- Kategori
- Şiir
H e s a p

dengede çırak, düşmekte ustaydım hep
cambaz sanıp kendimi
usanmazlıkla gidip geldim ipte
kaderdeki melâlin görünmez keskisiyle
durmadan terennüm edip dururken
dünü taşımışım bugüne
yaz melteminden devrilirken bedenim
pustum kaldım dört duvar içinde
gün ışığından ayrık
mayası tutmayan mavi/m
solurken çölün çehresinde yanan kumun alevini
sarı kanatlarıyla uçup gelmişti güz yine
kar gibi eriyen, bugün var yarın yok olan
hayat gibi kesildi sesim
ağmaz oldu pert ruhum
oysa
kendini karanlığa bırakmak
sarıp sarmalandığımız gri renk
yaşamda yanılgılar silsilesi
ölümün acelesi olsa da
ölümlünün yoktur
öldüğünü zannettiğinde bile
yer, içer, güler kişi
yaşam devam eder zamanın içinde
çoğu / zamanı paslandırıp kendi ellerinle
yorgun yüzlerinde
görmeden kuş cıvıltılarını
fırtına sesini yerleştirip içine
kendi yaratırmış uğultusunu
doğacak gün
tünelin ucundaki ışık
alacakaranlığın şafak sökerken can çekişmesi
kadar yakınmış insana
yaşamak/ ta ısrarın varsa
görmeyecekmişsin kurt bakışlarını
âniden bir hayat öpücüğüyle gülermiş kalp
baktığında değil, gördüğünde anlarmışsın ancak
güzel şeymiş yaşamak
/kime kalmış ki zaten bu hayat/
gül bahçeleri de geçilmişti zamanında
unutulmuş ne varsa hatırla
ışıklar söner bazen
ve solar albümdeki resimler
sonra başka resimler eklenir yeni yeni
s e n küçüğüm
umut eskizlerinde, simlerle parlat gecenin gömleğini
su dök çiçeklerine
gayret ister yaşamak
gündüz sularıyla yıka hayatın saçlarını
dört dörtlük hesabı kim bilmiş ki ömürde
Hâdiye Kaptan
©- Bu şiirin her türlü telif hakkı, şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.