- Kategori
- TV Programları
Haftalık Dram Kotamıza Talip Dizi, Elimi Bırakma!
Kadın entrikası üzerine kurulu, klasik bir hikaye istiyorsanız, Elimi Bırakma tam size göre olabilir.
Zira kötüler, daha kötüler ve daha daha kötüler arasında, hayatını kurmaya çalışan Cenk ve Azra isimli iki ana karakterin yolculuğunu, depresif bir dille, dram üzerine dram ekleyerek anlatıyor dizi.
Türk seyircisi; doğru cast yapıldığında, özellikle de "en kötüye" iyi çalışıldığında, bu tip hikayeleri sever.
Evet...
Üzgünüm ama seviyoruz biz "entrikacı, kötücül, karikatür" kadın karakterleri...
"Daha ne yapabilir ki" diyerek ekrana bakmayı...
Elimi Bırakma gibi işler; televizyonların zamanında haber önü dilimde, topluma bastığı pembe dizi kültürünün, yani Yalan Rüzgarı, Hayat Ağacı gibi dizilerin, Eduardo, Thalia gibi karakterlerin günümüze tezahürü aslında.
Yani demem o ki; birileri hep bu yoldan dizi çekecek, birileri yayınlayacak ve bizler de izleyeceğiz.
Bütün pembe dizilerde olduğu gibi Elimi Bırakma 'nın da yürütücü gücü, Dolunay Soysert'in canlandırdığı kötücül Sumru karakteri...
Kendi çıkarları her şeyden önde gelen, her türlü iğrençliği yapabilecek biri, Sumru.
Burada Dolunay Soysert 'ten bahsetmeden yol almamak gerekir ki, kendisi gerçekten şahane bir oyuncu.
Elini Bırakma'da da muazzam bir performans sergiliyor.
Duygusuna, mimiklerine o kadar hakim ki, bedenini adeta enstrüman gibi kullanıyor.
Şimdi siz bu kadar iyi bir oyuncuya, kötülüğün zirvesinde bir karakter verirseniz, izleyici de tabi ki "ne oluyor burada yahu" der,,, dikkat kesilir.
Aynı şey, Fazilet Hanım ve Kızları 'nda da olmuştu.
Nazan Kesal 'ın canlandırdığı Fazilet karakteri, seyirci ile arasında garip bir bağ kurmuş, dizi oradan alıp başını yürümüştü.
Eğer senaryo açmazlarını ilk bölümlerdeki gibi iyi kullanabilselerdi, ileriye doğru zekice çengelleri atabilselerdi , Fazilet Hanım ve Kızları reytinglerdeki o düşüşleri yaşamazdı.
Ve diziyi bu sezon da izliyor olurduk.
Demem o ki; Sumru aslında tam da Fazilet gibi bir karakter...
Eksiği, yan olay örgüsünün ve karakterlerin zayıflığı...
Zira net bilgi; Elimi Bırakma 'da yan karakterler çalışmıyor.
Daha da fenası; yan karakterler çalışmadığı halde ve aslında henüz beşinci bölümde olmamıza rağmen, yan karakterlere ana karakterlerden bağımsız olaylar ve sahneler yazılıyor.
Bu senaryo hatası ile ilgili dilimde tüy bitti ama bir türlü öğrenemediler gitti.
Örnek mi?
Gelin dün akşam yayınlanan bölüme gidelim...
Süeda Çil 'in canlandırdığı Gönül, Tarık'ın kafesinde çalışıyor.
Hop,,, kocası geliyor.
Yüzünde bilmiş, hesapçı, kurnaz bir ifadeyle....
Gönül panik, "niye geldin, ne işin var burada, bak rezil etme beni" falan diyor.
Adam "yok yok, ben mekana bakmaya geldim, Tarık'a iş teklif edeceğim" diyor.
Menüyü alıp ismini telaffuz edemediği yemeklerle şakalar yapıyor...
Not: Diziyle ilgili "çok dram, boğulduk" gibi şikayetler çıkınca, senaristlere "senaryo içine gülümseten bir şeyler koyun" denilmiş.
Gönül'ün kocasının ve Azra'nın yanına yerleştiği felçli teyzenin saçma şakalarına, bu nedenden maruz kalıyoruz, net bilgi.
Ne gerek var demeden edemeyeceğim.
Zira kaş yapayım derken göz çıkarma diye işte tam da buna denir.
Çıkar o sahneleri; bölüm yıkılmaz, daha da iyisi, ritm yükselir.
Notu da verdiğimize göre, yan karakterlerin çalışmama mevzusuna dönebiliriz.
Alp Navruz 'un canlandırdığı Cenk 'in kardeşleri ve aksları da çalışmıyor.
Hele hele, kız kardeşinin sevgilisi ile Cenk arasında kurulan sahnelerde, Cenk baya baya aptal pozisyonuna sokuluyor ki, izlerken "niye bunu kendinize yapıyorsunuz" demeden edemiyor insan.
Zira Cenk karakterini bile isteye harcıyorlar.
Yani demem o ki; yan karakterler ana hikayeye yön vermiyorsa, onlara ana karakterden hariç alan açmanın da gereği yoktur.
Gelelim Alp Navruz ve Alina Boz 'a...
Enerjileri tutmuş mu?
Ben çok beğenenlerden değilim.
