Güzel bir salata

Salata; sofranın başlangıcından, ana yemeğin bitimine kadar masada duran sofranın çok önemli bir öğesidir. Bu bağlamda, ben salatayı yemek esnasında uygulanması gereken bir ritüel gibi fevkalade önemli bulurum. Bu yazımda; güzel bir salata tarifi ile birlikte, salatamızın içindeki malzemeler hakkında da açıklamalar yaparak, “Ne olacak, alt tarafı bir salata” demenin yanlışlığını da vurgulanacaktır. Bu salatada kullanılan malzemelerin hepsi için sağlık kaynağı, mineral ve vitamin zengini demek çok uygundur.

Malzeme ve yaratıcılıkla birleştiğinde sonsuz salata çeşitleri yaratılabilir. Lezzet ayrıntısında gizlidir derler…

Salatamızda bulunan sebzeleri bir arada evyenin içinde yıkamaya başlayacağız. Bu yıkama işlemi birkaç su yapılır. Malzemeleri temizledikten sonra, evyede su doldurup bir müddet bekletmek ve bu esnada suya bir bardak sirke dökmek çok faydalı olacaktır. Suya dökülen sirkenin salatamıza iki yönlü katkısı vardır. Sirke çok aromatik tadı ile birçok salata çeşidine lezzet katan bir malzemedir. Ancak balık sofrasındaki bir salatada pek doğru bir seçim değildir. Balık sofrasındaki salatada limon olmalıdır. Bu sirkeli suda bekleme esnasında, üzerine dökmekten imtina ettiğimiz sirkenin aromatik tadı bir ölçüde malzemeler üzerinde kalır. Sirke için, kanser önleyici bir malzemedir de denir. Bunun tıpsal anlamda ne kadar doğrudur diyerek burada irdelemek konumuzu değiştirir. Ancak sirkenin mikropları öldürme etkisi sabit olduğundan; hem hijyen, hem de bırakacağı tat olarak katkısı büyüktür.

Malzemeler: Göbek salata, roka, maydanoz, salatalık, domates, nane, alabaş, tane mısır, sızma zeytinyağı, hardal, limon ve sirke. Bu malzemelerin miktarlarını, tecrübe ve arzunuza göre kendiniz tayin edeceksiniz.

Artık yapımına başladığımız salatamız için klasik bir salata demek bence uygundur ve ben bu salatayı “Balık” soframa daha çok yakıştırırım. Salatamızın ana malzemesi olarak göbek salatayı tercih etmekle birlikte, marul ve kıvırcık, hatta bu üç yeşil salata bir arada da kullanılabilir. Her birinin ayrı bir tadı ve kendine has aroması olan bu salata türlerinin ortak noktası barındırdıkları minerallerin zenginliğidir.

Malzemelerin evyede yıkanmış, sirkeli suda beklemiş ve mutlaka delikli bir kaba, süzgece alınarak sularının iyice süzülmesinin sağlanması gerekir. Malzemelerin ıslak kalması, yağ limon ve benzeri sosların eklenmesi ve salatanın da kendi suyunu bırakması sonucunda salata kabınızın altı istenmeyecek kadar sulu olacaktır.

Tercihimiz göbek salata ise salatanın yıkanmış yapraklarını derin bir karıştırma kabı ya da tencereye elimizle parçalayarak atalım. Ayvanın ve soğanın kesilmemesi gerektiğini, vurarak patlatılmasının suyunu nasıl kaçırmadığını biliyoruz. Göbek salata için de aynı yöntemi yapalım ve elimizle parçalayalım.

Roka gibi mineral ve vitamin zengini olmak dışında bünyesinde barındırdığı esanslarla balık sofralarının vazgeçilmez bir malzemesi olan bir sebzeyi salatalarda çok yanlış olarak tabağın üzerine bir tutam koyarlar. Salata yemeğe başlandığında da evvela roka yenir ve biter! Oysaki o lezzet bize tüm tabakta lazım… Ben rokayı salatanın üzerine koymam. Yarım santimi geçmeyecek bir şekilde kıyarak salata malzemelerinin içine atarım. Bu suretle rokamız karıştırma esnasında elle parçalanmış salata parçalarına yapışacak ve tabağın sonuna kadar bize lezzetiyle eşlik edecektir.

Salatalık olarak bir ya da iki adet tercihen Çengelköy tipi salatalık soyulmadan malzemelerin içine yarım santimi aşmayacak dilimler şeklinde doğranmalı. Aynı şekilde çok büyük olmayan bir baş alabaş da küp küp olarak salataya katılmalıdır. Pek bilinen bir sebze olmadığından, alabaş hakkında biraz bilgi vermek istiyorum. Semt pazarlarında bulabileceğiniz bu sebze; turp türlerinden olmakla birlikte turp türleri gibi toprağın altında değil, üzerinde yetişir. Tam anlamıyla mineral ve vitamin zenginidir. Üzerine sadece limon ve biraz tuz atılarak da tüketilmesi çok lezzetli olan bir sebze türüdür.

Domates için mucizevî bitki de denir. Bu mucizevî sebze türünün soyulmadan tüketilmesinin arkasında durmakla birlikte, salatamızın tüketim kalitesi açısından burada soyulmasını tavsiye ederim. Salatamızda domatesi iki farklı şekilde kullanacağız. Domates küp küp kesilerek bir tabakta bekjletilmesi, salatanın karıştırılması/harmanlanması yapıldıktan sonra ezilmemesi açısından üzerine konması gerekir. Salatanın, salata kabına alınması esnasında domates gerektiği kadar malzemeler arasındaki yerini nasılsa bulur.

Harmanlanmış salatamızı artık salata servis kabına alabiliriz. İşte bu esnada soyulmuş bir domates püre haline getirilerek salatanın üzerine yayılır. Bu işlem şunun için yapılmaktadır: Domatesin de kendine has tadı ve kokusu ile salatalara ne kadar katkısı olduğunu burada belirtmekte fayda vardır. Bu bağlamda; salatamızın üzerindeki domates püresi; (Sakın hazır domates püresi denemeyiniz.) birazdan tarif edilecek olan sosla birlikte salatamızın derinliklerine doğru karışacaktır. Salatamız artık sosumuz hariç hazırdır. Üzerine küçük domates, nane yaprakları ve salatalık parçaları ve biraz da tane mısır ile süs yapılabilir.

“Sos Severler” şimdi bana kızacaklar ama ben hiçbir hazır sosu kullanmam. Bu balık sofrası için hazırlanmış salatamıza da sosumuzu çok basit olarak kendimiz hazırlayacağız. Bir çorba kâsesine gerektiği kadar sızma yağ, o an sıkılmış yarım limonun suyu ve bir çorba kaşığı acı hardalı iyice karıştırırsak sosumuz da hazır. Unutmayınız! Salatamızı masaya götürmeden evvel üzerine sosumuzu dökmeyiniz. Salatanın sosu sofraya oturulduğu anda dökülmelidir. Bu arada salamızın üzerindeki domates püresi de aslında doğal olarak sosun bir parçası halini alacaktır.

Her “Gurme” gibi tabi ki bu salatanın bir ana malzemesi daha var. Onu sakın unutmayalım…

Hazırlarken üzerine bilmeden kattığınız “Sevgi”…

Sevginiz ve lezzetiniz eksik olmasın… Afiyet olsun…