Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Temmuz '07

 
Kategori
Sınavlar
 

Hakan Şükür'ün Nasıl Tercih Yaptı? (TBY)- 5

Hakan Şükür'ün Nasıl Tercih Yaptı? (TBY)- 5
 

Bir düşünün, pir düşünün...

Bazen hayal denizinde doyasıya yüzün. Bazen atın ağınızı engin denizlere, fikir toplayın.

Bazen açın TV'yi, kafa dağıtın.

Bir akşam son dediğimi yapın. Şöyle bir programın yayınlandığını ve izlediğinizi düşünün. Sunucu, bütün harareti ile söze giriyor:

"İyi akşamlar, Kanal Sanal “kim kime, dum teke” seyircileri! Kısa reklâm arsından sonra yine sizlerle birlikte olmanın tadını doyasıya çıkarıyoruz. Sizlerin de, bizlerle birlikte olmaktan tat almanız için gecemizi gündüzümüze kattık, uğraşıp çabaladık ve üç ünlü konuğumuzla sizlere bir sürpriz hazırladık. İki öğretmen ve bir öğrenci. Öğretmenler odasında. Aralarında neler yaşandı acaba? Dilerseniz sözü uzatmadan oyunumuza geçelim. Bu haftanın konuk öğretmenleri Şansal, Erman ve öğrencileri Hakan Şükür...

Şansal Hoca, kapıda bekleyen Hakan’a sesleniyor: "Gel bakayım Hakan, gel, gel..." Hakan Şükür içeri girecek ki, Erman Hoca, kendisini uyarıyor: "Dur! Dur, dur, dur! Yavaş geç masanın kenarından. Çayı döküp, dokuz kusurlu hareketten birini yapabilirsin. 1, 15 cm öteden geç..."

Hakan, çekingen ve tedirgin bir şekilde: "Merak etmeyin hocam..."

Şansal Hoca: "Evet, Hakan ne var?"

"Hocam, malum sınava girdik çıktık. Sizden tercih konusunda yol göstermenizi rica edecektim..."

Erman Hoca, araya giriyor: "Gel, buraya gel, gel. Ben sana faullü tercih örneklerini göstereyim. Sen de tercihlere hatalı dalma..."

Şansal Hoca, insaflı: "Aman hocam, Hakan ceza sahası dışındaki tercihlerle ilgilenmez endişelenmeyin!"

Cearetleniyor Hakan: "Hangi bölümleri tercih edeyim dersiniz hocam?"
Şansal Hoca: "Senin edebiyat yönün kuvvetlidir. Sen en iyisi filolojiyi seç?"
Erman Hoca: "Valla oyunun stili, teknolojinin seyri, zamanın ihtiyaçları değişik Şansal. Bu zamanda filoloji mi okunur. Fillerle ne işin var? Sen en iyisi mühendis ol evlat, mühendis. Ceza sahasının enini, kalecinin boyunu, topun saniyedeki hızını ölçer, golleri dizersin..."

Şansal Hoca: "İlahi Erman hocam, bir ömürsünüz... Bu çocuk mühendis olmaya müsait değil..."

Erman Hoca, birden ellerini kaldırıyor: "Nerde kaldı bizim çaylar ya. Çaycı kırmızı kart cezalısı mı yoksa?"

Şansal Hoca: "Hakan’a edebiyattan başka bölüm sökmez..."

Erman Hoca: "Edebiyata gitsin de ebedi yatsın değil mi Şansal?"

Hakan, Erman Hocaya yaklaşıyor, Erman Hoca: "Dur, dur, dur, gelme! Pozisyonu geri al, geri, geri, geri... Buldum, sen en iyisi futbolcu ol evlat... Bence, tercihi mercihi boş ver. Üniversite sınavlarına aylarını verip hazırlık yapacağına, kazanıp kazanamama kaygısını içinde sürekli taşıyıp kahrolacağına, kazanıp da yıllarca okuyup diplomalı bir işsiz olup aylak aylak dolaşacağına, kısa yoldan zengin olmanın yollarını ara. Bu devirde ya topçu olacaksın ya popçu. Gerçi şimdi repçiler de çıktı ama... Sen en iyisi futbolcu ol. Bonservis paralarıyla hayatının sonuna kadar rahatça yaşar, ‘atma, atışma, atıştırma, karışma, karıştırma, eşleştirme, eleştirme...’ programlarının baş aktörü olursun. Biz okuduk da ne oldu sanki evlat! İki kafa, bir gol gelsin paralar bol bol... Hem şükrünü de bolca yaparsın böylece... Ama ofsayttan gol atma. Yoksa adın Ofsayt Hakan’a çıkar. Üniversite sınavına girmek gibi dokuz kusurlu hareketten birini yaptın, tercihe dalıp da kendini heba etme... Emi güzel çocuğum..."

Hakan, ısrarlı: "Hocam olsun. Ben gene de okuyacağım. Amacım sadece diploma almak veya meslek sahibi olmak değil. Bilgili, kültürlü ve eğitimli bir insan olup ülkeme, insanlara, aileme hizmet etmek istiyorum... Ofsayttan gol atmak akıl kârı değil hocam..."

