- Kategori
- Edebiyat
Günter Grass ve Eduardo Galeano artık Yaşar Kemal'le birlikteler
Eduardo Galeano ve Günter Grass aynı gün, 13 Nisan'da, sadece birkaç saat arayla aramızdan ayrılarak üzdüler biz edebiyatperestleri.
Alman romancı, oyun yazarı, denemeci, ressam, 1999 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Günter Grass (16 Ekim 1927, Danzig / Gdansk, Polonya - 13 Nisan 2015, Lübeck, Almanya) ve Uruguaylı yazar, illüstratör, çizgi romancı Eduardo Galeano (3 Eylül 1940 - 13 Nisan 2015) aynı günde, 13 Nisan'da kaybetmiş olmamız, bu günün sol tandanslı edebiyatçıları sevmediğine yorulabilir mi dersiniz. Belki öyledir, belki de değil, bilemiyorum doğrusu.
Öte yandan, Grass'ın ardından 'Tenek Trampet'in Oskar Matzerath'ı öksüz kaldı' (i); Galeano'nun ardından ise 'sokaklarda futbol oynayan yoksul çocukların boynu artık daha bir bükük!' denilirse şayet, bunun, mezkûr hadisenin (iki önemli yazarın artık yaşamıyor oluşlarıyla, onların müktesebatlarından mürekkep olan) hakikat küresiyle mutabık olduğu da aşikâdır.
Başlıkta da altını çizdiğim üzere, Günter Grass ve Eduardo Galeano'nun bu yakınlarda yitirdiğimiz ve Grasss'ın, çok yakın arkadaşı olan, 1998 Franfurt Kitap Fuarı'nda da Barış Ödülü'nü paylaştığı Yaşar Kemal (Kemal Sadık Gökçeli, 1923; Hemite, Osmaniye - 28 Şubat 2015) ile birlikte olduklarına inanmaya meyyal olanlardanım.
Bu ihtiram duruşunun finalinde serdedeceğim nihai hüküm şudur:
Yaşadığımız aktüel uğrakta, idrak ettiğimiz tarihsel momentte ve sonrasında Grass, Galeano ve Kemal'in zihniyetine, fikriyatına, ruhiyatına, müktesebatına yakın duranların yapacakları en doğru şey, alacakları en anlamlı aksiyon; onların eserlerinin daha geniş çevrelerce buluşmasına katkı vermek ve onların varlıklarını hasrettikleri ideallerinin ve kişiliklerinin özdeşleştiği değerlerin hayattaki mütekabillerinin güçlendirilmesine yardımcı olmaya çalışmaktır.
(i): Günter Grass'ın, askerliğini 17 yaşındayken katıldığı Waffen SS bünyesindeki tank (panzer) birliğinde yaptığı bilgisini 61 yıl saklayıp, bunu, 2005 yılında (Nobel ödülü kazanmasından 6 yıl sonra ve oto-biyografisinin yayınlanmasından hemen önce) itiraf etmesi epeyce eleştirilmişti. Bu eleştiriler bugün de bazı çevrelerce dillendirilmeye devam etmektedir. Bunlardaki haklılık payını teslim ediyor ve 'keşke Grass hayatının bu detayını çok önce paylaşsa imiş' diyorum. Ama, yanı sıra da, bahse konu gerçeğin bir gençlik hatası, bir delikanlılık yanılsaması olarak değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyor; hayatının küçük bir detayına takılarak 'argumentum ad hominem' yapılmasını, bunun üzerinden insanlığın sıra dışı 1 evlâdının asarının / müktesebatının / telifinin / retrospektifinin bütünüyle değersizleştirilmesini, ötekileştirilmesini, degrade edilmesini vahim bir hata ve basiretsiz bir rövanşizm olarak okuyorum.