Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Türkiyeyi Etkileyen iç ve dış politika sorunları

http://blog.milliyet.com.tr/sakin02

26 Ağustos '13

 
Kategori
Siyaset
 

Hakedilmeyenler

Hakedilmeyenler
 

Bir süredir Türkiyenin dış politikadaki güvenilirliği hızle sıfıra doğru yaklaşıyor. Artık, söylediği sözün ağırlığı olan, yaptığı açıklamaların arkasında duran bir ülke değil. Ciddi uluslararası krizlerde büyük oyuncularla birlikte oynayan, bölgesel ağırlığı nedeniyle onlara yol gösteren bir ülke hiç değil. Peki ne oldu da bu acınası hale düştük, en önemlisi neden ve kimin  hangi açıklamaları yüzünden.
 
Dış politika temel olarak ülkelerin ulusal çıkarlarına göre biçimlenir. Bu nedenle iç politikaya yönelik kişisel hırs ve isteklerinizi dış politik manevralarda kullanamazsınız. Ayrıca dış politikayı korkularınıza veya kitaplarda yazılanlara göre de planlıyamazsınız. Asıl olan ulusal çıkarlardır ve kimi zaman kariyer planlarınız ulusal çıkarlarla ayni olmayabilir. Siyasetçi böyle bir durumla karşılaştığında, ulusal çıkarlar ne gerekiyorsa onu yapacaktır. Acaba bizdede öylemi ?
 
Son iki haftada Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile ilgili olarak  basına yansıyan haberlere göz atalım;
 
8 Ağustos, Radikal: “Putin’den Erdoğan’a ‘ret’ – Erdoğan’ın, çatışmalardan kaçan Suriyelilerin ülkelerini terk etmesini engelleyecek güvenli bölge oluşturması için BM Güvenlik Konseyi’nde destek olması isteğini Putin kabul etmedi.”
 
15 Ağustos, Milliyet: Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün “Mısır’da olup bitenler sadece Mısır’ı, Arap dünyasını ve bölgeyi değil, bütün Müslüman dünyasını ilgilendirecek ve etkileyecek gelişme gösterir!” 
18 Ağustos, Hürriyet: Erdoğan, Mursi yanlısı İhvancı dincilerin Rabia işareti olan dört parmakla selamlayıp “Bugün Mısır yarın belki Türkiye” dedi. Bu sözler Milliyet’te şöyle yayımlandı: “Başbakan Erdoğan: Bugün Mısır, ama belki yarın başka bir ülkeyi, belki Türkiye’yi karıştırmak isteyecekler!”
 
19 Ağustos, Cumhuriyet: Mısır Dışişleri Bakanı Nebil Fehmi, “Ankara’nın politikası AKP’nin ideolojik tutumunu yansıtıyor. Tavrınız düşmanca!”
 
22 Ağustos, Milliyet: “Arap Birliği, Erdoğan’ın sözlerine sert tepki gösterdi. Arap dünyasında Türkiye için ‘hayal kırıklığı’ yaşanıyor.” Unutmayalım ki Türkiye, “Arap ülkesi” olmadığı halde bu örgütte “daimi gözlemci” konumunda temsil ediliyor.
 
20 Ağustos: Bu tepkiler gelirken Erdoğan, AKP Genel Merkezi’nde şöyle konuştu: “(Mısır’daki darbe için) Arkasında neresi var, İsrail var. Çünkü elimizde belgesi var!” 
Anında Vaşington’un tepkisini Amerika’nın Sesi Radyosu şöyle duyurdu: “Beyaz Saray, Başbakan Erdoğan’ın Mısır’daki darbenin arkasında İsrail’in olduğu iddiasını kınadığını açıkladı. Beyaz Saray Sözcüsü Josh Earnest, ‘Başbakan Erdoğan’ın bugünkü ifadelerini sert bir şekilde kınıyoruz. İsrail’in Mısır’daki son olaylarla ilgisi olduğu yönündeki bir ima saldırgan, temelsiz ve yanlıştır!’ dedi.” 
İsrail Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Yigal Palmor’un, Associated Press haber ajansına, “Bu sözler, üzerinde yorum yapmaya değmeyecek o açıklamalardan biri daha...” biçimindeki sözlerini, İsrail’in İstanbul Başkonsolosluğu yazılı açıklamayla kamuoyuna duyurdu.
 
