Hakemler takım tutmalı mı?

Futbol sever bir millet olarak; tam da "ligler de bitti; ya şimdi ne yapacağız?" diye kara kara düşünürken, ilk önce dünya kupası maçları imdadımıza yetişti. Bir ay süren bu futbol festivalinden sonra, bu defa da kendi takımlarımızın yurtdışındaki hazırlık karşılaşmaları ve Avrupa kupalarındaki mücadeleleri; daha ligler başlamadan hepimizi şimdiden futbola doyurmaya yetti.

Ama futbol, öyle bir gıdadır ki; tok olsanız bile yine de o gıdayı almak istersiniz.

Turkcell Süper Ligi'nde perde, bu Cuma günü açılıyor. Türkiye'de futbolun 3 aylık bir aradan sonra başlaması; onunla beraber rafa kalkan, futbola ait birçok tartışmayı da yeniden Türkiye'nin futbol gündemine taşıyacak.

Belki yine statlarda olaylar çıkacak, kulüp yöneticileri yine basın yoluyla birbirlerine karşı ağır ithamlarda bulunacaklar. Futbolda yine, her hafta bir şekilde gündemler oluşturulacak.

Sporda şiddetin önlenmesine dair ne kadar sert önlemler alınırsa alınsın, hükümet bu konuyla ilgili ne kadar yasa çıkarırsa çıkarsın; Türkiye'nin futboldaki görüntüleri; artık bilinen, kanıksanmış görüntülerdir.

Türkiye'de futbolun başlamasıyla beraber; futbolcular, teknik direktörler ve de hakemler, yeniden her hafta spor basınının ve kamuoyunun eleştiri kantarına çıkmayı göze alacaklar. Özellikle de hakemler...

Futbolcular ne kadar etkisiz oynasalar da, teknik direktörlerin verdikleri taktikler başarısız da olsa; yine de hiçbirinin hatası, hakemlerin maçlarda verdikleri kararlar kadar göze çarpmamakta, tartışılmamaktadır.

Hakemler, âdeta Türkiye Ligi'nin arkasında taraftar desteği bulunmayan tek sporcu grubudur. Bir maçı ne kadar sıfır hataya yakın yönetmeye çalışırlarsa çalışsınlar, yine de bütün bir haftanın en önemli tartışma konusu olmaktan kurtulamamaktadırlar.

Hakemlerin maçlarda verdikleri kararlar kadar, bir futbolsever olarak takım tutmaları veya takımlar hakkında görüş beyan etmeleri de; futbol tutkunu olan toplumlarda infiallere yol açabilmektedir. Hakemler veya diğer üst düzey futbol yöneticileri bu konudaki görüşlerini kamuoyuna yansıttıklarında; başta basın organları olmak üzere, toplumun tüm kesimini rahatsız etmektedirler. Hiçbir futbolsever, onların da kendileri kadar iyi birer futbolsever olabileceğini kabul edememektedir.

Türkiye'de futbolun mevsimi 9 ay sürer. Ama bu mevsimden önce; basın organlarında öyle bir hava patlar, öyle bir fırtına kopar ki; futbol mevsimi, karakıştan bile daha çetin geçer.