Erman Hoca, sinirlenip cebindeki kırmızı kaplı telefon defterini çıkararak, Hakan’a kapıyı gösteriyor: "Dışarı..."

Hakan, itiraz etmeden boynunu büküp dışarı çıkıyor.

Şansal Hoca, durumdan rahatsız: "Olmadı Erman hocam. Onuncu kusurlu hareketi Hakan’ı dışarı çıkarmakla yapmış oldunuz. UEFA’ya pardon, ÖSYM’ye rapor vermemiz gerekecek."

Erman Hoca: "Niye kuzum? Ne yaptım ki?"

Şansal Hoca: "Daha ne yapacaksınız hocam. Baksanıza çocuğu faul yapmadan dışarı attınız. Buna hukuk terminolojisinde yargısız infaz derler..."

Erman Hoca: "Testi kırılmadan tedbirini almış oldum fena mı?"

Şansal Hoca, ayağa kalkar: "Evet, Erman hocam çok fena. Üzülerek söylüyorum hiç de iyi yapmadınız. Bari çocuğa defterinizin sarı renkli tarafını gösterseydiniz... Belki Hakan, üniversite sınavları için sahalarda gösterdiği çabanın onda birini göstermedi... Ama yine de sınavı kazanma ihtimali yok değildi... Hem amacı gayet net ve açık. Tercihinde yardımcı olmalıydık."

Erman Hoca: "Bende yardımcı oldum zaten. Tercih verdim eline."

Şansal Hoca: "Ama doğru olmadı Erman hocam."

Erman Hoca, yaptığının doğruluğunda ısrarlı: "Ne yani bu çocuk tercih yapmazsa günah keçisi ben mi olacağım?" Şansal Hoca: "Elbette ki hayır. Fakat onun da ümitleri, hayat adına geleceğe ait özlemleri, okuyup yükselmek, bilgili bir insan olmak, kendine ve insanlığa faydalı olmak gibi istek ve hedefleri vardı. Ben bunu sözlerinden ve gözlerindeki parıltıdan anladım. Gençlerin ümitlerini kırmasak, özlemlerini hiçe saymasak daha doğru olmaz mı ne dersiniz?"

Erman Hoca: "Tamam, belki de haklısın Şansal. Orta hakemliği bırakıp ortayı bulan biri... Öğretmenlik yapan biri olarak söylediklerine katılıyorum. Sınav geldi geçti. Bu saatten sonra tercih biraz tuhaf değil mi? Maçın 91. Dakikası hocam, maç bitti. Yani lig bitmiş, ligde kaçıncı sırada olalım gibi bir şey bu. Bence tercih, en başta yapılmalı. Hazırlık tercihe göre olmalı. Sınav sonucundan sonra yapılan hangi tercih, öğrenciyi istemediği bölümleri dahi kodlamaya sevk etmez ki? Bence artık çok geç..."

Şansal Hoca: "Hayır, Erman hocam. Hiçbir şey geç değil. Bu ülkenin genç nesline aydınlık yarınları gösterecek olan bizleriz ve bu meşaleyi taşımaktan kıvanç duymalıyız. Güzel yarınlar çok uzak değil, buna biz öncülük edelim. Ülkemizin gelişmesi hepimizin elinde ve biz bunu başarmalıyız..."

Erman Hoca: "Haklısın Şansal, haklısın. O günler gerçekten çok yakın. Buna artık ben de inanıyorum. Biz onuncu köye sığınmaya devam edelim ve hiçbir zaman doğrulardan ülkemiz adına vazgeçmeyelim. Zira yarınlar hepimizin..."
Hakan, tekrar içeri giriyor. Hep birlikte slogan atıyorlar: "Yarınlar hepimizin. Aydınlık Türkiye, bizim eserimiz olacak..."

Sunucu, büyük bir neşe ile: "Duydunuz sevgili seyircilerimiz! Yarınlar hepimizin ve aydınlık Türkiye bizim eserimiz olacak. Kaybetmenin acısı ile kaleme alınıp notaya dizilmiş güzel bir eserle sizlere veda etmek istiyorum. Haftaya aynı saatte buluşmak ümidiyle hepinize iyi akşamlar."

Baş koymuşum Türkiye’min yoluna,
Gönülleri yakışına ölürüm.
Çözüm bulun şu sınav sorununa,
Girişine çıkışına ölürüm ÖSYM.

Yarınımı elimden alıyorsun,
Yetmez gibi sokağa salıyorsun,
Emeğimden, ömrümden çalıyorsun,
Bize kafa takışına ölürüm ÖSYM.

Talan ettin, tazecik bilinçleri,
Yalan ettin, neşeyi sevinçleri,
Harmanladın saman ettin gençleri,
Hayalleri yıkışına ölürüm ÖSYM.

 
Toplam blog
: 20
: 754
Kayıt tarihi
: 05.07.07
 
 

Bilinç Organizasyon Reklam Pazarlama Özel Eğitim Danışmanlık San. ve Tic. Ltd. Şti.'de Yönetim Ku..