacak..  Beni görenlerin "Vah vah gencecik kadın deli galiba" diye düşünebileceği ihtimali üzerinde durarak son noktada küçük bir kahkaha attım sessiz olanından, öhöm kühöm, neyse toparladım şükür.
 
Teyzelerim benim yaa, canlarım yine arabaları park etmişler yola, sohbet başlamış.."benim oğlan ev aldı.." ,  "benim kızın da tayini çıktı.."
Pazarın en çok yeşillik bölümünü seviyorum genel olarak et türüyle beslenen eniştemizin deyimiyle ot yiyoruz.. Ama önce demirbaşlar patates, soğan her evin olmazsa olmazları, bir evde bir kış patatesin soğanın bir de kuruların (kuru fasülye, nohut vs) varsa senden zengini yok. Patatesin yanına varırken "nedir bu böyle kardeşim patatesi minarenin tepesine çıkardılar" diyor alışveriş yapan bir adam kızgın.! Gözlerinden ateş fışkıran bir edayla " oy vermeye devam edin " diyor kızıl saçlı sosyetik ablam, bir diğeri "yağmuru da onlar yağdırdı demi, seli da o getirdi töbe töbee..." diyor. Oooooo pazarda siyaset var.."Aslında şöyle oluyor.." diye söze karışmayı da çok isterdim, bir hengame çıkmadan kazasız belasız pazar alış verişimi yapıp gitmem gerek.. Patatesin arkasında dönen dolaplar oynanan oyun stok ve vurgun v.s fiyatlar ikiye üçe katlamış durumda. Ne demeli bilmem ki Allah vİcdan versin.. Zamanı gelmemiş meyve ve sebzeler de tezgahlarda, geçen hafta eve gelen çileği unutturmak (yok etmek) hayli zor oldu, her şey zamanın da güzel. Kış boyu çoğunlukla yazdan hazırladıklarımı ve kuruttuklarımla geçirmeyi tercih ediyorum bazen yasaklar deliniyor ama bir şekilde yok etmeyi başarıyorum. Ama yazı özledim kokulu pembe domatesi, patlıcan közlemeyi, oofff gel artık yaz..
 
"Hormonu ben yedim ablacım domatese kalmadı, full-hormonsuz domates.." diyor, her haliyle hormonlu gözüken kısa boylu şişman adam. Bir domatese birde satıcıya baktım domatesler bile gülmüştür herhalde.. Dolaşıp alışverişi tamamlamak üzereyken şu herkesin internette " kısa günün karı, ya da bu günkü hasılat " vb paylaşımlarla fotoğraflarını koyduğu mantarvari şeye rastlıyorum neydi adı..? Kuzu göbeği, yaşlı satıcı azar azar poşetlere koymuş "şifa, şifa amcam, her derde deva "diyor nur yüzlü şifacı amcam. Fiyatı da epey pahalı, nasıl yapılır bu diyorum bi solukta anlatıveriyor hemencecik, kuzu eti gibi oluyormuş lezzetliymiş. Bilmediğim şeyi yemek ya da merak etmek gibi bir özelliğim yoktur ama şu "derde deva kısmı beni ilgilendirebilir" diye düşünerek rekor parayı kuzu göbeğine vererek yavaştan çıkıyordum ki, ama unuttum yaa.. Şu pazarda emekçi teyzeler var, mis kokulu katmerlerden almadan olmazdı değil mi? Sana göre değil, hijyen mijyen diyenlere cevabım, e çok güzel kokuyor ve pazara gelince her zaman acıkırım ben, daha çocukluk yapıp hani şu sarı burmalar var ya, bi de pamuk şeker, onlara da dalasım var da neyse.
Giyim de var pazar da iç çamaşır satan abim bağırıyor.."Sibel Can da burdan alıyoru.." :) abim iyi sallıyor.
Neyse epeyce bir vakit geçirdim, insanların yüzlerinde bir bezginlik ifadesi olsa da, bir çoğu çocuğuyla gelmiş kiminin elinde simit kiminin elinde şeker, kiminde oyuncak..Onlar mutlu bu durumdan, bir de ben.
Özlemişim..
 
Not:Hamilelik süreci ve oğlumun yaşına girme süreci arasında çok fazlaca evde kalmak durumunda olduğumdan ilk pazar maceramı benim gözümden böylece kelimelere döktüm.. 
 
 
Toplam blog
: 42
: 1010
Kayıt tarihi
: 04.03.15
 
 

Kimi susar, kimi çok konuşur, kimileri de yazar... Yazan olmayı, sevincimi, öfkemi, kavgamı, üzün..