Alina Boz 'un performansını da sevdiğimi söyleyemeyeceğim.
Yazılan karakterden mi anlayamadım ama bence Paramparça 'daki performansını sergileyemiyor.
Sanki,,, "şimdi şunu yapmam lazım, şimdi de bunu yapmam gerekiyor" diye düşünerek oynuyor.
Karaktere kendini bırakamıyor ve dolayısıyla da biz Elimi Bırakma da; Azra'yı değil de Alina Boz 'u izliyoruz.
Alp Navruz 'a gelince, bence iyi...
Lakin duran adamı oynuyor ve dolayısıyla da çok büyük performans sergilemeye ihtiyacı yok.
Cenk olmuş mu?
Evet olmuş...
Ama...
Kendisinden, Fazilet Hanım ve Kızları ile arkasına aldığı rüzgarı, daha farklı bir projede ve daha farklı bir karakterde kullanmasını beklerdim.
Zira başrolden starlığa geçebilen az sayıdaki oyunculara şöyle bir bakın; hepsinin, rüzgar arkalarına geçer geçmez doğru hamle yaparak farklı karakterlere rotayı çevirdiklerini ve bu sayede zirveye çıkan basamakları daha da hızlanarak tırmandıklarını görürsünüz.
Bu arada önemli bir bilgi daha; her başrol star değildir.
Ve evet,,, başrol oynayabilecek oyucu sayısı çok değildir ama star sayısı, bir elin parmaklarını geçmez.
Gelelim dün akşam yayınlanan "Elimi Bırakma 5. Bölüm" ile ilgili ufak notlarıma...
Dizide gelinen noktada, benim açımdan bazı tatlı umut ışıkları var, net bilgi.
Mesela...
Cemre Gümeli 'nin canlandırdığı Cansu karakteri, Cenk Amerika'ya gidemesin diye, odasına gizlice girdi ve pasaportunu aramaya başladı.
Buldu.
Ve tam o esnada Cenk odaya girdi.
Bu sahne; ufak ve aslında çok basit kurgulanmış bir örnek ama biz de çoğu senarist, karakterin gitmemesi için bir neden arar ve bu tat da bir şey bulup yoluna devam eder.
Zira seyirci nasılsa yer diye düşünülür.
Elimi Bırakma ise, başka bir strateji peşinde...
Yani,,,
Evet,,, biz biliyoruz; Cenk'in öyle ya da böyle Amerika'ya gidemeyeceğini...
Lakin...
Elimi Bırakma 'nın senaristleri, önce bizim kafamızda "bu yüzden gidemeyecek" dedirten küçük sokaklar açıyorlar.
Seyirciyi o sokaklara sokup, sonucu tahmin ettirip, sonra da sokağın sonuna gelindiğinde, izleyiciye yanlış sokağa girdin, çıkmaz sokaktasın dedirten bazı hamleler yapıyorlar ki, dün akşam bölümü izlerken zaman zaman yüzümü gülümsetmeyi başardılar.
Bir örnek daha...
Ertuğrul Postoğlu 'nun canlandırdığı Mesut karakterine, Sumru tarafından kurulan sekreter kumpasında, bir anda Mesut ve karısının, sekreteri ve Sumru'yu oyuna getirmesi gibi...
Ezcümle;
Elimi Bırakma için tünelin sonunda ince bir ışık var ama Eylül'ün iyi işleri sahaya çıkmadan, projenin yukarıda yazdığım tüm çalışmayan unsurlarını ivedilikle toplamak gerekiyor.
Yani...
Şaşırtmacaların her bölümde sayıca artarsa,
Yan karakterlere saçma sapan olaylar yaratılıp, zaman ayrılmazsa,
Alina Boz 'a biraz oyunculuk anlamında Azra olabilmesi için destek verilirse,
Diyaloglar biraz daha özenli yazılırsa,
Ve gerçekten merak uyandıran finaller bulunursa ki, ben şu ana kadar öyle bir final görmedim,
Elimi Bırakma yılın patlayan işi olmaz ama kendi yağında kavrularak yoluna devam eder.
Bu arada dizi sıralamada birinci ama reytingler 3-4 bandında...
Özel televizyonlarda yayınlanıyor olsa, Eylül sonunu göremez derdim ama söz konusu TRT1 olunca, aynı kafada giderlerse bir süre daha devam eder.
- ********************************************************
- Televizyon, sinema, yaşam, patiler, ilişkiler ve sokaktaki hayat üzerine diğer yazılarımı okumak istiyorsanız, http://www.bibaksana.com.tr adresli bloguma uğramayı unutmayın. :)
- ********************************************************
- Bana ulaşabileceğiniz linkler:
- Bibaksana: http://www.bibaksana.com.tr/
- Bibaksana facebook sayfası: https://www.facebook.com/bibaksanablog
- Bibaksana instagram sayfası: https://www.instagram.com/bibaksanablog/
- Bibaksana Twitter sayfası: https://twitter.com/bibaksanablog
- Bibaksana Google+ sayfası: https://plus.google.com/+BibaksanaTrblog
- Bibaksana pinterest sayfası: https://tr.pinterest.com/bibaksanablog/
- Bibaksana linkedln sayfası: https://www.linkedin.com/in/bibaksanablog/
- Bibaksana tumblr sayfası: https://www.tumblr.com/blog/bibaksana