22 Ağustos da, , Murat Yetkin: “Mısır darbesini kınamayan ABD, Erdoğan’ı kınıyorsa... Bu ABD açıklaması yalnız Türkiye’ye değil, herhangi bir NATO müttefikine karşı yapılmış en ağır açıklamalar arasındadır. Oturup iyice düşünmek gerekiyor...”
 
Bunlar, Başbakan hakkında ,Yurtdışında söylenenlerin  basında yansımaları. İran dini lideri Ayetullah Ali Hamaney'in askeri danışmanı General Yahya Rahim Safavi'den Türkiye için çok daha ağır konuştu;
“Suriye’nin savaşı ABD ve İsrail’in yanı sıra bunların ücretli kuklaları olan Türk ve Arap müttefikleri iledir” dedi. İranlı general, ücretleri bazı Arap ve Avrupa ülkelerince ödenen, El Kaide ile de bağlantılı olduğu ileri sürülen 40 binden fazla paralı askerin eğitilip, silahlandırıldıktan sonra çoğunun Türkiye, Lübnan ve Ürdün sınırından Suriye’ye sızdırıldığını da iddia etti. 
 
Her şeyden önce bir noktanın altını çizmek gerekir. Yapılan yanlışlar, uygulanan politikalar yüzünden bu ülkenin ve Başbakanının bu kadar aşağılanması, alay konusu olması, sözüne güvenilmemesi, ve her gün söylediğinin ayrı bir siyasi mizah konusu yapılmasını hazmetmek mümkün değil. Hele benim gibi yaşı ilerlemiş ancak belirli bir devlet terbiyesiyle yetişmiş birinin bunları kabul etmesi hiç mümkün değil. Bana göre, Tayyip bey, bu ülkenin Başbakanıdır. Görüşleri ne olursa olsun, hangi siyasi görüşü temsil ederse etsin, Başbakanlık makamı belirli bir düzeyde saygıyı hakkeder. Bu ciddi boyuttaki itibar kaybı hakkında , ben böyle düşünüyorsam, Sayın Başbakan ve danışman kadrosu ve de AKP iktidarı, düşünemiyorsa veya aldırmıyorlarsa, burada ciddi bir yanlışlık var demektir ve mutlaka çözülmelidir. Bir ülkenin itibarının kısır siyasi çekişmelere, veya arka plan hesaplarına  malzeme yapılmamalıdır. Bilinmelidir ki itibar çok güç kazanılan,ancak çok çabuk kaybedilebilen bir şeydir. Bir bakarsınız kalmayıvermiş...
 
Bu arada dış politikadaki, yanlışlarla paralel olarak, ekonomide hızla dar boğaza girmektedir. Bırakın büyük cari açığı, ithalattaki büyük artışı. Türkiye  mutlaka dövizle borçlanıp çarklarını ancak döndüren bir ülkedir. Beğensekte beğenmesekte bunu sürdürnek durumundayız. Ancak siyasi risk puanının artması para bulmasını zorlaştıracak, veya maliyeti çok pahalı ve kısa vadeli olacaktır. Son günlerde, ekonomi ile ilgilenen Bakanların durumumuz çok şükür iyi açıklamaları dışında, bu konunun hiç gündeme getirildiğini ben görmedim , herhalde Mısırdaki darbe veya  Mursinin tutuklanması daha önemli bir olay.. 
 
Sonuç şu, bu kadar ağır ve alaycı eleştirileri , kim, neden ve hangi hesaba hizmet ettiği için, sineye çekebiliyor? Bunun ortaya dökülmesi ve herkes tarafından anlaşılması, gerekiyor. İp ucu mu istiyorsunuz, Kendilerine, kendilerinin yandaş adını taktığı basını izleyin. Mutlaka göreceksiniz...
 
Toplam blog
: 89
: 321
Kayıt tarihi
: 27.07.09
 
 

ODTÜ 1970 Kimya Bölümü mezunuyum. Çalışma hayatımın bir bölümü kamuda bir bölümü ise özel sektörd..