Güzel Ülkem

Bugün gelen mesajla burada bir blog sayfam olduğunu hatırladım. Aralık ayında açmışım. Sanırım sayfa yeni onaylandı. Gelen yorumlar üzerine sayfayı hatırladım. İlk yazım bir selamlama yazısı olmuş. İlk olması sebebiyle fena bir giriş sayılmaz. Taktiri okuyucularıma bırakıyorum.

Bugün ne yazayım derken aklıma güzel ülkemin eşsiz güzellikleri geldi. Kamu görevim nedeniyle ülkemin farklı yörelerini, bilinmeyen güzelliklerini görme, fotoğraflama imkanım oldu. Memuriyetin bana kattığı en iyi şey bu diyebilirim.

Güzel ülkemin güzelliklerine geçmeden, ilk yazımı çevre konusuna ayırmaya karar verdim. Karadeniz'de doğup, büyümüş birisi olarak ülkemin her yerinin yeşillikler içinde, gür ağaçlı ormanlık alanlara sahip olduğunu düşünürdüm hep. 

Malatya'da görev yaptığım dönemde otobüsle İstanbul seyahati yaparken gördüğüm manzara beni dehşete düşürdü. Malatya'nın güzel ilçesi Darende'den, Sivas'ın güzel ilçesi Gürün'e geçerken yaşadım bu dehşeti. Yol güzergahında öbek öbek kum tepelikleri oluşmaya başlamış. O yörede adeta çölleşme başlamış. Düşündüm. Bu bir çevre felaketiydi. Sonradan oluşan bir durum olduğu açıktı. Bu durumun bir yetkilinin dikkatini çekmemesi imkansızdı. Ya da o yörede yaşayan insanların duyarsızlıkları anlaşılır gibi değildi.

Bu duruma Darende ve Gürün Kaymakamları'nın ivedi olarak elatmaları gerekir diye düşünüyorum.

Ve sonra dedim ki, benim ülkem çölleşme riski altında. 

Önce insan.

Topyekün bir bilinçle hareket edilmeli.

Bilinçli insan yetiştirilmeli.

Bu konuda gönüllü faaliyet gösterecek sivil toplum örgütleri kurulmalıdır. Çevresel faaliyetler bir hobi olarak gerçekleştirilmelidir.

 Devlet desteğiyle gerekli faaliyetler yürütülmelidir.

O manzara hala aklımda.

Ülkesini seven bir insan olarak yazdım.  

Sonsuz çevre bilinciyle, yeşillikler içinde...