- Kategori
- Şiir
Güney'deki Dizdarköy.

netten alıntı.
Köyümse özlediğim, bil ki, artık uğramadığımdandır.
Hatta, yaşadıklarımı kaleme, almaya başlamışsam,
unutma korkularımdandır.
Unutma sözcüğu, ürkütücü ama,
zaman yaşatıyor sana acımasızca...
Yıllar girmiş araya, tüm anılar, bir dosyada.
O dosya nerede mi? aklımda...
Sayfaları çevirdikçe,
tozlanmış anılar bir anda karşımda.
Özlemişsen otunu, ocağını ve de köyün ortasındakı,
berrak akarını,
albümlerde ararsın, hatırlayamadıklarını...
ELLERİN DOLANIR ALBÜMLERDE,
GÖKKUŞAĞINA BULANIR, SİYAH, BEYAZ RESİMLER
GÖZLERİNİN ÖNÜNDE....
Nerede köyümün düğünleri,
üzüm bahçeleri, okulu, camisi, kahvehaneleri?
Birbirine YASLANMIŞ, TÜM EVLERİ...
Yarı yıkık, yarı düzgün duvarlar, hala, hatıra kokuyorlar.
Bazı bahçelerde, kurumuş ağaçlar,
sudan bir haber, köyümdeki topraklar.
Taş yollar, yürünmez olmuş. ne iniş kalmış, ne de yokuş.
KERPİÇTEN, YA DA TAŞTAN hanaylar,
yarı sağlam, yarı yıkık direniyorlar.
Evlerin, birbirini ayıran, havale duvarlar,
İç avluları, hala saklıyorlar
Tahta merdivenler, yerlerinde olsalar da,
en sakin esintide, sallanıyorlar.
Ne basamaklarda ayak izleri kalmış,
ne de koşuşan çocuklar.
Yarı kırık , yarı düzgün,
büyük hanayı, küçük hanaya, bağlayan basamaklar.
Sesler kulaklarda, yaşananlarsa, film şeridi gibi anılarda...
orada, doğmamış olsam da, dönüp, duruyor hatıralar...
(1963 yılında, büyük anne ve büyük teyzelerimizin terkettirilen köyümüze olan duygularım. ŞU AN Güney topraklarında.)