Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

perihan reyhan ALKAN

http://blog.milliyet.com.tr/pra

22 Nisan '08

 
Kategori
Güncel
 

Güzelllik dolabı

Adıyaman’da bir yerel gazetede de yazmakta olan onpunto yazarı Sn, Hidayet Özdemir Bey’in dünkü yazısı üzerine bu güzelliği benim de duyurmam gerekirdi; niye atladım ki diye hayıflanmadayım dünden beri. Aslında aklımdaydı lakin konu çok, zaman zaman da çok bitkin oluşumdan, hazırdan aktarınca arada en güzelinden konuları ele almakta gecikiyorum böyle maalesef. O nedenle Hidayet Bey’e teşekkür ediyorum öncelikle hatırlattığı için. Tekrar olacak belki ama hepimiz birbirimize duyurmalı ve bir şeyler yapmalıyız böylesi güzellikleri oluşturmak için diye düşündüm.

Geçen yıl, neredendi bilmem eve dönüyorum, evde ekmek de var ama önünden geçtiğim fırından ulaşan mis gibi odun ekmeğinin kokusu, geçip gitmemi engelledi hayaller eşliğinde.

Çıkmadan balkonumu hazırlamıştım; sardunyalarım, zambak, sümbül, lale, japon gülü ve menekşelerim rengârenk ve hevenk hevenk. Eve kadar soğumaz eminim, arasına tereyağı koyarım erir o sıcaklıkla, peyniri de dün aldım taze henüz. Bir deneyeyim nasıl olacak diye merakla bir gün önce yapıp henüz yerine kaldırmadığım, limon, kivi, kabak, karpuz ve hurma reçellerim tezgâhın üzerinde. Bir de çayımı koyarım şimdi gider gitmez diye hayaller kurup iştahım artarken, köşedeki dolabı gördüm. Sıradan bir dolap lakin çok dikkatimi çekti doğrusu. E ne var bunda dikkat çekecek mademki sıradan diyeceksiniz; zaten dikkatimi çeken de dolap değil, üzerindeki yazıydı. (GÜZELLİK DOLABI) Ne kadar düşündüysem de bulamadım anlamını ve ne işe yaradığını, neyin ve nasıl bir güzellik olduğunu.

Ekmek yanı sıra, unlu mamuller ve tatlı da imal eden bir fırın. Tulumba tatlısı da yeni çıkmış ve bayılırım. Aldım almam gerekenleri ve sordum o esnada: Merakımı bağışlayın, o boş dolabın anlamı nedir, daha doğrusu üzerindeki yazı ne anlama geliyor? Yanıtladı tezgâhtaki bey: O bizim hayır dolabımız, hayır yapmak isteyenler, alıp o dolaba bırakıyorlar aldıklarını ve ihtiyaç sahipleri gelip oradan alıyorlar ihtiyaç duyduklarını. Böylesi bir semtte ihtiyaç sahibi? İhtimal veremedim, sanmam dedim içimden, ama yine de engel olamadım ayağıma gelen bu imkâna yanıt vermeye, sevindim de vesile olacağım diye. Allah biliyor ya kuşkulandım da, artık insanların düzeysizlikleri akıl boyutlarını aştı çünkü. Olsun dedim, farklı bir amaçsa, varsa bir bit yeniği, günahı boyunlarına. Allah biliyor ya amacımı, ulaşamasa da sebep olan versin hesabını düşüncesiyle, birkaç ekmek, bir iki paket tatlı, kuru pasta vs daha istedim, uzatırken bana, “Bana değil, lütfen dolaba koyar mısınız onları” dedim ve ayrıldım. Ama aklım orada, hemen yan sokaktan dönüp görüş açısı dâhilindeki manava girip gözlemeye başladım. Ne göreyim, son derece yoksul giyimli iki çocuk, ekmekleri paylaşıyor, biri birini diğerine geri verirken, tatlı, kurabiye paketleri, bir birinin, bir diğerinin eline geçiyor. Ve paylaşıldı en sonunda, sevinçle yola koyuldular, derhal çıkıp yanlarından geçecek şekilde yürümeye başladım. Duyduklarıma daha da şaşırdım.

- Al bunu ya, biz geçenlerde tatlı yedik, sen götür bu akşam, sonra alırım ben yine.

- O zaman sen kurabiyeleri al

- Olmaz, sen götür.

- Öf be oğlum al işte, tatlı bende.

- Almam, en son kurabiyeyi de ben almıştım. Hem kardeşin çok seviyor bunları.

- Sen sevmiyorsun sanki.

- Oğlum al işte, her zaman tatlı, kurabiye olmuyor, bulmuşken paylaşalım o zaman…

Dönüp diğerine de mi alsam dedim, ama onurları, işin güzelliği? Yok, o küçücük yüreklerin devasa onurlarını zedelemeye hakkım yok, yarın yine gelir koyarım dolaba bir şeyler diye düşünüp tıkandım, eriyen tereyağı, çiçeklerime karşı reçellerimi denemek, keyif çayı içmek…

Hepsini unutarak gözlerim dolu döndüm eve…

Dilerim her ilde, her sokakta bir (GÜZELLİK DOLABI) mız olur en kısa zamanda!!!

 
Toplam blog
: 290
: 553
Kayıt tarihi
: 11.03.08
 
 

İlk ve orta öğrenimimi Gölcük/ Kocaeli, lise ve üniversite öğrenimimi Ankarada gördüm. İlk okuldan..